8. Hukuk Dairesi 2015/18442 E. , 2017/9429 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katkı Payı Alacağı ve Katılma Alacağı
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacı ... vekili, dava dilekçesinde belirtilen malvarlıkları nedeniyle mal rejiminin tasfiyesi ile alacak isteğinde bulunmuştur.
Davalı ... Avcı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, dava konusu 8.225,00-TL katılım alacağının kabulüne, karar tarihi itibariyle yasal faiz yürütülmesine, katkı payı alacağı taleplenrinin ve fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2- a) Tasfiyeye konu taşınmazlardan 989 ada 83 parseldeki 12 nolu bağımsız bölüm 27.12.1994 tarihinde satış yoluyla, 989 ada 83 parseldeki 13 nolu bağımsız bölüm 28.04.1995 tarihinde satış yoluyla, 86 ada 61 parseldeki 6 nolu bağımsız bölüm 29.04.1998 tarihinde tahsis yoluyla davalı eş adına tescil edilmiştir.
Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 s.lı HMK 33 m). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, bu taşınmazlar yönünden katkı payı alacak isteğine ilişkindir.
Eşler, 09.08.1993 tarihinde evlenmiş, 22.11.2007 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK"nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (TKM 170.m), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı Yasanın 10, TMK 202/1.m). Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı olduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (4721 s.lı TMK 179 m).
Mahkemece katkı payı alacağı taleplerinin reddine karar verilmişse de; bu karara katılma olanağı bulunmamaktadır. Şöyle ki; temyize konu eldeki dosyada dinlenen davacı tanıklarından ... 14.02.2013 tarihli ifadesinde “...davacı kızkardeşim evlenmeden önce bir muhasebe bürosunda çalışıyordu, ancak öğretmen olmak istiyordu, dikiş öğretmeni olmak için uğraşırken evlilik yaptığı eşi çalışmasını istemedi, bunun üzerine kardeşim de eşinin bürosunda muhasebeci olarak çalıştı, çocuk doğana kadar kızkardeşim düzenli olarak büroda çalıştı...”, ..., 21.05.2013 tarihli ifadesinde; “...tarafların ikisi de muhasebeci olarak birlikte çalışıyorlardı, kendilerine ait muhasebe büroları vardı...” şeklinde beyanda bulunmuşlardır. Yine boşanma dava dosyasında tanık olarak dinlenen müşterek çocuk ...... 30.06.2009 tarihli ifadesinde; “...taraflar ayrılmadan önce annem babamın yanında çalışır muhasebe işi yaparlardı...”,.... 30.06.2009 tarihli ifadesinde; “...kızkardeşim evlenmeden önce çalışırdı, evlendikten sonra da eşinin yanında çalışırdı, çünkü kızkardeşimi kıskandığı için başka yerde çalışmasına izin vermezdi. O da orda bir şeyler yapmaya çalışırdı...”, M....22.12.2009 tarihli ifadesinde; “...davalı kızkardeşim olur...daha önce hanım davacının yanında çalışıyordu, ona yardım ediyordu...”, ....22.12.2009 tarihli ifadesinde; “...davalı teyzem olur, davacı da eşidir...eniştem muhasebecidir, daha önce teyzem eniştemin yanında çalışırdı...”,.... 22.12.2009 tarihli ifadesinde; “...davalı kızkardeşim olur....davalı hanım eşinin yanında biraz çalıştı...” şeklinde beyanda bulunmuşlardır. Gerek eldeki dosyada gerekse delil olarak dayanılan boşanma dosyasında dinlenen tanık beyanları birlikte değerlendirdiğinde davacı kadının müşterek çocuklardan küçüğü 14.05.1998 tarihinde doğana kadar muhasebeci olan eşinin yanında düzenli ve sürekli olarak çalıştığı, gelir elde ettiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle davacı kadının tasfiyeye konu taşınmazların edinilmesinde katkısının olduğunun kabulü gerekir. Yargıtayın ve Dairemizin yerleşmiş uygulamaları da bu yöndedir. Ne var ki dosya kapsamında taşınmazların edinilmesine tarafların katkı oranlarını belirleyecek yeterli veri olmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle mahkemece yapılması gereken iş, TMK. 4 ve TBK. 50. maddeleri uyarınca hukuk ve hakkaniyete uygun bir katkı oranı takdir edilmesi, bu oranın tasfiyeye konu taşınmazların dava tarihi itibariyle değerleri ile çarpılarak bulunacak miktar yönünden talep miktarı gözetilerek sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
b) Davacı vekilinin katılma alacağına ilişkin temyiz itirazlarına gelince; Tasfiyeye konu 34 AB 6339 plakalı aracın davalı eş tarafından taraflar arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 06.04.2005 tarihinde satın alınarak adına tescil edildiği anlaşılmaktadır. Eşlere ait kişisel ve edinilmiş mallar, mal rejiminin sonra ermesi anındaki durumlarına (nitelik, seviye, aşama vs) göre değerlendirilir (TMK’nun 228/1. m). Bu malların, kural olarak tasfiye anındaki (TMK’nun 227/1 ve 235/1. m), sürüm (rayiç) değerleri (TMK’nun 232, 239/1. m) hesaba katılır. Yargıtay ve Dairemizin uygulamalarına göre, tasfiye tarihi karar tarihidir. Mahkemece, tasfiye konusu malın karara en yakın tarihteki sürüm değeri belirlenmelidir.
Mahkemece tasfiyeye konu aracın boşanma dava tarihi itibariyle sürüm değeri olarak belirlenen 16.450-TL"nin yarısı olan 8.225,00-TL katılma alacağına hükmedilmişse de; bu karara katılma olanağı bulunmamaktadır. Şöyle ki, az yukarıda açıklandığı üzere tasfiyeye konu aracın mal rejiminin sona erdiği boşanma dava tarihindeki niteliğine göre tasfiye tarihindeki sürüm değerinin gözetilerek hesaplama yapılması gerekmektedir. Mal rejiminin sona erdiği 2007 yılında tasfiyeye konu araç 2 yıllık bir araçtır. Yukarıdaki ilke ve esaslar gözetilerek, 2 yıllık bir aracın tasfiye tarihindeki (önceki karar bozulmakla değer güncelliğini yitirdiğinden bozma sonrası yeni karar tarihindeki) sürüm (rayiç) değeri belirlenerek bu değer üzerinden hüküm kurulması gerekirken bu husus gözardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının yukarıda (2-a) ve (2-b) nolu bentlerde yazılı nedenlerle kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının yukarıda (1) nolu bentte yazılı nedenlerle Reddine, taraflarca HUMK"nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 21.06.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.