Esas No: 2022/3589
Karar No: 2022/6429
Karar Tarihi: 24.05.2022
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/3589 Esas 2022/6429 Karar Sayılı İlamı
9. Hukuk Dairesi 2022/3589 E. , 2022/6429 K."İçtihat Metni"
BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : ... 24. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ... 17. İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı-karşı davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-karşı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.
Davalı-karşı davacı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 24.05.2022 günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.
Duruşma günü davalı-karşı davacı vekili Avukat Elif Sinem Kabadayı ile davacı-karşı davalı vekili Avukat Ayşegül Öztaş gelmişlerdir.
Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.
Dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı -karşı davalı vekili dava dilekçesinde; davacının 01.07.2008 tarihinde işe başladığını, 2011-2012 yılları arasında bir yıl ara verdiğini, 01.04.2012-01.10.2016 tarihleri arasında tekrar davalı Şirketin Aşkabat ve Türkmenistan’daki on sekiz farklı projesinde altyapı formeni olarak çalıştığını, en son net 2.750,00 USD ücret aldığını, ücretin bir kısmının avans olarak elden ödendiğini, iş sözleşmesinin davalı Şirket tarafından sona erdirildiğini, normal çalışma saatlerinin haftada altı gün 08.00-22.00 saatleri arası olduğunu, projelerin her birinde açılıştan itibaren üç ay 08.00-00.00 saatleri arası çalıştığını, ayda iki pazar 08.00-17.00 saatleri arası çalıştığını, fazla çalışma ve hafta tatili ücretinin ödenmediğini, 2012-2016 döneminde Ramazan Bayramı'nda bir gün ve Kurban Bayramı'nda iki gün izin yaptığını, çalışılan günlere ilişkin ödeme yapılmadığını, 04.11.2016 tarihinde 1.945,65 USD ihbar tazminatı ve 5.996,16 USD kıdem tazminatı ödendiğini, tazminat ödemelerinin eksik olduğunu belirterek kıdem ve ihbar tazminatı ile fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ve hafta tatili alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı-karşı davacı vekili cevap dilekçesinde; davacının Türkmenistan'da atık su formeni olarak çalıştığını, 24.03.2009 tarihinde imzalanan İŞKUR sözleşmesi ile aylık ücretinin 972,00 USD olarak belirlendiğini, 24.03.2009-18.08.2011 tarihleri arasında çalıştığını, daha sonra altyapı formeni olarak 23.07.2012-30.09.2016 tarihleri arasında çalıştığını, ücretinin 1.528,00 USD olduğunu, başkaca istihdam edilecek iş olmaması nedeniyle hak ve alacakları ödenerek iş sözleşmesinin sonlandırıldığını, ödemelerin bankadan yapıldığını, davacıya kıdem ve ihbar tazminatının ödendiğini, çalışma saatlerinin 08.00-18.00 arası olduğunu, fazla çalışması hâlinde bordrolarda gösterilerek kendisine ödeme yapıldığını, Şirkette bayram ve genel tatil ile hafta tatili çalışması yapılmadığını savunarak davanın reddine karar verilmeisni istemiştir.
2. Davalı- karşı davacı vekili karşı dava dilekçesinde; davacı- karşı davalıya yapılan 713,07 USD ödemenin davacı- karşı davalıdan tahsilini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl dava yönünden; dosyada bulunan banka dekontları ve avans belgeleri, davacının mevcut kıdemi ile yapılan işin yurt dışında yapıldığı hususları birlikte nazara alındığında, davacının ücretinin net 2.750,00 USD olduğu, iş sözleşmesinin tazminat gerektirecek şekilde sona erdiği konusunda uyuşmazlığın bulunmadığı, davacının fazla çalışma yaptığını gösterir işyeri kayıtlarının bulunduğu, 01.02.2015-20.06.2016 tarihleri arasında davacının fazla çalışmalarının kayıtla ispat edildiği anlaşıldığından kayıtla ispat edilen dönem yönünden hakkaniyet indirimi yapılmadığı, bu dönem öncesindeki 24.11.2012-31.01.2016 tarihleri arasındaki dönem yönünden ise tanık anlatımlarına göre değerlendirme yapıldığı, buna göre davacının haftalık on beş saat fazla çalışmasının bulunduğu, tanık anlatımına dayalı alacak yönünden ise hakkaniyet indirimi yapıldığı, 2014 Haziran-20.08.2016 tarihleri arasına ilişkin çalışmanın yazılı delile dayanması nedeniyle bu kayıtlara dayalı şekilde değerlendirme yapıldığı, davacının dava dilekçesindeki talebi ile bağlı kalınması nedeniyle üç hafta çalışılan aylar için de ayda iki hafta çalışma üzerinden alacak hesaplandığı, diğer dönem yönünden ise tanık anlatımına göre değerlendirme yapıldığı, ayda iki pazar çalışmanın bulunduğu kabul edilerek alacağın hüküm altına alındığı, ulusal bayram ve genel tatil alacağı bakımından dosyada 2014 Haziran-20.08.2016 tarihlerine ilişkin çalışmaları gösterir yazılı delil bulunması nedeniyle bu tarihler arasındaki bu çalışmaların kayıtlara göre değerlendirildiği, tanıkla ispat edilen 01.04.2013-31.05.2014 tarihleri arasındaki dönemde ise davacının yılbaşı ve dinî bayramlarda bir gün çalışmadığı, diğer günlerde ise çalıştığı kabul edilerek alacağın hüküm altına alındığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
