Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2014/1098
Karar No: 2016/547
Karar Tarihi: 27.04.2016

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2014/1098 Esas 2016/547 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2014/1098 E.  ,  2016/547 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki "kadastro paftasında yol olarak tescil harici bırakılan taşınmazın tapu siciline tescili" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Yalvaç (Kapatılan Gelendost) Sulh Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 23.12.2009 gün 2008/123 E. - 2009/259 K. sayılı kararın incelenmesi davalılar Hazine vekili ile Yeşilköy Tüzel Kişiliği temsilcisi tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 8. Hukuk Dairesi"nin 06.12.2010 gün 2010/2463 E. -2010/5890 K sayılı ilam ile:
    "...Davacı, Gelendost ilçesi Yeşilköy köyünde bulunan 108 ve 109 adalar arasında kalan ve paftada yol olarak gösterilen taşınmaz bölümünün esasen yol olmadığını, bitişikte bulunan kendi parseline ait yer olduğunu açıklamış ve paftasında yol olarak gösterilen bu yerin kendi parseline eklenmesi suretiyle veya bağımsız parsel olarak adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı Hazine vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
    Davalı ... muhtarlığına yöntemine uygun bir biçimde dava dilekçesi tebliğ edilmiş ve davaya katılarak davanın reddini istemiştir.
    Dava, kadastro mahkemesinden görevsizlikle Sulh Hukuk Mahkemesine süresinde aktarılmıştır.
    Mahkemece, teknik bilirkişi ... ve ...’ın 26.12.2006 günlü rapor ve krokilerinde A harfiyle belirtilen taşınmaz bölümünün aynı ada son parsel numarası ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı Hazine vekili ile köy tüzel kişiliği temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik ve tapu kaydına dayalı olarak açılan tescil isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, teknik bilirkişiler ... ve ...’ın 26.12.2006 tarihli raporlarında A harfiyle gösterilen taşınmaz bölümü hakkındaki davanın kabulüne karar verilmiş ise de, davacı ... başlangıçta dava dilekçesinde diğer dava arkadaşlarıyla birlikte paftada yol olarak gösterilen kısmın bitişikte bulunan kendisine ait parsele eklenmesi suretiyle ya da ayrı bir parsel adı altında kazanmayı sağlayan zilyetliğe dayalı olarak adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir. Davacının bitişikteki parseli 108 ada 197 sayılı parsel olup, tespiti 03.10.1990 tarihinde yapılmıştır. Bu tarihte tescilini istediği taşınmaz bölümlerinin kadastro çalışmaları sırasında paftada yol olarak gösterildiğinin kabulü gerekir. Taşınmaz 3.10.1990 tarihinde paftada yol olarak gösterildiğine göre, davanın açıldığı 11.7.2005 tarihine kadar kazanmayı sağlayan 20 yıllık zilyetlik süresi henüz dolmamıştır. Kural olarak kadastro işleminin yapıldığı tarih ile kadastrodan önceki zilyetlik süresi kesintiye uğrar ve kadastrodan sonraki zilyetlik süresine eklenmez. Kadastro işleminin yapıldığı tarihten itibaren yeniden 20 yıllık zilyetlik süresi aranmaktadır. Paftasında yol olarak gösterildiği 1990 yılından davanın açıldığı 2005 yılına kadar kazanmayı sağlayan 20 yıllık süre dolmadığından zilyetliğe dayalı tescil davasının bu sebep yönünden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile kabulüne karar verilmiş olması doğru değildir.
