Esas No: 2019/4900
Karar No: 2021/7122
Karar Tarihi: 29.12.2021
Danıştay 8. Daire 2019/4900 Esas 2021/7122 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2019/4900
Karar No : 2021/7122
TEMYİZ EDENLER : 1- (DAVALILAR) I- … Bakanlığı
II- … Valiliği
VEKİLİ : Av. …
2- (DAVACILAR) Kendi adlarına asaleten çocukları … adına velayeten … ve …
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Ankara İli, Etimesgut İlçesi, … İlkokul'nda öğrenci olan …'ın, 15/03/2013 tarihinde okul bahçesi giriş kapısının rayından çıkarak üzerine devrilmesi sonucu vefat etmesi üzerine, olayda idarenin ihmalinin ve ağır hizmet kusurunun bulunduğu, destekten yoksun kalma nedeniyle uğradıkları maddi zarar ile yaşadıkları acı, elem ve ızdırap nedeniyle uğradıkları manevi zararın giderilmesi gerektiği ileri sürülerek müteveffanın annesi … için (ıslah sonucu) 87.671,73-TL maddi, 250.000,00-TL manevi tazminat, babası … için (ıslah sonucu) 67.999,25-TL maddi, 250.000,00-TL manevi tazminat, kardeşi ...için 150.000,00-TL manevi tazminat olmak üzere, toplam 155.670,98-TL maddi ve 650.000,00-TL manevi tazminatın idareye başvuru tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; davacıların maddi tazminat isteminin kabulü ile, … için 87.671,73-TL, … için ise 67.999,25-TL olmak üzere toplam 155.670,98-TL maddi tazminatın kabulüne, davalı idareye başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacılara ödenmesine, manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile, … için 75.000,00-TL, … için 75.000,00-TL, kardeş … için ise 10.000,00-TL olmak üzere toplam 160.000,00-TL manevi tazminatın davalı idareye başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacılara ödenmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat isteminin ise reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince; … için 87.671,73-TL, … için ise 67.999,25-TL olmak üzere toplam 155.670,98-TL maddi tazminatın davacılara ödenmesine, manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile, … için 75.000,00-TL, … için 75.000,00-TL, kardeş … için ise 10.000,00-TL olmak üzere toplam 160.000,00-TL manevi tazminatın davalı idareye başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacılara ödenmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat isteminin ise reddine ilişkin kısmı yönünden onanmasına, kararın 155.670,98-TL maddi tazminatın davalı idareye başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacılara ödenmesine ilişkin kısmı yönünden kaldırılmasına, … için 5.000,00-TL'lik maddi tazminat kısmı için idareye başvuru tarihinden, ıslah edilen 82.671,73-TL'lik maddi tazminat kısmı için ıslah dilekçesinin idareye tebliğ edildiği 02/06/2017 tarihden, … için 5.000,00-TL'lik maddi tazminat kısmı için idareye başvuru tarihinden, ıslah edilen 62.999,25-TL'lik maddi tazminat kısmı için ıslah dilekçesinin idareye tebliğ tarihi olan 02/06/2017 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davacılara ödenmesine, konusu belli bir miktarı içeren davalarda, yargılama gideri içinde yer alan kalemlerden nispi karar harcı dışındaki harç ve posta giderinin, haklılık oranına göre davanın taraflarına yükletilmesi; hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden hesaplanacak nispi karar harcının ise, tümüyle haksız çıkan tarafa, başka bir deyişle davalı idareye yükletilmesi gerekçesiyle 21.563,49-TL nispi karar harcının davalı idarelerden alınarak davacılara verilmesine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI :
Davacılar tarafından; Danıştay'ın yerleşik içtihatlarıyla kabul edilen kararları uyarınca, ıslah ile arttırılan maddi tazminat miktarına idareye başvuru tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiği, manevi tazminat miktarının, duyulan elem ve ıstırabı kısmen de olsa giderecek ve davalı idarenin kusurunun ağırlığını ortaya koyacak düzeyde olması gerekirken Mahkemece takdir edilen miktarın bu ilke ve kuralları karşılar mahiyetinde bulunmayarak düşük belirlendiği, manevi tazminatın reddedilen bölümüne dair maktu vekalet ücretinin hükmedilmesi gerekirken nisbi hükmedildiği belirtilerek istinaf kararının bozulması gerektiği ileri sürülmüştür.
Davalı idareler tarafından; Her ne kadar mahkeme tarafından hizmet kusuru nedeniyle ölüme sebebiyet verildiğinden bahsedilmişse de; dosya kapsamındaki belgelerin incelenmesinden de anlaşılacağı üzere, dava konusu olayın önlenemeyen bir doğa olayı, mücbir sebep nedeniyle gerçekleştiği, olay günü tüm okullara şiddetli rüzgar sebebiyle gerekli önlemlerin alınmasına dair yazılar gönderildiği, olayın yaşandığı gün de okul idaresince hiçbir öğrencinin teneffüse çıkarılmadığı ve fırtına hususunda sürekli anonsların yapıldığı, şiddetli fırtına sebebiyle demir kapının yerinden söküldüğü, dolayısıyla mücbir sebep nedeniyle olayda idarelerin kusurunun bulunmadığı açık olduğundan maddi ve manevi tazminat istemlerinin reddi gerektiği belirtilmiştir.
KARŞI TARAFLARIN SAVUNMASI : Taraflarca savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'NUN DÜŞÜNCESİ : Bölge İdare Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Sekizinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdare ve Vergi Mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenip bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49. maddesinde yazılı nedenlerin bulunmasına bağlı olup; temyiz incelemesi sonunda karardaki maddi yanlışlıkların düzeltilmesi mümkün ise kararın düzeltilerek onanmasına karar verileceği kurala bağlanmıştır.
