20. Ceza Dairesi Esas No: 2017/1093 Karar No: 2018/76 Karar Tarihi: 09.01.2018
Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma - Yargıtay 20. Ceza Dairesi 2017/1093 Esas 2018/76 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Sanık, Adana'da kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçuyla mahkûm edildi. Ancak dosyada, düzenlenen belgelerin orijinal veya onaylı kopyaları yerine fotokopilerin bulunduğu, alınan tanık numunenin müsaderesine karar verilmediği ve sanık hakkında tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazının usulsüz bir şekilde devam edilerek mahkûmiyet kararı verildiği tespit edildi. Ayrıca, sanığın daha önce hakkında verilen tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine uymadığına dair beyanı doğru olmadığı anlaşıldı. Bu nedenle, ikinci suçtan açılan davanın kovuşturma şartının ortadan kalkması sonucunda, sanık hakkında açılan davanın düşürülmesi gerektiği belirtildi. Kararda, 6545 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle, TCK'nın 191. maddesinde yer alan \"erteleme süresi zarfında; kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi hâlinde, hakkında kamu davası açılır\" hükmüne vurgu yapıldı. Kanun maddesi gereği, sanığa İstanbul Denetimli Serbestlik Şube Müdürlüğü'nün gönderdiği ihtar mektubuna uymaması durumunda, kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmamakta ısrar etmesinin kabul edilemeyeceği belirtildi.
20. Ceza Dairesi 2017/1093 E. , 2018/76 K.
"İçtihat Metni"
Mahkeme : Sulh Ceza Mahkemesi Suç : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma Hüküm : Mahkûmiyet
Dosya incelendi. GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: 1-)Soruşturma aşamasında düzenlenen belgelerin aslı veya onaylı suretlerinin denetime elverişli şekilde dosyaya konulması gerektiği gözetilmeyerek belgelerin fotokopileri ile yetinilmesi, 2-)Adana Kriminal Polis Laboratuvarınca alınan tanık numunenin de müsaderesine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, 3-)Sanığın, hakkında verilen tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararına uymadığından bahisle yargılamaya devam olunarak mahkûmiyetine kararı verilmiş ise de; İstanbul Denetimli Serbestlik Müdürlüğü"nün çağrı yazısının, sanığın mahkemede beyan ettiği Adana ilindeki adresi yerine İstanbul ilindeki başka bir adrese Tebligat Kanununun 35. maddesine göre tebliğ edildiği, yapılan tebligatın usulsüz olduğu anlaşıldığından; sanık hakkında tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazının devamına karar verilmesi gerekirken, yargılamaya devam edilerek mahkûmiyet hükmü kurulması, 4-)Sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurma suçundan dolayı başka dava olup olmadığı, varsa sanığın bu suçu diğer davaya konu olan suç nedeniyle verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işleyip işlemediği belirlendikten sonra; Sanık bu suçu, daha önce işlediği suçtan dolayı yapılan kovuşturma aşamasında hükmolunan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş ise, 6545 sayılı Kanun"un 68. maddesi ile değiştirilen TCK"nın 191. maddesinin 5. fıkrasında öngörülen “Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlâl nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz” hükmü uyarınca, ikinci suçtan açılan bu davanın kovuşturma şartının ortadan kalkması nedeniyle, CMK"nın 223. maddesinin 8. fıkrası uyarınca “davanın düşmesine” karar verilmesinde zorunluluk bulunması, 5-)Hükümden sonra 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle, TCK"nın 191. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendinde yer alan, "kişinin, erteleme süresi zarfında; kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi hâlinde, hakkında kamu davası açılır " hükmü gereğince sanığa İstanbul Denetimli Serbestlik Şube Müdürlüğü"nün üç numaralı bozma gerekçesinde belirtilen adrese tebligat çıkartarak 04/04/2013 tarihli çağrı yazısı ile 10 gün içerisinde adı geçen müdürlüğe gelmesi konusunda ihtarda bulunulduğu; ancak sanığın yasal sürede müracaat etmemesi üzerine, sanığa tekrar yeni bir süre verilerek başvuru yapması konusunda ihtarat gönderilmediğinin anlaşılması karşısında; sanığın ilk ihtarata uymamasının, kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmamakta ısrar etmesi olarak kabul edilemeyeceğinden sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması, Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazı bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün BOZULMASINA, 09/01/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.