    Ne var ki, 22.12.2006 tarihinde yapılan keşifte dinlenen davacı tapu kaydının olduğunu, daha önce geçirilen yol nedeniyle Asliye Hukuk ve İdare Mahkemelerinde dava konusu yapıldığını belirttiğine göre tapu kaydına da dayandığının kabulü gerekir. Davalıların, davacının bu beyanına karşı koymadıkları belirlenmiştir. Teknik bilirkişiler 108 ada 197 sayılı davacının parseline revizyon gören Haziran 1928 tarih ve 4 sıra nolu tapu kaydının krokide A ve B harfleriyle gösterilen taşınmaz bölümleri ile 108 ada 196, 197, 198, 199, 200, 201 ve 109 ada 10 ve 11 sayılı parselleri kapsadığını açıklamışlardır. Ancak, tapu kaydı getirtilip dosya arasına konulmadığı gibi yapılan keşifte uygulanmadığı da belirlenmiştir. Davacı tapu kaydına dayandığına göre, kadastrodan önceki hukuki sebeplere de dayandığının kabulü gerekir. Bu durum karşısında tapuya dayanma halinde kadastro tespitinden sonra 20 yıllık kazanma süresi aranmaz. Tescili istenen taşınmaz bölümlerinin tapu kaydı kapsamında kalıp kalmadığının keşfen belirlenmesine çalışılması gerekir. Şu halde mahkemece yapılacak iş; davacı keşif tutanağındaki beyanı ile ve adına tespit ve tescil edilen parsele revizyon gören Haziran 1928 tarih ve 4 sıra nolu tapu kaydına dayandığına göre, öncelikle sözü edilen tapu kaydının tüm geldi ve gittilerinin Tapu Sicil Müdürlüğünden getirtilerek dosya arasına konulması, yöntemine uygun bir biçimde yapılacak keşifte teknik, yerel bilirkişi ve tanıklar aracılığıyla zemine uygulanması, HUMK. nun 258 ve 259. maddeleri gereğince yerel bilirkişi ve tanıkların keşifte dinlenmelerinin sağlanması, tescili istenen ve paftasında yol olarak gösterilen kısımların tapu kaydı kapsamında kalıp kalmadığının saptanmasına çalışılması, istenen yerler ortak miras bırakandan kalma ise öncelikle dava koşulunun gözönünde tutulması, davacının keşifteki beyanında açıkladığı Gelendost Asliye Hukuk Mahkemesinin 1988/95 Esas, 1990/30 Karar sayılı dosya ile Antalya İdare Mahkemesinin 1992/1119 Esas, 1993/127 Karar sayılı dosyanın bulundukları yerlerden getirtilerek olayın çözümünde gözönünde tutulması, ondan sonra toplanacak deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru değildir...”
    gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.


    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava, kadastro paftasında yol olarak tescil harici bırakılan taşınmazın tapu siciline tescili istemine ilişkindir.
    Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Davalılar Hazine vekili ile Yeşilköy Tüzel Kişiliği temsilcisinin temyiz istemi üzerine Özel Dairece yukarıda açıklanan gerekçe ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
    Mahkemece önceki kararda direnilmiş, direnme hükmü davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Mülga 1086 sayılı HUMK’nun yürürlükte olan 429. maddesine göre bozma kararı üzerine kendiliğinden tarafları duruşmaya davet eden mahkeme tarafları dinledikten sonra Yargıtay bozma kararına uyulup uyulmayacağına karar verecektir.
    Mahkeme, bozma kararına uyduktan sonra bu karardan dönemeyeceği gibi direnme kararı verdikten sonrada ilk karardan farklı bir karar vermesi mümkün değildir. Gerekçe genişletilebilir ise de verilen hükmün ilk karardan farklı olmaması zorunludur.
    Somut olaya gelince; mahkemece 23.12.2009 gün 2008/123 E. - 2009/259 K. sayılı karar ile “ davacının davasının kabulü ile, 26/12/2006 havale tarihli bilirkişi raporunda A harfi ile kırmızı boyalı olarak gösterilen nokta numaraları 109/129, 109/128, 109/127, 109/126, 109/76, 109/78, 109/79, 109/81, 109/84, 109/87, 109/89, 109/91, 108/873, 108/841, 108/849, 108/854 olarak gösterilen 1147.76 m2 arazinin tespit altına alınarak sınırlandırılmasına, aynı ada üzerinden son parsel numarası olarak karar kesinleştiğinde davacı Ali oğlu ... adına tesciline, bilirkişi raporunun kararın eki sayılmasına” karar verilmiştir. 10.01.2013 tarih 2012/431 E., 2013/17 K. sayılı direnme kararında ise “davanın aktif husumet nedeniyle reddine” karar verilmiştir. Mevcut bu durum dikkate alındığında usulüne uygun bir direnme kararının varlığından söz edilemeyecektir.
    O halde, direnme kararı verildikten sonra mahkemece yapılması gereken; HMK 294 ve 297. maddelerine uygun şekilde mahkemece verilen ilk karar gibi yani 23.12.2009 gün ve 2008/123 E., 2009/259 K. sayılı karar gibi hüküm fıkrası oluşturmak ve buna uygun gerekçeli karar yazmaktır.
    Direnme kararının bu nedenle bozulması gerekmiştir.
    S O N U Ç: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen nedenden dolayı usulden BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcın yatırana geri verilmesine, 27.04.2016 gününde oybirliği ile karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi