3. Hukuk Dairesi 2017/13270 E. , 2019/1434 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar; dava konusu taşınmazın murisleri ...tarafından 1938 yılında imar ve ihya edildiğini, taşınmazın evveliyatında 50.000 m2 olduğunu, ancak Maliye Hazinesinin açtığı dava ile 31.960 m2 lik kısmının tapusunun iptal edildiğini, kalan 18.040 m2"lik kısmın 101 ada 3 parsel olarak maliki adına tescil edildiğini, kararın 04.12.1976 tarihinde kesinleştiğini, her iki taşınmazda da davacıların zilyetliğinin devam ettiğini, ancak davalı ... Reformu Genel Müdürlüğünün dava konusu 31.960 m2"lik kısmı 3083 sayılı yasa gereğince başka kişilere tahsis ettiğini, böylece bu taşınmaz üzerindeki fiili tasarrufun sona erdiğini, 04.12.1976 tarihinden önce dikilmiş 1076 ağaç olduğunu, bu tarihten sonra da çok sayıda ağaç dikildiğini, zeytinli arazinin daha değerli hale geldiğini, davalı kurumun sebepsiz zenginleştiğini belirterek 80.000 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... Reformu Genel Müdürlüğü; taşınmazın ve husumetin Hazineye ait olduğunu, 3083 sayılı yasa kapsamında uygulayıcı kuruluş olarak arsa satışlarını gerçekleştirip dağıtımını yaptığını ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
Davalı Hazine; ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 1975/276 E., 1976/889 K. sayılı dosyasında alınan raporda taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerden olduğu açılma suretiyle kullanıldığı ve 5-6 yıllık delice zeytinlerin aşılanması suretiyle zeytinlik haline getirildiğinin belirtildiğini, davacıların taşınmaza ilişkin zilyetliğinin babalarının vefat ile son bulduğunu, taşınmaz üzerinde bulunan zeytinlerin dikme suretiyle değil zaten mevcut olan delice zeytinlerin aşılanması suretiyle meydana getirildiğini, ayrıca talebin zamanaşımına uğradığını ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davanın idari yargının görev alanına girdiğinden mahkemenin görevsizliğine dair verilen kararın davacılar tarafından temyizi üzerine, Dairemizin 23.02.2006 tarihli ve 2006/1143 E., 2006/1322 K. sayılı ilamı ile; "..davaya adli yargı yerinde bakılarak esas hakkında hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir." gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyulmak suretiyle yapılan yargılama sonucunda; 1976 yılındaki Hazine adına tescil kararından sonrası için davacıların iyi niyetinden sözedilemeyeceği, bu karardan sonra da 20 yıldan fazla kullanıp gelir elde edilen davacıların yapmış oldukları masrafların karşılığını aldıkları gerekçesiyle davanın reddine dair verilen kararın davacılar tarafından temyizi üzerine, Dairemizin 14.6.2007 tarihli ve 2007/9987 E., 2007/10300 K.sayılı ilamı ile; "..Taşınmaz üzerinde bulunan ağaçlar davacılar murisi tarafından dikilmiş ve bu ağaçların varlığı nedeniyle taşınmaz daha yüksek bir bedel ile satılmış ise, bu fazla değer kadar davalı hazinenin sebepsiz zenginleştiğinin kabulü gerekir. Mahkemece, hazinenin satışa ilişkin ihale evraklarının getirtilerek satışa dahil olan unsurları belirleyip, zeytin ağaçları satış değerine dahil ise hazinenin zenginleştiğinin, aksi halde sebepsiz zenginleşme unsurlarının oluşmadığının kabulü ile sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir." gerekçesiyle bozulmuş, davacılar ve Hazine"nin karar düzeltme istemi Dairemizin 25.02.2008 tarihli ve 2008/1023 E., 2008/2762 K.sayılı ilamı ile reddedilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyulmak suretiyle yapılan yargılama sonucunda; taşınmazların toplam 8 dekarının zeytinlik vasfıyla satıldığı, zeytinlik olan kısımların dekarının 734,00 TL olarak diğer kısımların ise dekarının 250,00 TL olarak fiyatlandırıldığı, zeytinlik olan alan ile zeytinlik olmayan alan arasında dekar başına 484,00 TL fiyat farkı bulunduğu, toplam 8 dekar yönünden (8x484 TL=3.872,00 TL) davalı tarafın sebepsiz zenginleştiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, 3.872,00 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
1-) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı Hazine"nin temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-) Davalı ... Reformu Genel Müdürlüğü"nün (Gıda Tarım Ve Hayvancılık Bakanlığı) temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme, kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur.
04.02.1959 tarih 13/5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında vurgulandığı üzere bozma kararına mahkemece uyulmuş olması taraflardan biri lehine usuli kazanılmış hak meydana getirir. Bu hakkı ne mahkeme ne de temyiz mahkemesi halele uğratabilir. Çünkü, müktesep hakkın tanınması kamu düzeni düşüncesiyle kabul edilmiştir.
Bu ilkeler ışığında; dosya incelendiğinde 14.6.2007 tarihli ve 2007/9987 E., 2007/10300 K.sayılı bozma ilamı ile davalı ... Reformu Genel Müdürlüğü (Gıda Tarım Ve Hayvancılık Bakanlığı) hakkındaki hükmün kesinleştiği, bozma sonrası yargılamaya sadece davalı Hazine yönünden devam olunması gerekirken, mahkemece yanılgılı değerlendirme ile yargılama ve temyizin temel ilkelerinden olan usulü kazanılmış hak kuralının ihlali mahiyette her iki davalı hakkında hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
3-) Davacıların temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Davacılar, taşınmazın murisleri tarafından dikilip yetiştirilen ağaçlar ile birlikte satıldığını, bu bedel kadar davalının sebepsiz zenginleştiğini öne sürerek, ağaçların bedelinin ödetilmesini istemiştir. Taşınmaz, davaya konu ağaçlar nedeniyle daha yüksek bir bedelle satılmış ise, davalının haksız olarak zenginleştiği miktarı davacıya iade etmesi gerekir. Bu halde de, olaya BK.61 (TBK.77) ve devam eden madde hükümleri uygulanmalıdır.
Davacının taşınmaza dikip yetiştirdiği ağaçlar için taşınmazın üçüncü kişiye satış tarihi itibariyle taşınmazın muhtesatlı (ağaçlı) gerçek sürüm değeri ile muhtesatlar (ağaçlar) yok farz edilerek gerçek sürüm değerleri ayrı ayrı saptanmalı, bu yolla bulunacak iki değer arasında muhtesatlar yapan lehine bir fark oluşmaz, eş söyleyişle taşınmaz üzerinde bulunan muhtesatların (ağaçların) varlığı alıcı yönünden bir ekonomik değer taşımadığı için satım bedeline etki yapmıyor veya yapmayacak ise davalının, davacının diktiği bu ağaçlar nedeniyle zenginleşmesinin olmadığı, aksi halde iki bedel arasında muhtesatları yapan yönünden lehine bir fark oluştuğunda da bu iki değerin birbirine oranlanması, bu oranın üçüncü kişiye satış bedeline uygulanması suretiyle elde edilecek fark bedel kadar bu ağaçlar nedeniyle arsa sahiplerinin zenginleştiği kabul edilmelidir.
Mahkemece, yukarıda açıklanan yönteme uygun şekilde inceleme ve araştırma yapılarak Yargıtay denetimine uygun bilirkişi raporu alınmadan, yalnızca idarenin esas aldığı satış değerine göre belirleme yapılarak, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bendde açıklanan nedenle davalı Hazine"nin temyiz itirazlarının reddine, ikinci bendde açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davalı ... Reformu Genel Müdürlüğü (Gıda Tarım Ve Hayvancılık Bakanlığı) yararına, üçüncü bendde açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davacılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21.02.2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.