10. Hukuk Dairesi 2012/3898 E. , 2013/4435 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Davacı Kurum, davalının SSK’lı babasından ölüm aylığı almasına rağmen çalışmasının tespit edildiği nedeniyle yersiz ödenen aylıkların davalıdan tahsilini istemiştir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün davacı Kurum ve davalı ... avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Hüküm, İş Mahkemesi tarafından verilmiştir. 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 8. maddesi hükmüne göre, İş Mahkemelerinden verilmiş bulunan nihai kararların 8 gün içinde temyiz olunması gerekir.
Davaya konu olayda; hüküm 09.05.2011 tarihinde temyiz eden davalı vekiline tefhim edilmiş, temyiz ise katılma yoluyla 01.12.2011 tarihinde gerçekleşmiştir. 01.06.1990 gün ve 1989/3 Esas 1990/4 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararı da göz önünde tutularak İş Mahkemelerinden verilen kararlara karşı katılma yoluyla temyiz olanağının bulunmadığı anlaşıldığından, davalı vekilinin kararın tefhiminden 8 gün geçtikten sonra sunduğu temyiz dilekçesinin süre aşımı yönünden REDDİNE;
2-Davacının temyizi açısından yapılan incelemede ise;
506 sayılı Yasanın 68/I-C-a maddesi aylık bağlanma koşulları yönünden "evli olmayan, evli olmakla beraber sonradan boşanan veya dul kalan, Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi bir işte çalışmayan, buralardan gelir veya aylık almayan kız çocuklarına” aylık bağlanması olanağı öngörürken; aynı maddenin (VI) numaralı bendi, kız çocuklarına bağlanan aylığın kesilme nedeni olarak “çalışma ve evlenme” halini kabul etmekteyken; 4958 sayılı Yasanın 06.08.2003 tarihi itibariyle yürürlüğe giren 35. maddesiyle, söz konusu (VI) numaralı bende “buralardan gelir veya aylık almaya” ibaresi eklenerek böylelikle “Sosyal Sigortadan, Emekli Sandıklarından aylık veya gelir almaya başlama” olgusu, hak sahibi kız çocuklarına bağlanan aylığın kesilme nedeni olarak benimsenmiştir. Değişiklik 6.8.2003 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
06.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4958 sayılı Yasanın 53. maddesi ile 506 sayılı Yasaya eklenen Ek 47. maddesi ile “Bu Kanuna göre gelir veya aylık almakta olan kız çocuklarının sosyal güvenlik sözleşmesi akdedilmiş ülkelerdeki sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi çalışmaya başlamaları veya bu ülkelerin sosyal güvenlik kuruluşlarından gelir veya aylık almaya başlamaları halinde, bağlanan gelir ve aylıkları kesilir" düzenlemesi yer almaktadır.
506 sayılı Yasaya 02.07.2005 tarih, 5386 sayılı Yasanın 2. maddesiyle eklenen geçici 91. maddesinde ise, “06.08.2003 tarihinden önce hak sahibi kız çocuklarına bağlanan gelir ve aylıklar; bunların evlenmeleri, Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi çalışmaları veya kendi çalışmalarından dolayı buralardan gelir veya aylık almaları halleri hariç olmak üzere geri alınmaz.” hükmü getirilmiştir. Bu düzenleme ile 506 sayılı Yasanın 68/VI maddesinin 4958 sayılı Yasa ile değiştirilen haline göre farklı düzenleme getirerek “kendi çalışmalarından dolayı buralardan gelir veya aylık almaları” halini aylık kesme nedeni olarak öngörülmüş; geçici 91. maddenin son fıkrasında ise; “Bu maddenin birinci ve ikinci fıkrası gereğince, aylık veya gelirleri ödenmeye devam olunacak kız çocuklarının aylık veya gelirlerinin ödenmesine devam olunması için sahip olmaları gereken şartları, ilk kez veya yeniden 06.08.2003 tarihinden sonra haiz olan kız çocukları da aynı esas ve usûllerle aylık veya gelir hakkından yararlandırılır.” kuralına yer verilmiştir.
Eldeki davada da, davacının 03.08.1989 tarihli talebi sonrasında 01.03.1989 tarihinden itibaren SSK’lı babasından dolayı ölüm aylığı almasına rağmen, sonrasında 20.11.1989-08.08.1993 tarihleri arasında yurt dışı çalışmaları nedeniyle ve 17.09.1993 tarihli borçlanma telabinden sonra borçlanma işlemi gerçekleştirilerek 09.11.1993 tarihinden itibaren de yaşlılık aylığı aldığının tespiti üzerine 2004 yılı Aralık ayında kurumca aylıkların kesildiği ve 15.03.1989-22.12.2004 tarihleri arasında davalıya ödenen aylıkların borç kaydedildiği ve bu dava ile tahsilinin istendiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece davalının iyiniyetli olduğu ve 68.maddedeki koşulların gerçekleşmediği gerekçesi ile davanın reddine karar verildiği anlaşılmakta ise de, davacının yurt dışı çalışmalarını borçlanması sonrasında, bu çalışmaları yurt içi çalışması haline geldiğinden 06.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 506 sayılı Yasanın Ek 47. maddesi gereğince davacı Kurumun yaptığı yersiz ödemeleri istem hakkı olduğu hususunun gözetilmemesi isabetsizdir. Davalının verdiği taahhüt ve sonrasında yaptığı borçlanma da dikkate alındığında, iyiniyetli olduğu ve yersiz ödemelerin Kurumun hatalı işleminden kaynaklandığı hususunun kabulü mümkün değilken, davacının iyiniyetli olduğunun kabulü isabetsizdir.
Mahkemece, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular çerçevesinde, davacı kurumun 5510 sayılı Yasa’nın 96/1. maddesinin (a) alt bendine göre istem hakkı, bu kapsamda inceleme yapılmak ve sonucuna göre karar verilmek gerekirken, eksik inceleme ve hatalı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 11.03.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi