14. Hukuk Dairesi 2019/3109 E. , 2019/7789 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 25/10/2013 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi, yıkım, eski hale getirme ve alacak talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 10/04/2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi, yıkım, eski hale getirme ve alacak istemlerine ilişkindir.
Davacı, maliki olduğu 124 ada 5 parsel sayılı taşınmaz ile davalıya ait komşu 4 parsel sayılı taşınmaz arasında bulunan ortak bina duvarı üzerine davalı tarafından yapılan çatının ve saçak kısımlarının kendi taşınmazına tecavüzlü olup saçaklardaki yağmur suları ile bacalardaki su sızmalarının binasına zarar verdiğini, zararın tespiti için Çal Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/13 Değişik İş sayılı dosyasında toplam 869,40TL masraf yaptığını ileri sürerek davalının elatmasının önlenmesini, davalı tarafından yapılan çatının ve saçakların kal"ini, taşınmazın eski haline getirilmesini ve değişik iş dosyasında yaptığı masrafların davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davacının iddialarının doğru olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, bilirkişi raporuna atfen davalının, davacıya ait taşınmaza hukuka aykırı bir müdahalesinin bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
TMK m. 683"deki "Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir” hükmü ile mülkiyet hakkının kanunla toplum yararına kısıtlanabileceği temel ilke olarak kabul edilmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında, mülkiyet hakkının nasıl korunacağı hükme bağlanmış, 730 ve 737. maddeleriyle de taşınmaz malikinin başkalarına zarar vermesinin önlenmesi hedeflenmiştir.
Yapma, kaçınma, katlanma olarak özetlenebilecek bu sınırlamaların önemli bir bölümü TMK’nun "komşu hakkı" başlığı altında, 737 ile 750. maddelerinde düzenlenmiş, 751 ile 761. maddelerinde de yine malikin yapması ve katlanması gereken hususlar belirtilmiştir.
Öte yandan, komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi ve kal istemine ilişkin bu tür davalarda, davalı taşınmazın tapu kayıt malikinin de davada davalı olarak yer alması zorunludur. Taraf teşkili kamu düzenine ilişkin olup mahkemece, yargılamanın her aşamasında re"sen gözetilmesi gerekir.
Somut olaya gelince; Dairemizin 18.04.2019 tarihli mahalline iade kararı doğrultusunda tapu müdürlüğünden temin edilerek dosya içeriğine eklenen güncel tapu kayıtlarının incelenmesinde, davaya konu 124 ada 4 parsel sayılı taşınmazın dava dışı ... adına kayıtlı olduğu, adı geçen tapu kayıt malikinin davada davalı olarak yer almadığı anlaşılmıştır.
Bu durumda mahkemece, dava konusu ... ada 4 parsel sayılı taşınmazın kayıt maliki ... "in, ölmüş ise temin edilecek mirasçılık belgesine göre yasal mirasçılarının davaya katılımı sağlandıktan sonra işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, taraf teşkili sağlanmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14.11.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.