22. Hukuk Dairesi 2017/22700 E. , 2019/11528 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ile hafta tatili ücreti alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, işyerinde 2011 yılı Kasım ayından sonra üç vardiyalı sisteme geçildiğini, fazla mesailer yapılmadığını, hafta tatillerinde ve ulusal bayram genel tatil günlerinde çalışma olmuşsa dahi bunların karşılığının ödendiğini veya serbest zamanlı izin olarak kullandırıldığını, önceki dönemlere ilişkin fazla mesai, ulusal bayram ve genel tatil ücreti ve hafta tatili alacak taleplerinin yerinde olmadığını, savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan delillere göre ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı taraf vekilleri temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre ve özellikle temyiz nedenlerine göre davalının tüm davacının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,
2-Taraflar arasında ıslaha karşı ile sürülen zamanaşımı savunması nedeniyle zamanaşımına uğrayan fazla çalışma, hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağı bulunup bulunmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade eder. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu "eksik bir borç" haline dönüştürür ve "alacağın dava edilebilme özelliği"ni ortadan kaldırır.
Uygulamada, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması, dava açma tekniği bakımından, tümü ihlal ya da inkâr olunan hakkın ancak bir bölümünün dava edilmesi, diğer bölümüne ait dava ve talep hakkının bazı nedenlerle geleceğe bırakılması anlamına gelir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca benimsenmiş ilkeye göre,kısmi davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmuş olması, saklı tutulan kesim için zamanaşımını kesmez, zamanaşımı, alacağın yalnız kısmi dava konusu yapılan miktar için kesilir.
Dava konusunun ıslah yoluyla arttırılması durumunda, mülga 1086 sayılı HUMK hükümlerinin uygulandığı dönemde, ıslah dilekçesinin tebliğini izleyen ilk oturuma kadar ya da ilk oturumda yapılan zamanaşımı defi de ıslaha konu alacaklar yönünden hüküm ifade eder. Ancak Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamada, 371/2 ve 319. maddeler uyarınca ıslah dilekçesinin davalı tarafa tebliği üzerine iki haftalık süre içinde ıslaha konu kısımlar için zamanaşımı definde bulunulabileceği kabul edilmelidir.
Mülga 1086 sayılı HUMK yürürlükte iken süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı def"ine davacı taraf süre yönünden hemen ve açıkça karşı çıkmamışsa(suskun kalınmışsa) zamanaşımı def"i geçerli sayılmakta iken, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun uygulandığı dönemde süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı def"inin geçerli sayılabilmesi için davacının açıkça muvafakat etmesi gerekir. Başka bir anlatımla 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamalar bakımından süre geçtikten sonra ileri sürülen zamanaşımı def"ine davacı taraf muvafakat etmez ise zamanaşımı def"i dikkate alınmaz.
Somut uyuşmazlıkta, davacı vekili, 19.11.2015 tarihinde fazla çalışma ve hafta tatili ücret alacaklarına ilişkin davayı miktar yönünden ıslah etmiştir. Islaha karşı davalı yanca süresinde zamanaşımı savunmasında bulunulmuştur. Mahkemece ek rapor alınmadan yapılan değerlendirme ile davacının fazla çalışma, hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ıslah zamanaşımına uğradığı kabul edilerek hüküm kurulmuş ise de; varılan sonuç dosya içeriği ile örtüşmemektedir.
Öncelikle, Mahkemece ulusal bayram ve genel tatil ücret alacağı yönünden ıslaha karşı zamanaşımı savunması dikkate alınmıştır. Ne var ki; bu alacak kalemi yönünden dava dilekçesinde talep edilen miktar bilirkişi raporunda hesaplanan miktarı karşıladığından zaten ıslah talebinde bulunulmamıştır. Islah, fazla çalışma ve hafta tatili ücreti alacaklarına yöneliktir. Dolayısıyla ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağının ıslaha karşı zamanaşımı savunması nedeniyle zamanaşımına uğraması mümkün değildir.
19.11.2010 tarihinden önceki döneme dair hesaplanan fazla çalışma ve hafta tatili ücret alacakları ise, ıslaha karşı zamanaşımı savunması nedeniyle dava dilekçesinde talep edilen miktarı aşan tutarda zamanaşımına uğrar. Ne var ki; 3.8.2010-19.11.2010 tarihleri arasında hesaplanan fazla çalışma ve hafta tatili ücret alacakları dava dilekçesinde talep edilen tutarı aşmadığından davada ıslaha karşı zamanaşımı savunması nedeniyle zamanaşımına uğrayan alacak bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenler ile fazla çalışma, hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ıslaha karşı zamanaşımı savunması nedeniyle zamanaşımına uğramadığı kabul edilerek hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3- Öte yandan, dava açan işçinin yargılama aşamasında vefat ettiği ve mirasçılarının yöntemince davaya dahil edildiği görülmektedir. Buna karşın, Mahkemece karar başlığında muris işçinin mirasçılarının gösterilmemesi hatalı olduğu gibi hüküm altına alınan alacaklar ve yargılama giderleri yönünden muris işçinin mirasçılarının payları oranında hüküm kurulması gerektiğinin gözetilmemesi de hatalı olup isabetli bulunmamıştır.
Sonuç: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine 23.05.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.