Esas No: 2022/5685
Karar No: 2022/6355
Karar Tarihi: 23.05.2022
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/5685 Esas 2022/6355 Karar Sayılı İlamı
9. Hukuk Dairesi 2022/5685 E. , 2022/6355 K."İçtihat Metni"
BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : ... 10. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
İLK DERECE
MAHKEMESİ : Isparta İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesinin 10.09.2020 tarihli ve 2019/58 Esas, 2020/229 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin 31.12.2020 tarih ve 2020/2512 Esas, 2020/2800 Karar sayılı kararı ile uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmadığı gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesinin söz konusu kararının ortadan kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine iadesine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin gönderme kararı üzerine yeniden yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince, kapsama alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı ve davalı tarafça istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacının başvurusunun esastan reddine; davalının başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının davalıya ait işyerinde 06.09.2011 tarihinde ocak usta başı olarak işe başladığını, 16.12.2017 tarihine kadar aralıksız çalıştığını, işyerinde kavga ettiği gerekçesi ile savunması alınmadan, olaya ilişkin kişiler dinlenmeden haksız şekilde işten çıkartıldığını, davacının çalışma süresi boyunca kimse ile herhangi bir tartışma yaşamadığını, işverenin davacının uzun yıllar çalışıp kazandığı alacaklarını vermekten kaçınma amacıyla hareket ettiğini, müvekkili davacının işyerinde fazla çalışma yaptığını, hafta tatili kullandırılmadığını, kanuna aykırı şekilde aylık tatil usulü uygulandığını, yıllık ücretli izin, resmî tatil ve bayram tatili gibi yasal izinlerinin kullandırılmadığını, izin kullandıkları takdirde aylık çalışma karşılığından kesildiğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatları ile fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ve yıllık izin ücreti alacaklarının hüküm altına alınmasını istemiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, dava dilekçesinde somutlaştırma yükümlülüğünün yerine getirilmediğini, bu yüzden davanın usulden reddi gerektiğini, davacının 06.09.2011 tarihinde davalı Şirkette ocak ustabaşı olarak çalışmaya başladığını, davacının 13.12.2017 tarihinde Şirket çalışanlarından V.K. ile tartışmaya girerek bu kişiyi darp ettiğini, davalı işverenin her iki taraftan da savunma istediğini, V. K.’nin savunmasını verdiğini, davacının savunma vermekten kaçındığını, işbu kavgayı Şirket çalışanların gördüğünü ve olayın tutanak altına alındığını, bahse konu olayın hemen sonrasında davacının kavga ettiği V. K.’nin iş sahasında iken 112 Acil Çağrı’yı arayarak ihbarda bulunduğunu, bunun üzerine jandarmaya haber verildiğini ve jandarma tarafından bir kısım işlemlerin gerçekleştirildiğini, bu olay neticesinde Şirketin itibarı zedelenerek çalışanların huzurunun kaçtığını, davacının kavgacı bir kişiliğe sahip olduğunu, daha öncesinde de Şirket çalışanlarından A. Ö. ile tartışma yaşadığını, olayın dosya kapsamında bulunan tutanak ile sabit olduğunu, ayrıca işverenin eşit işlem ilkesine uygun olarak davacı ile birlikte kavgaya karışan V. K.’nin de iş sözleşmesini 4857 sayılı İş Kanunu’nun (4857 sayılı Kanun) 25 inci maddesinin (II) numaralı bendinin (d) alt bendi uyarınca feshettiğini, davacının çalışma koşullarına ilişkin iddialarının gerçeği yansıtmadığını ve talep konusu alacaklara hak kazanamadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının işyerinde başka bir çalışan ile kavga etmesi sonucunda işten çıkartıldığı, ancak bir kısım davacı tanık beyanlarına göre davacı ile V.K. isimli çalışan arasındaki kavganın davacının V.K.’yi mesai saatleri ve çalışma konusunda uyarması nedeniyle meydana geldiği, beyanlara göre V.K.'nin işi sürekli savsakladığı, davacının iş konusunda uyardığı, kavganın V.K.'nin davacıya saldırması sonucu meydana geldiği, davalı tarafından iş sözleşmesinin haklı nedenle ve tazminat gerektirmeyecek şekilde feshedildiğini ispat etmek adına dosyaya somut, inandırıcı ve yeterli deliller sunulmadığı, işyerinde yaşanan kavga olayında davacının bir kusurunun bulunmadığı, davacının uyarması sonucu kendisine yönelik saldırı sonucunda kavganın yaşandığı, davacıya isnat edilen olayların haklı nedenle feshi gerektirmediği, fesihten önce ihbar önellerine riayet edilmediği, bu sebeplerle davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandığı, davacının