10. Hukuk Dairesi 2013/331 E. , 2013/4665 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava; hizmet ve prime esas kazanç tutarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçelerle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun Geçici 7. maddesi uyarınca davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesidir. Anılan Kanunun 6. maddesinde ifade edildiği üzere, “sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve vazgeçilemez.” Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkin olduğundan, özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde re’sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır. Ayrıca, 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesi hükmüne göre; Kuruma bildirilmeyen hizmetlerin sigortalı hizmet olarak değerlendirilmesine ilişkin davanın, tespiti istenen hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içinde açılması gerekir. Çalışmanın tespiti istemiyle hak arama yönünden kanun ile getirilen süre, doğrudan doğruya hakkın özünü etkileyen hak düşürücü niteliktedir ve dolması ile hakkın özü bir daha canlanmamak üzere ortadan kalkmaktadır. 506 sayılı Kanunun kabul edilip yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla beş yıl olarak öngörülen süre, 09.07.1987 tarihinde yürürlüğe giren 3395
Sayılı Kanunun 5. maddesiyle on yıla çıkarılmış, daha sonra 07.06.1994 tarihinde yürürlüğe giren 3995 sayılı Kanunun 3. maddesiyle yeniden beş yıl olarak belirlenmiştir. Bu yönde, anılan madde hükmünde yer alan hak düşürücü süre; yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalışmaları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar için geçerlidir. Bir başka anlatımla; sigortalıya ilişkin olarak işe giriş bildirgesi, dönem bordrosu gibi yönetmelikte belirtilen belgelerin Kuruma verilmesi yada çalışmaların Kurumca tespit edilmesi halinde; Kurumca öğrenilen ve sonrasında kesintisiz biçimde devam eden çalışmalar bakımından hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemez. Ne var ki; sigortalının Kuruma bildiriminin işe giriş tarihinden sonra yapılması, bir başka ifade ile sigortalının hizmet süresinin başlangıçtaki bir bölümünün Kuruma bildirilmeyerek sonrasının bildirilmesi ve Kuruma bildirimin yapıldığı tarihten önceki çalışmaların, bildirgelerin verildiği tarihide kapsar biçimde kesintisiz devam etmiş olması halinde, Kuruma bildirilmeyen çalışma süresi yönünden hak düşürücü sürenin hesaplanmasında; bildirim dışı tutulan sürenin sonu değil, kesintisiz olarak geçen çalışmaların sona erdiği yılın sonu başlangıç alınmalıdır.
506 Sayılı Kanunun 78. maddesinde prime esas günlük kazançların alt ve üst sınırlarının ne olacağı gösterilmiştir. 506 Sayılı Kanunun 78/4. maddesine göre, ‘‘Aynı zamanda birden fazla işverenin işinde çalışan sigortalıların ücretlerinden kesilen primler, bu madde uyarınca tesbit edilen üst sınır üzerinden hesaplanacak miktarı aşarsa, fark, sigortalının müracaatı üzerine hissesi oranında kendisine geri verilir.” şeklinde düzenlendiği gözetilmelidir.
Somut olayda; davacı, davalı ... Başkanlığında, belediye meclis üyesi Başkan yardımcısı olarak 29.04.1999 – 28.03.2004 tarihleri arasında en son net 4.585,76 TL ücret ile çalışmalarının tespitini istemiştir. Mahkemece, davacının, davalı ... Başkanlığında hizmet akdine dayalı olarak geçen 29.04.1999 – 28.03.2004 tarihleri arasındaki çalışmalarının prime esas kazanç tutarının üst sınırından tespitine hükmederek, davanın kabulüne karar verilmiş ise de; dosya içeriğinde bulunan, davacının hizmet cetvelinde, dava döneminde davacının topluluk sigortası primi ödediği ve ihbar olunan işveren nezdinde sigortalı olarak çalışmalarının bulunduğu gözetildiğinde, davacının, hizmet cetvelinde görülen çalışmaları ile iddiaya konu çalışmalarının birlikte yürütülüp yürütülemeyeceği araştırılmadan; davalı ... Başkanlığından, davaya konu dönemde davacıya yapılan aylık net ve brüt ücret ödemeleri sorulup, celbedilmeden; 506 sayılı Kanunun 78/4. maddesinde düzenlenen, prime esas kazanç tutarını aşması halinde, aşan kısma ilişkin farkın, sigortalının müracaatı üzerine hissesi oranında kendisine verileceğine ilişkin düzenleme gözetilmeden; mahkemece eksik inceleme, yetersiz araştırma ve yanılgılı değerlendirme ile hüküm kurulmuştur.
Yukarıda belirtilen ilkeler ışığında, davacının, iddiasına konu kesintisiz çalışmalarının gerçekliği, işin ve işyerinin kapsam ve niteliğiyle süresinin
belirlenebilmesi amacıyla; davacının, davalı ... Başkanlığındaki çalışmasının niteliği ve davacının hizmet cetvelinde görülen çalışmaları ile davalı ... Başkanlığındaki çalışmaların birlikte yürütülüp yürütülemeyeceği yöntemince araştırılmalı; dava konusu dönemde, davacıya ödenen net ve brüt asgari ücretler sorularak, ödemelere ilişkin ilgili belgeler celbedilmeli; davaya konu dönemde, davacı ile birlikte davalı ... Başkanlığında çalışmaları olan kişiler saptanarak re’sen bilgi ve görgülerine başvurulmalı; yargılama sürecinde dinlenen tanık anlatımlarının değerlendirilmesinde, iş yerinin kapsamı, kapasitesi ve niteliği ile davacının çalışmalarındaki kesinti olup olmadığı, çalışma süreleri nazara alınmalı, çelişkiler vaki olursa, usulünce giderilmeli; 506 sayılı Kanunun 78/4. maddesindeki düzenleme gözetilmeli; böylece bu konuda gerekli tüm soruşturma yapılarak, uyuşmazlık, konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip; deliller hep birlikte değerlendirilip, takdir edilerek varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir.
Mahkemenin, yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda, araştırma yaparak elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 12.03.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.