Esas No: 2020/5165
Karar No: 2021/4781
Karar Tarihi: 27.12.2021
Danıştay 5. Daire 2020/5165 Esas 2021/4781 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
BEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2020/5165
Karar No : 2021/4781
Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı) : …
Vekili : Av. …
Karşı Taraf (Davalı) : … Başkanlığı
Vekilleri : I. Hukuk Müşaviri …
Hukuk Müşaviri …
İstemin Özeti : Davalı idare bünyesinde İmam Hatip olarak görev yapmakta iken 672 sayılı Kanun Hükmünde Kararname eki listesinde ismine yer verilmek suretiyle kamu görevinden çıkarılan davacı tarafından, göreve iade talebiyle OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonuna yaptığı başvurunun reddine ilişkin … tarih ve … sayılı işlemin iptali ile işlem nedeniyle mahrum kalınan özlük haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılan davanın reddi yolunda verilen … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun yargılama gideri yönünden düzeltilerek reddine ilişkin … Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Temyiz İsteminde Bulunan Davacının İddialarının Özeti: Davacı tarafından, FETÖ/PDY adlı bir örgüt ile uzaktan yakından bir ilgi ve alakası bulunmadığı, bu iddialara illişkin olarak davalı tarafından herhangi bir soruşturma yapılmadığı ve savunmasının alınmadığı, 672 sayılı KHK ile varlığı henüz hiçbir mahkeme kararı ile saptanmayan ve ne ilgisi olduğu belirtilmeden bir terör örgütüne aidiyeti, iltisakı veya irtibatı olduğunun iddia edildiği, hiçbir somut delil ve gerekçe sunulmaksızın memuriyetten çıkarıldığı, Bylock kullandığına dair Tespit ve Değerlendirme tutanağının veya CGNAT kayıtlarını içerir bir belgenin bulunmadığı, Bylock kullandığı iddia edilen hattın kendi adına kayıtlı olmadığı, söz konusu hattın caminin ve kuran kursunun işleri ile ilgili kullanılmak üzere çıkarıldığı ve herkesin kullanımına açık olduğu, ayrıca Bylock delilinin yasal olarak elde edilen bir delil olmadığı, bu nedenle suç delili olarak kullanılamayacağı, herhangi bir kişinin talimatı ya da telkiniyle …'ya para yatırmadığı ve anılan Bankaya destek vermediği, Bankada 2000 yılından itibaren hesabı bulunduğu, dini hassasiyetleri gereği faizsiz olması nedeniyle bu bankaya para yatırdığı, ayrıca bazı dönemlerde müftülük toplantılarında söz konusu Banka yetkililerinin gelip bireysel emeklilik konusunda kampanyalar yapıldığını belirttiği ve hesap açma konusunda personelin teşvik edildiği, ihraç gerekçesinde terör örgütü üyeliğine dayanak yapılan suçlamanın yasal olarak faaliyetine devam eden bir bankaya para yatırmak olarak gösterildiği, suç tarihi olarak kabul edilen dönemde …'ya para yatırılmasının silahlı terör örgütüne yardım etmek anlamına gelmeyeceği, üye olduğu … Camii ve … Derneği'nin görev yaptığı caminin derneği olduğu, bu derneğe üye olmasından daha doğal bir şey olamayacağı, derneğinin bu örgüt ile ilgisi olduğunu sonradan öğrenerek dernek üyeliğinden hemen ayrıldığı, resmi kurum ve kuruluşların izni ile açılmış ve faaliyetine devam eden derneğe üye olmanın terör örgütü üyeliği suçunu oluşturmadığı, Kanunlara göre açılmış ve bağış toplayan bir dernek olan … Derneğine bağış yapmanın da suç olarak kabul edilemeyeceği, çocuklarının söz konusu yapılanmaya ait olduğu belirtilen özel … ilkokulu ve ortaokulunda 2014-2015-2016 eğitim döneminde kaydının olmasının da ihraç gerekçesi yapıldığı, ancak mevzuata uygun şekilde kurulan ve faaliyet göstermesine izin verilen ve Devletçe denetlenen bir okula çocuğunu göndermenin terör örgütü ile bağlantılı olduğu şeklinde yorumlanamayacağı, bu durumun Anayasa'da yer verilen eğitim ve öğretim hakkının ihlali anlamına geldiği, okulu tercih etme nedenleri arasında öğrenim ücretinin emsallerine kıyasla düşük olmasının da yer aldığı, yine yasal olarak faaliyet gösteren bir okulda çalışma kaydının bulunmasının da suç olmadığı, AİHM kararlarına göre OHAL Komisyonunca suç olarak kabul edilen ve ihraç işlemine gerekçe yapılan fiillerin suç olmadığı, bugüne kadar hiçbir suç eylemine veya disiplin sürecine muhatap olmadığı, dava konusu işlemin Anayasa’ya aykırı olduğu gibi, şekil, konu, yetki ve maksat unsurları açısından da sakat olup ve iptali gerektiği, OHAL döneminde durumun gerektirdiği ölçüde geçici tedbirler alınması gerekirken kalıcı sonuçlar doğuran kamu görevinden çıkarılma işleminin uygulandığı, Anayasaya göre OHAL döneminde dahi ihlal edilmeyecek türden bir hak olan masumiyet karinesinden yararlanma hakkının OHAL KHK'sı ile terör örgütü üyesi olarak suçlanmak suretiyle cezalandırılarak ihlal edildiği, Anayasa ve TBMM içtüzüğüne göre OHAL KHK'larının Resmi Gazete'de yayımlandıktan sonra süresi içinde TBMM'nin onayına sunulması gerektiği halde sunulmadığı, Anayasa'da yer alan hüküm gereği OHAL döneminde Anayasa’da öngörülen güvencelere aykırı tedbirler alınabileceği, ancak kişinin yaşama hakkına, maddî ve manevî varlığının bütünlüğüne dokunulamayacağı, kimsenin din, vicdan, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamayacağı ve bunlardan dolayı suçlanamayacağı, suç ve cezaların geçmişe yürütülemeyeceği, suçluluğu mahkeme kararı ile saptanıncaya kadar kimsenin suçlu sayılamayacağı düzenlemesine yer verildiği, 672 sayılı KHK ile getirilen düzenlemelerin, olağanüstü halin gereklerini aşan nitelikte olduğu, süre yönünden herhangi bir belirleme içermediği, etkilerini olağanüstü halden sonra da devam ettirdiği ve ölçülülük ilkesine aykırı olduğu, masumiyet karinesinin ihlal, adil yargılanma hakkının gasp edildiği, savunma hakkı tanınmadığı, isnadı öğrenme hakkının kullandırılmadığı, bir daha çalıştırılmamak üzere kamu görevinden çıkarmanın Ceza Hukuku anlamında bir ceza olduğu ve bu nedenle AİHS'nin 6. maddesinin cezai yaptırımlara ilişkin tüm hükümleri ve garantilerinin somut olayda uygulanması gerektiği iddia edilmektedir.
Davalı İdarenin Savunmasının Özeti: Davalı idare tarafından temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : İdare Dava Dairesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Beşinci Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 334. maddesi uyarınca adli yardım talebi İdare Mahkemesince kabul edilmiş olan davacının, aynı Kanun'un 335. maddesinin 3. fıkrasında yer alan "adli yardım, hükmün kesinleşmesine kadar devam eder." düzenlemesi gereğince temyiz aşamasındaki adli yardım talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek gereği görüşüldü:
Bölge idare mahkemesi idare dava daireleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenerek bozulabilmeleri, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde belirtilen nedenlerden birinin bulunması halinde mümkündür.
… Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesinin yukarıda belirtilen kararı ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup, bozulmasını gerektirecek bir sebep bulunmadığından, temyiz isteminin reddi ile anılan kararın ONANMASINA, adli yardım talebinin daha önce kabul edilmiş olması nedeniyle temyiz aşamasında tahsil edilmeyen yargılama giderinin tahsili için Mahkemesince müzekkere yazılmasına, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 50. maddesi uyarınca, bu onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de belirtilen İdare Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın kararı veren ilk derece Mahkemesine gönderilmesine, 27/12/2021 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.