haftada 7 gün çalıştığı, hafta tatilinin toplu olarak kullandırıldığı, buna göre davacının ayda bir hafta tatili kullandığının kabulü gerektiği, davacının haftada 9 saat fazla çalışma yaptığı, dinî bayramlar dışında ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığı; ancak söz konusu çalışmaların karşılığının ödendiğinin işverence ispat edilmediği, davacının ödenmeyen yıllık izin ücreti alacağının da bulunduğu gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davalı Şirketin 16.12.2017 tarihinde haklı bir sebep olmaksızın iş sözleşmesini feshettiğini, savunmasının alınmadığını, herhangi bir araştırma yapılmadığını, davalı işyerinde hafta tatili olmamakla beraber kanuna aykırı olarak aylık tatil usulü uygulandığını, aylık kullanılan izinlerin de ücretsiz izin kullanmışcasına yevmiyesinden kesildiğini, müvekkilinin fazla çalışma ücreti alacağının da bulunduğunu, bilirkişi raporunda eksik hesaplama yapıldığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
2. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; müvekkili Şirketin kavga eden ve birbirini darp ettiği ikrarlarla ortada olan iki çalışanını derhâl işten çıkardığını, eşit davranma yükümlülüğüne uygun davrandığını, Mahkemenin hukuka uygun şeklide sundukları deliller yokmuş gibi ismini dahi geçirmeden ve delillerini irdelemeden karar verdiğini, anayasal hakları olan adil yargılanma haklarının açıkça ihlal edildiğini, müvekkili Şirketin bütün tutanakları tuttuğunu, feshin son çare olması ilkesi kapsamında hem davacıdan hem de kavga ettiği V. K.'den savunma istediğini, ocak çavuşu olarak görevlerinden biri iş disiplinini sağlamak olan davacının, bu göreviyle de bağdaşmayacak şekilde işyerinde kavgaya sebebiyet vermesi, küfürlü konuşması, başka bir işçiyi darp etmesi, işyerinin huzurunu bozması ve müvekkili Şirket tarafından talep edildiği hâlde savunma vermekten imtina etmesi doğrultusunda iş sözleşmesinin 4857 sayılı Kanun'un 25 inci maddesinin (II) numaralı bendinin (d) alt bendi uyarınca haklı sebeple derhâl feshedildiğini, davacı tanıklarının müvekkili Şirkete karşı aynı istemle açtıkları davalar bulunması sebebiyle tanıklıklarına ve beyanlarına itibar edilmemesi gerektiğini, davacının fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının bulunmadığını, davacının ocak kapalı olduğu sürede yıllık izinlerini kullandığını, ayrıca davacıya yıllık izin ücreti alacağına mahsuben ödeme yapıldığını, söz konusu ödemenin Mahkemece dikkate alınmadığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine; davalı vekilinin istinaf başvurusu bakımından ise ocak çavuşu olarak çalışan davacının işyerinde şoför olarak çalışan V. K. isimli çalışan ile şantiye sahasında tartıştığı ve kavga ettiği, şantiye şefi A. U.’nun tarafları ayırmaya çalıştığı ancak ayıramadığı, davacının elinde taş olduğu, taş ile kavga ettiği işçiye vurmaya çalıştığı, diğer işçinin de davacıyı engellemeye çabaladığı bu sırada kavganın tarafı olan şoförün üzerinin yırtıldığı, bu sırada davacının diğer işçinin kolunu ısırdığı, bu olay nedeni ile davalı işverence davacının savunmasının talep edildiği ancak davacının savunma vermekten imtina ettiği, meydana gelen kavga olayını Şirket çalışanları A. U. ve Ö. K.'nin gördüğü, Mahkemece tutanak tanığı olan işbu tanıkların dinlendiği, tanıkların tutanak içeriklerini ve meydana gelen olayı doğruladığı ve dosyada bulunan diğer belge ve kayıtların da davacı eylem ve davranışlarını ispatlar nitelikte olduğu, işverence davacıyla birlikte kavganın tarafı olan diğer işçinin de işten çıkarılarak eşit işlem borcuna riayet edilmesi karşısında feshin haklı nedene dayandığı ve bu durumun ispatlandığı anlaşıldığından davacının iş sözleşmesinin 16.12.2017 tarihinde haklı nedenle feshedilmesi karşısında kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin reddi yerine kabulünün hatalı olduğu, davalının bu yöne ilişkin istinafının yerinde bulunduğu gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesinin kaldırılmasına, esas hakkında yeniden hüküm kurulmak suretiyle davacının kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin ayrı ayrı reddi ile diğer alacaklarının kısmen kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde; davacının sahadan sorumlu çalışan olduğunu, işyerinde makinelerin iyi çalışmasını temin etmek, iş dağıtımını yapmak, üretimin kalitesini ve randımanını kontrol etmek, iş disiplini ve güvenliğini sağlamakla görevli olduğunu, kavganın diğer tarafı olan kişinin kamyon şoförü olarak çalıştığını, olay günü kamyona mermer yüklendiğini, ancak sahadan kamyonu çıkarmadığını, davacı