2. Karşı dava yönünden yapılan değerlendirmede: her ne kadar davalı tarafça davacı işçiye yıllık izin açıklaması ile 713,07 USD ödendiği iddiasıyla bu ödenen miktarın tahsili talep edilmiş ise de dosyada mevcut yurda giriş ve yurttan çıkış kayıtlarına göre davacının 28.01.2013-10.02.2013 arasında 14 gün, 03.07.2013-16.07.2013 arasında 14 gün, 27.01.2014-09.02.2014 arasında 14 gün, 29.09.201419.10.2014 arasında 21 gün, 13.09.2015-03.10.2015 arasında 21 gün, 28.07.2016-10.08.2016 arasında 14 gün yurt içinde bulunduğu bu sürelerde izin kullandığı kabul edilse dahi davacının yurt içinde bulunduğu sürenin 98 gün olduğu, bu tarihlere rastgelen hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil günleri düşüldükten sonra davacının 77 gün izin kullandığı, davacının mevcut kıdemine göre 90 günlük yıllık izin hakkının bulunduğu, bu değerlendirmeye göre davacının bakiye 13 gün yıllık izin hakkının bulunduğu, buna göre davacının 13 gün yıllık izin hakkına göre 1.191,67 USD yıllık izin alacağının bulunduğu, bu nedenle davalı tarafça davacıya fazladan ödenen bir yıllık izin hakkının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı- karşı davacı vekili istinaf dilekçesinde; davacı tarafından her ne kadar belirsiz alacak davası açıldığı beyan edilmiş ise de bu beyanın dosyanın mevcut durumuna göre hukuka aykırı olduğunu, dosyaya davacı tarafından sunulan evrakların kabulünün mümkün olmadığını, davacının ücret alacağı, ihbar tazminatı, fazla çalışma, hafta tatili ve ulusal bayram genel tatil alacaklarının bulunmadığını, tanıkların davacı ile menfaat birliği içerisinde olduğunu ve müvekkili Şirkete karşı husumetleri olduğunu, bu tanık beyanlarına itibarla sonuca gidilemeyeceğini, davacının izin kullanmakla çalışmamış olduğu zamanlar için de hesaplama yapılmasının hatalı olduğunu, yapılan hakkaniyet indiriminin yetersiz olduğunu, davacı -karşı davalıya 713,07 USD fazlaca ödeme yapıldığını, davacı- karşı davalı tarafın tüm yıllık izinlerini kullandığını, bu hususun davacı karşı davalının yurda giriş ve yurttan çıkış kayıtları ile de sabit olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının bozularak kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının iş sözleşmesinin davalı tarafından haklı sebep olmadan sona erdirildiği, davacının kıdem ve ihbar tazminat talep hakkı olduğu, davacının resmî tatillerde ve hafta sonlarında çalıştığını ve fazla çalışma yaptığını ispatladığı, davalı tarafından işçilik alacaklarının ödendiğinin ispatlanamadığı, bilirkişi raporunun açıklamalı ve denetime elverişli olduğu, bilirkişi raporundaki hesaplamaların yerinde olduğu, davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasında bir usule aykırılık bulunmadığı, davacının ücret tespitinin dosyadaki belgeler, tanık beyanları, emsal ücret araştırması ve banka kayıtlarına göre tespit edildiği, davacının çalışmadığı günler için hakkaniyet indirimi yapıldığı, hakkaniyet indiriminin yerinde olduğu, tanık beyanlarının dosyadaki diğer delil ve belgeler ile uyumlu olması nedeniyle dikkate alındığı, davacıya ödenen paranın yıllık izin ücretinden mahsup edildiği gerekçesiyle davalı-karşı davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı-karşı davacı vekili, somut olayda Türkmenistan hukukunun uygulanması gerektiğini belirtmiş ve istinaf dilekçesinde ileri sürdükleri istinaf sebepleri ile kararı temyiz etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, ihbar tazminatı, davacının ücreti, fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ile hafta tatili ücreti alacaklarının ispatı, hesaplanması, ödenip ödenmediği ve bu alacaklardan uygulanan indirim hususlarında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4857 sayılı İş Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) 17, 32, 41, 44, 46, 47, 63 üncü maddeleri.
3. Değerlendirme
1. 4857 sayılı Kanun'un 63 üncü maddesinde çalışma süresi haftada en çok 45 saat olarak belirtilmiştir. Ancak tarafların anlaşması ile bu normal çalışma süresinin, haftanın çalışılan günlerine günde on bir saati aşmamak koşulu ile farklı şekilde dağıtılabileceği ilkesi benimsenmiştir. Kanun'un 41 inci maddesine göre fazla çalışma, kanunda yazılı koşullar çerçevesinde haftalık 45 saati aşan çalışmalardır.
2. Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
3. Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş ve işyerinden çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır. Fazla çalışmanın yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkan dâhilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
4. Fazla çalışmaların uzun bir süre için hesaplanması ve miktarın yüksek çıkması hâlinde Yargıtayca son yıllarda uygun bir indirim yapılması gerektiği istikrarlı uygulama hâlini almıştır.
5. Aynı ilkeler, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil günlerindeki çalışmanın ispatı bakımından da geçerlidir.
6. Çalışma yaşamında daha az vergi ya da sigorta pirimi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır. İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir.
7. Yukarıda yapılan açıklamalar ile dosya kapsamındaki deliller bütün olarak değerlendirildiğinde; temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının ve kararın gerekçesinin dosya kapsamına uygun olduğu görülmüştür.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı karşı davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davacı-karşı davalı yararına takdir edilen 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine ,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
24.05.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.