16. Hukuk Dairesi 2016/6107 E. , 2019/961 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu ... Köyü çalışma alanında bulunan 190 ada 40 parsel sayılı 1.799,74 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ... adına tespit ve tescil edilmiş, 15.11.2013 tarihinde satış suretiyle davalı ... adına tapuda kayden intikal ettirilmiştir. Davacı ... irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacının murisi olan ...’ın tüm mirasçıları adına veraset ilamında yazılı payları oranında tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; kadastrodan önceki haklara dayanan tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir. Davacı ..., çekişmeli 190 ada 40 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile murisi ...’ın tüm mirasçıları adına tescil edilmesi istemiyle dava açmıştır. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş ise de; yapılan değerlendirme ve varılan sonuç usul ve yasaya aykırıdır. Elbirliği halinde mülkiyet hükümlerine tabi bulunan bir terekede, terekeye ilişkin tüm tasarruf işlemlerinin, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun 640. ve 702. maddeleri uyarınca, tüm mirasçılar tarafından birlikte yapılması zorunlu olup, tasarrufi işlem niteliğindeki davanın da tüm mirasçılar tarafından terekeye karşı üçüncü kişi konumunda olan birisi aleyhine birlikte açılması gerekir. Bir mirasçının, özellikle acele hallerde miras şirketinin menfaatini korumak için, bütün mirasçılar adına, yalnız başına dava açması mümkün ise de, bu şekilde açılan bir dava tüm mirasçıların katılımı sağlanmadan yürütülemez. Bu halde, diğer mirasçıların da davaya katılımlarının sağlanması, muvafakatlerinin alınması veya terekeye temsilci tayin ettirilmesi gerekir. Öte yandan; bir ya da bir kısım mirasçının, terekeye ait bir mal, hak veya alacaktan yalnız kendi payına düşen kısım için terekeye karşı üçüncü kişi konumunda olan birisi aleyhine dava açması halinde ise, mirasçıların iştirak halindeki payları üzerinde tasarrufta bulunmak yetkisi bulunmadığından davanın usulden reddi gerekir. Böyle bir davanın, dava diğer mirasçıların paylarını kapsamadığından ve aynı zamanda onlar adına açılmadığından, davaya diğer mirasçıların katılması (icazet vermesi) veya tereke temsilci atanması suretiyle devam ettirilerek sonuçlandırılmasına olanak yoktur. Somut olaya gelince; çekişmeli taşınmaz, davacının sağ olan kardeşi ...’ın eşi ... adına tapuda kayıtlıdır. Dava tarihinde davalı ..., muris Hanifi’nin terekesine göre üçüncü kişi konumundadır. Mahkemece davacı tarafa, diğer mirasçıların davaya muvafakatlerinin alınması veya terekeye temsilci tayin ettirilmesi için süre verilmiş, 10 mirasçının muvafakati sağlanmış ama davalının eşi Hacı ile murisin eşi ... açılan davaya muvafakat etmemişlerdir. Buna rağmen mahkemece, işin esasına girilerek hüküm kurulmuş olup aktif dava ehliyeti sağlanmadan esasa girilmesi isabetsizdir. O halde; iki mirasçısının davaya muvafakat etmediği gözetilerek davacı tarafa, ...’ın terekesine temsilci tayin edilmesi için süre verilmeli, terekeye temsilci tayin edilerek aktif dava ehliyetinin sağlanması halinde tereke temsilcisi aracılığı ile davaya devam edilerek işin esasına girilmeli, aksi halde davanın reddine karar verilmelidir. Aktif dava ehliyeti sağlanmadan yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup davalının temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair yönlerin incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 13.02.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.