müvekkilinin “bekleme yapma, çıkar kamyonu diğer kamyon bekliyor, bu seni kaçıncı uyarışım” şeklinde kendisini uyararak iş sahasının kontrol ve disiplini görevini ifa ettiğini; ancak kavganın diğer tarafı olan kamyon şoförünün, “sana mı soracağım ne yapıp ne yapmayacağımı" diyerek eline geçirdiği bir taş parçasıyla müvekkilinin üzerine yürüdüğünü, müvekkilinin şoförün üzerine gelmesiyle elindeki taşı bıraktırmak için elini tutup ısırdığını ve taşı düşürdüğünü, daha sonra ise ocakta maden mühendisi olan A. isimli şahsın olayı görüp müdahale ettiğini, davacı müvekkili tarafından karşı tarafa bir saldırı olmadığını, sadece kendisini koruma amacıyla hareket ettiğini, dinlenen tanık beyanları ile bu hususların doğrulandığını, davalı tanıklarının kulaktan dolma bilgi sahibi olduğunu, davacının savunması alınmadan ve diğer çalışana sataşması olmadan ilk haksız hareketin sahibi kavganın diğer tarafı olan kamyon şoförü olduğu hâlde işten çıkarılmasının haklı sebeple fesih olarak kabulünün hukuka aykırı olduğunu, kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin reddinin hatalı olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davalı işverence gerçekleştirilen feshin haklı sebebe dayanıp dayanmadığı ve buna göre davacının kıdem ve ihbar tazminatı alacaklarına hak kazanıp kazanmadığı hususuna ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.4857 sayılı Kanun'un "İşverenin haklı nedenle derhal fesih hakkı" kenar başlıklı 25 inci maddesinin ilgili bölümü şu şekildedir:
"Süresi belirli olsun veya olmasın işveren, aşağıda yazılı hallerde iş sözleşmesini sürenin bitiminden önce veya bildirim süresini beklemeksizin feshedebilir:
...
II- Ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri:
...
d) İşçinin işverene yahut onun ailesi üyelerinden birine yahut işverenin başka işçisine sataşması, işyerine sarhoş yahut uyuşturucu madde almış olarak gelmesi ya da işyerinde bu maddeleri kullanması.
..."
2. 4857 sayılı Kanun'un "Derhal fesih hakkını kullanma süresi" kenar başlıklı 26 ncı maddesi şöyledir:
"24 ve 25 inci maddelerde gösterilen ahlak ve iyiniyet kurallarına uymayan hallere dayanarak işçi veya işveren için tanınmış olan sözleşmeyi fesih yetkisi, iki taraftan birinin bu çeşit davranışlarda bulunduğunu diğer tarafın öğrendiği günden başlayarak altı iş günü geçtikten ve her halde fiilin gerçekleşmesinden itibaren bir yıl sonra kullanılamaz. Ancak işçinin olayda maddi çıkar sağlaması halinde bir yıllık süre uygulanmaz.
Bu haller sebebiyle işçi yahut işverenden iş sözleşmesini yukarıdaki fıkrada öngörülen süre içinde feshedenlerin diğer taraftan tazminat hakları saklıdır."
3. 4857 sayılı Kanun'un geçici 6 ncı maddesi uyarınca hâlen yürürlükte bulunan 1475 sayılı mülga İş Kanunu'nun (1475 sayılı Kanun) 14 üncü maddesinin ilgili bölümleri şöyledir:
" Bu Kanuna tabi işçilerin hizmet akitlerinin:
1. İşveren tarafından bu Kanunun 17 nci maddesinin [4857 sayılı Kanunun 25 inci maddesinin] II numaralı bendinde gösterilen sebepler dışında,
...
Feshedilmesi veya kadının evlendiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde kendi arzusu ile sona erdirmesi veya işçinin ölümü sebebiyle son bulması hallerinde işçinin işe başladığı tarihten itibaren hizmet aktinin devamı süresince her geçen tam yıl için işverence işçiye 30 günlük ücreti tutarında kıdem tazminatı ödenir. Bir yıldan artan süreler için de aynı oran üzerinden ödeme yapılır...."
Değerlendirme
Dosyadaki bilgi ve belgeler ile tanık beyanları ve davacının açıklamaları birlikte değerlendirildiğinde; ocak çavuşu olarak çalışan davacının 13.12.2017 tarihinde işyerinde şoför olarak çalışan V. K. isimli çalışan ile şantiye sahasında tartıştığı ve kavga ettiği, şantiye şefi A. U.’nun tarafları ayırmaya çalıştığı ancak ayıramadığı ve kavga sırasında davacının diğer işçinin kolunu ısırdığı ihtilaf dışıdır. Tutanaklar ile sabit olduğu üzere, davacı ile diğer dava dışı çalışan arasında sataşmanın etkisine göre davacının ısırma eyleminde aşırılık söz konusu olup bu durumun işyeri düzenini olumsuz yönde etkilediği ve 16.12.2017 tarihinde iş sözleşmesinin işverence feshinin haklı nedene dayandığı kabul edilmelidir. Öte yandan, işverence davacıyla birlikte kavganın tarafı olan diğer işçi de işten çıkarılarak eşit işlem borcuna riayet edilmiştir. Yukarıda belirtilen dosya kapsamına uygun gerekçelere dayanan davacının kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve kanuna uygun olduğu değerlendirilmiştir.
KARAR
Açıklanan sebeple;
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
23.05.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.