3. Hukuk Dairesi 2017/13674 E. , 2019/1438 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki manevi tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar; davalının oğlu ..."in kullandığı araç ile 18/12/2011 tarihinde saat 13:00 sıralarında aydınlatma direğine çarpması sonucu yapmış olduğu kaza neticesinde araç içerisinde bulunan oğulları ..."un kaza sebebiyle 11.02.2011 tarihinde hayatını kaybettiğini, müteveffanın otopsi tutanağında trafik kazası nedeni ile öldüğünün kanıtlandığını, maddi tazminatın aracın sigorta şirketi tarafından ödendiğini, ancak manevi zararlarının tazmin edilmediğini, içerisinde bulundukları manevi güçlükleri bir nebze olsun hafifletebilmek için 100.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı; davada aile mahkemelerinin görevli olduğunu, olaya karışan çocukların 12 yaşından küçük olması nedeni ile soruşturma dosyasında oğlu ... hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini, olayın nasıl meydana geldiği hususunun da bu nedenle açıklığa kavuşamadığını, ... aracı kullanırken maktul ..."ın direksiyona müdahalesi ile heyecana kapılarak direksiyon hakimiyetinin kaybedildiğini, yol ve çevre şartlarının son derece rahat olduğu düz bir arazide kazanın meydana geldiğini, bu nedende elektrik direğine çarpılmasında ..."ın direksiyon müdahale etmesinin rolünün büyük olduğunu, talep edilen miktarın fahiş olduğunu, manevi tazminatın bir zenginleşme aracı olmadığını, gereken özeni göstermesine rağmen olayın meydana gelmesine engel olabilecek durumda olmadığını ileri sürerek davanın görev yönünden reddine, özen, bakım ve gözetim görevini yerine getirmiş olduğu ve kendisine sorumluluk yüklenemeyeceğinden davanın esası yönünden reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; aile reisinin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk hallerinden olduğu, arabanın davalının oğlu tarafından kullanılmasında davalının aile reisi olarak sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davacı baba ... ve davacı anne ... için ayrı ayrı 12.500,00"er TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacılara verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-) Dava konusu uyuşmazlık; davalının, reşit olmayan çocuğunun eylemi sonucu meydana gelen kaza nedeni ile manevi tazminat talebinden kaynaklanmaktadır.
Davalı hakkında açılan bu dava, 4721 sayılı yasanın 369.maddesi kapsamında olup, ev başkanının sorumluluğu esasına dayanmaktadır.
TMK. nun 369. maddesi, Kanunun İkinci Kitabının İkinci Kısmında yer aldığından, bu maddeye dayalı Aile Hukukundan doğan uyuşmazlıkların çözümü de 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4. maddesi uyarınca, Aile Mahkemelerinin görev alanına girmektedir.
Somut olayda; uyuşmazlığın, Aile Mahkemesi’nde çözümlenmesi gerekir.
Mahkemelerin görevlerini belirleyen usul hukuku kuralları kamu düzenine ilişkindir; görev itirazı yargılamanın her aşamasında, usul hukukuna ilişkin hiçbir sınırlamaya tabi olmaksızın taraflarca ileri sürülebileceği gibi, davaya bakan mahkeme de, bu yönde bir itiraz olmasa bile, görevli olup olmadığını kendiliğinden değerlendirmekle yükümlüdür. Her dava, usul hukukunun kamu düzenine ilişkin kurallarının gösterdiği görevli mahkeme hangisi ise, orada görülür. Bu konuda kazanılmış hak da olmaz.
Hal böyle olunca; mahkemece, eldeki davada TMK"nun 369. maddesinin uygulanacağı ve uyuşmazlığın çözümünde Aile Mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek, ayrı bir Aile Mahkemesinin bulunması halinde görevsizlik kararı verilmesi, aksi halde davaya Aile Mahkemesi sıfatıyla bakılması gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
2-) Bozma nedenlerine göre, davalının diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bendde açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, ikinci bendde açıklanan nedenle davalı tarafın diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21/02/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.