8. Ceza Dairesi 2018/12336 E. , 2019/10897 K.
"İçtihat Metni" Yalan tanıklık suçundan şüpheliler ... ve ... haklarında yapılan soruşturma evresi sonucunda Antalya Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 21.09.2012 tarihli ve 2012/38316 soruşturma, 2012/30029 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın reddine dair mercii MANAVGAT 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 28.12.2012 tarihli ve 2012/680 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosyası ile ilgili olarak;
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 160. maddesinde yer alan “Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar. Cumhuriyet savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.” şeklindeki düzenleme karşısında, Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmak zorunda olduğu,
Dosya kapsamın göre, 25.10.2005 tarihinde meydana gelen olay nedeniyle bilinçli taksirle bir kişinin ölümüne neden olmak suçundan müştekinin (sanık ..."nin), Antalya 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 25.10.2007 tarihli ve 2005/1424 esas, 2007/1055 sayılı kararı ile mahkûmiyetine karar verildiği, anılan kararın Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 16.02.2012 tarihli ve 2011/17880 esas, 2012/3148 karar sayılı ilâmı ile onanmasına karar verilerek kesinleştiği, söz konusu dava dosyasında tanıklık yapan şüpheliler haklarında yalan tanıklık yaptıkları iddiasıyla müşteki tarafından suç duyurusunda bulunulmasını üzerine Antalya Cumhuriyet Başsavcılığınca kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiş ise de; olay yerinde bulunan şüphelilerin beyanlarına göre düzenlendiği anlaşılan Antalya Trafik Denetleme Şube Müdürlüğünün 21.10.2005 tarihli kaza tespit tutanağında, müteveffanın kullanmış olduğu 07 S 6712 plakalı motorsikletin Teomanpaşa Caddesi istikametinden geldiğinin belirtilmesi, şüpheli ..."ın (...) Cumhuriyet Savcılığı huzurundaki 09.11.2015 tarihli ifadesindeki "...Kemer istikametinden 100. Yıl Caddesi üzerinde seyir halinde iken kırmızı ışıkta Teomanpaşa Caddesi Kavşağında sola dönüş için ayrılan yerde durdum. Benim hemen sağ tarafımda biraz önümde motorsikletli bulunmakta idi..." şeklindeki beyanı, şüpheli ..."ün Cumhuriyet Savcılığı huzurundaki 24.10.2005 tarihli
ifadesindeki "Ben, 100. Yıl Bulvarı üzerinde Turgut Reis sapağında kırmızı ışıkta durdum. Benim önümde bir bayanın kullandığı araç, onun sol yanında biraz önünde motorsikletli sürücü bulunmakta idi. Biz, yeşil yandığında önümdeki araç hareket etti. Motorsiklet hareket etti. Ben de hareket ettim. ..." şeklindeki beyanı, Antalya 4. Asliye Ceza Mahkemesinde yapılan yargılama sırasında 16.01.2006 tarihli celsede şüpheli ..."ın "Olay tarihinde migros istikametinden güllük istikametine doğru gelirken kavşakta sol şeritte durdum, ben de sola memurevlerine istikametine dönecektim, ölenim kullandığı motor benim sağ tarafımda idi. Bende ışığın gerisinde idim. Motor da ışığın gerisinde idi. Bize yeşil ışık yandığında bende hareket ettim. Motor da hareket etti..." şeklindeki beyanları birlikte değerlendirildiğinde, yine Antalya Büyükşehir Belediye Başkanlığının 22.06.2012 tarihli ve 18875 sayılı yazısında, Antalya Trafik Denetleme Şube Müdürlüğünün 21.10.2005 tarihli kaza tespit tutanağında bahsedilen müteveffanın geldiği istikamet olan Turgut Reis Caddesinin Samanyolu Kavşağı ile Teomanpaşa caddesi arasında kalan kısmının 30.03.2005 - 01.11.2015 tarihleri arasında 30.03.2005 tarihli ve 2005/03-04 sayılı UKOME Genel Kurulu Kararına istinaden tek yön olarak çalıştırıldığı ve bu sürede Samanyolu Kavşağından Teomanpaşa Caddesi istikametine gidiş ve Teomanpaşa Caddesi istikametinden geliş yönünde Samanyolu Kavşağına girişte araçlar için herhangi bir sinyal vericini (trafik lambası) bulunmadığının bildirilmesi karşısında, toplanan delillerin kamu davası açılması için yeterli olduğu, delillerin takdirinin davayı görecek olan mahkemesine ait bulunduğu gözetilmeden, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı CMK.nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 03.12.2018 gün ve 11030 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 12.12.2018 gün ve KYB/2018-99126 sayılı ihbarnamesi ile dairemize tevdii kılınmakla incelendi.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Gereği görüşülüp düşünüldü:
Şikayetçi ... Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı"na sunmuş olduğu 27.06.2012 tarihli dilekçesi ve aynı tarihli ifadesinde, 21.10.2005 tarihinde karıştığı bir trafik kazası nedeniyle hakkında taksirle ölüme neden olmak suçundan kamu davası açıldığını, Antalya 4. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 2005/1424 esas sayılı dosyası üzerinden yapılan yargılama neticesinde kendisinin kusurlu bulunarak cezalandırılmasına karar verildiğini ve hükmün Yargıtay tarafından onandığını, ancak bu davada tanık olarak ifade veren ... ve ..."ün gerçeğe
aykırı beyanda bulunduğunu ileri sürerek şikayetçi olduğu, Antalya Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan soruşturmada şüphelilerin ifadeleri alındıktan sonra "şüphelilerin tanık oldukları ölümlü trafik kazası ile ilgili olarak gerçeğe aykırı beyan da bulunduklarına ve bu suretle yalan tanıklık suçunu işlediklerine dair müştekinin soyut iddiası dışında inkara yönelik savunmalarının aksini gösteren ve haklarında kamu davası açmaya yetecek ölçüde başkaca yeterli ve inandırıcı kanıt bulunmadığı" gerekçesi ile Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar verildiği, verilen bu karara karşı şikayetçi ... vekili tarafından şikayet dilekçesindeki anlatımları doğrultusunda itiraz edildiği, Manavgat 2. Ağır Ceza Mahkemesince yapılan inceleme neticesinde kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle itirazın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Davaya konu olay nedeniyle gerekli araştırma ve tartışmanın daha önce mahkemece yapıldığı, tanık anlatımlarının değerlendirilerek savunmaların inandırıcı gerekçelerle reddedildiği, verilen kararın temyiz incelemesinden geçtiği ve Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 16.02.2012 gün ve 2011/17880 esas 2012/3148 sayılı ilamı ile onanarak kesinleştiği, bu nedenle verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yapılan itirazın reddinde bir isabetsizlik bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle; Adalet Bakanlığı"nın kanun yararına bozma istemine dayalı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nca düzenlenen kanun yararına bozma isteminin REDDİNE, dosyanın Adalet Bakanlığı"na gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na TEVDİİNE, 19.09.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.