Hukuk Genel Kurulu 2014/1076 E. , 2016/558 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki “şikayet” isteminden dolayı yapılan yargılama sonunda; İzmir 6. İcra Hukuk Mahkemesince talebin kabulüne dair verilen 21.02.2013 gün 2013/117 Esas 2013/113 Karar sayılı kararın incelenmesi davalı - alacaklı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 09.09.2013 gün 2013/20060 Esas 2013/27679 Karar sayılı ilamı ile;
(...Alacaklı vekili tarafından başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takibe karşı borçlunun, takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde işlemsiz bırakılması nedeniyle zamanaşımı oluştuğunu belirterek icranın geri bırakılması istemi ile icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece, şikayetin kabul edilerek icranın geri bırakılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.
TTK.nun 688/6. maddesine göre bononun, kambiyo senedi vasfını taşıyabilmesi için, tanzim yeri unsurunu ihtiva etmesi gereklidir. Aynı Kanunun 689/son maddesine göre ise, tanzim edildiği gösterilmeyen bir bononun, tanzim edenin ad ve soyadı yanında yazılı olan yerde tanzim edilmiş sayılacağı hükme bağlanmıştır. H.G.K."nun 02.10.1996 tarih ve 1996/12-590 sayılı kararında da benimsendiği üzere, tanzim yeri olarak idari birim adının yazılması yeterli ve zorunlu olup, ayrıca adres gösterilmesi mecburiyeti bulunmamaktadır.
Somut olayda alacaklı tarafından takibe konu edilen senette keşide yeri bulunmadığı anlaşıldığından bono vasfı bulunmamaktadır.
İcra takibine konu alacak hangi zamanaşımı süresine tabi ise icra takibinin kesinleşmesinden sonraki dönemde de aynı zamanaşımı süresi uygulanır. Bu durumda, kambiyo senedi niteliği taşımayan dayanak belge bono niteliğinde olmayıp, adi havale hükmünde olduğundan mücerret borç ikrarı taşımayan bu belge Borçlar Kanunu"nun 125. maddesinde düzenlenen on yıllık zamanaşımına tabidir. Takipte bu sürenin dolmadığı ve dolayısıyla zamanaşımının gerçekleşmediği anlaşılmaktadır.
O halde, mahkemece, bono vasfı bulunmayan dayanak belge yönünden genel zamanaşımı kuralının uygulanması gerektiği hususu göz ardı edilerek zamanaşımı şikayetinin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile kabulü isabetsizdir...)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
İstek, İİK"nun 71/son ve 33/a maddeleri uyarınca zamanaşımının gerçekleşmesi nedeni ile bonoya dayalı takibin icrasının geri bırakılması istemine ilişkindir.
Şikayetçiler vekili, alacaklı T. Halk Bankası A.Ş. tarafından 09.06.1994 vadeli ve 1.500.000 USD bedelli bonoya istinaden diğer borçlularla birlikte müvekkilleri aleyhine İzmir 10. İcra Müdürlüğünün 1996/28 E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, anılan dosyada davalı tarafça en son icra işleminin 11.06.1997 tarihinde yapıldığını, alacaklı bankanın icra dosyasında çok uzun süre işlem yapmamasına rağmen 27.04.2007 tarihinde Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin bir kararını ibraz ederek yenileme talep ettiğini, icra müdürlüğünün takibin yenilenmesine karar verdiğini, söz konusu takibin dayanağının 09.06.1994 vadeli bono olduğunu, son işlem tarihi 1997 yılı dikkate alındığında en geç 2000 yılının sonunda senedin zamanaşımına uğradığını, senedin zamanaşımına uğramış olması nedeniyle takibin mesnetsiz kaldığını, icra müdürlüğünün işlemlerinin geçersiz hale geldiğini belirterek icranın geri bırakılmasına ve hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı/alacaklı vekili, müvekkili bankanın yeniden yapılandırma süreci içerisinde bulunduğundan 5411 sayılı yasanın 141. maddesi uyarınca zamanaşımı süresinin 20 yıl olduğunu belirterek şikayetin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Yerel mahkemece, davacılar ve diğer borçlular hakkında kambiyo senetlerine mahsus takip yapıldığı, 11/06/1997 ilâ 27/04/2007 tarihleri arasında dosyada herhangi bir işlem yapılmadığı, 3 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu, alacaklı Türkiye Halk Bankası henüz fona devredilmediğinden ve takibe konu alacak tasarruf mevduatı sigorta fonuna ait bir fon alacağı olmadığından 20 yıllık zamanaşımı süresinin olayda uygulanması mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davalı - alacaklı vekilinin temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarıda gösterilen nedenlerle bozulmuştur.
Yerel Mahkemece, önceki kararda direnilmiş; hükmü temyize davalı/alacaklı vekili getirmiştir.
Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında işin esasının incelenmesinden önce, dosya içerisinde onaylı bir örneği bulunan icra dosyasında, alacaklı vekili tarafından icra takibi yenilenmeden önceki son işleme ilişkin evrakın bulunmadığı, icra takibi yenilenmeden önceki son işleme ilişkin evrakın temin edilmesi için dosyanın mahalline geri çevrilmesinin gerekip gerekmediği hususu ön sorun olarak incelenmiş, yapılan değerlendirmede; taraflar, yerel mahkeme ve Özel Daire arasında icra takibi yenilenmeden önceki son işlem tarihine ilişkin bir uyuşmazlık olmadığı ve dosyanın mahalline geri çevrilmesine gerek bulunmadığı hususu oyçokluğu ile kabul edilerek işin esasının incelenmesine geçilmiştir.
İşin esasının incelenmesinde, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 02.10.1996 gün, 1996/12-590 Esas, 1996/650 Karar sayılı kararında da aynı ilkenin benimsenmiş bulunmasına göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
S O N U Ç : Davalı/alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 27.04.2016 gününde oybirliği ile karar verildi.