Tam yargı davalarında istemle bağlı olma kuralının sebep olduğu hak kayıplarının giderilmesi amacıyla 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 16. maddesinin 4. fıkrasına, 30/04/2013 tarihinde yürürlüğe giren 6459 sayılı Kanunun 4. maddesi ile ''Ancak, tam yargı davalarında dava dilekçesinde belirtilen miktar, süre veya diğer usul kuralları gözetilmeksizin nihai karar verilinceye kadar, harcı ödenmek suretiyle bir defaya mahsus olmak üzere artırılabilir ve miktarın artırılmasına ilişkin dilekçe otuz gün içinde cevap verilmek üzere karşı tarafa tebliğ edilir'' cümlesi, aynı Kanunun 5. maddesi ile de 2577 sayılı Kanuna Geçici 7. madde olarak ''Bu maddeyi ihdas eden Kanunla, bu Kanunun 16 ncı maddesinin dördüncü fıkrasına eklenen hüküm, kanun yolu aşaması dâhil, yürürlük tarihinde derdest olan davalarda da uygulanır. '' cümlesi eklenmiştir.
İdarenin işlem, eylem ve faaliyetleri nedeniyle uğranılan zararların tazmini için açılan davalarda; eksilen ya da yoksun kalınan maddi değerin zaman içinde gecikmesi, bu gecikmeden doğan zararın telafisi için hükmedilecek maddi tazminata 3095 sayılı Kanun uyarınca faiz yürütülmesini gerekli kılmaktadır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 13. maddesinde; idari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gerektiği kuralı yer almakta olup, anılan maddede, idari eylemler nedeniyle uğranılan zararın tazmini için idareye başvuruda bulunulmasının dava ön şartı olarak öngörülmesi ve zararın idare tarafından en erken bu tarihte sulhen ödenebilecek olması nedeniyle yargı yerince hükmedilecek tazminat miktarına, ön karar için idareye yapılan başvuru tarihi, görevli olmayan adli yargıda dava açılması halinde adli yargıda dava açıldığı tarih itibarıyla yasal faiz uygulanması ilkesi benimsenmiştir. Nitekim bu durum, Danıştayın yerleşik içtihatlarıyla da kabul edilmiştir.
Dava şartı olan ön karar için idareye yapılan başvuruda ihlal edilen hakkın yerine getirilmesinin istenilmesi esas olup, idare ile işin esasında ihtilafa düşüldükten, başka bir ifadeyle, tazminatın ödenmesi istemiyle idareye yapılan başvuru üzerine, bu istemin idare tarafından açıkça veya zımnen reddi üzerine, idarenin, tazminat istemi karşısında direnmeye (temerrüde) düşürüldükten sonra davacının tazminat miktarını dava açarak talep edebileceği, açılacak davada talep edilecek tazminat miktarının serbestçe tayinine hukuki bir engel bulunmamakla birlikte, talep edilecek tazminat miktarının yüksek tutulması durumunda davacının talep ettiği tutar ölçüsünde ödemek zorunda kalacağı ve bu tür davalarda nispi olarak belirlenen yargılama harçlarının da yüksek olacağı, bunun da mahkemeye erişim hakkını kısıtlayacağı açıktır.
Yapılan bu açıklamalar karşısında, uğranılan zararın gerçek miktarının Mahkeme tarafından yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda net bir şekilde ortaya çıkması durumunda, ortaya çıkan bu gerçek zararın tamamının tazmini amacıyla verilen miktar artırımına (ıslah) ilişkin dilekçenin yeni bir dava niteliğinde olmayıp, mevcut davada talep edilen tazminat miktarının ıslah suretiyle artırımına olanak sağlayan yasal bir hakkın kullanımına ilişkin olduğu da göz önünde bulundurulduğunda, artırılan tazminat miktarı yönünden davanın kabul edilmesi halinde, yasal faizin başlangıcının bu miktar yönünden de, idarenin uyuşmazlığın esasında ihtilafa, bir başka anlatımla temerrüde düştüğü tarih olduğu sonucuna varılmaktadır.
Uyuşmazlıkta, davacılar vekilinin 23/01/2014 tarihinde davalı idareye başvurarak anılan idareyi bu tarih itibarıyla temerrüde düşürdüğü, davalı idarece tazminat isteminin 30/01/2014 tarihli işlemle reddedilmesi nedeniyle davacılar için 650.000-TL, manevi 10.000,00-TL maddi tazminatın ödenmesi istemiyle açılan davada, meydana gelen zararlarının tespiti amacıyla İdare Mahkemesince yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde tespit edilen ve davacılar tarafından ıslah edilen (145.670,98-TL) bu yeni zarar miktarının, davacıların, idareye başvurma tarihi veya dava tarihi itibarıyla elde etmek istedikleri gerçek zararları olduğu açıktır.
Bu durum yukarıda aktarılan hususlarla birlikte değerlendirildiğinde, esasen davacıların ilk dava açarken yüksek oranlı yargılama harçları vb. nedenlerden dolayı tazmini isteminde bulundukları bedel dava dilekçesinde düşük belirtilmiş ise de, davacıların tazminine karar verilmesi konusunda gerçek iradesini yansıtan miktarın, ıslah ile arttırılan gerçek zararları olduğunun, bu gerçek zararın, Mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesi veya ıslah dilekçesinin verildiği tarihte değil, idarelere başvuru tarihinde ortaya çıktığı, ancak, davacı tarafından miktarı tam olarak bilinemediğinden ve tespit edilemediğinden dava açılırken talep edilemeyen bir zarar olduğunun kabulü, bu kabul doğrultusunda da ıslahla arttırılan ve Mahkemece kabul edilen dava değerine davalı idarenin temerrüde düştüğü idareye başvurma tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesinin hukuka ve hakkaniyete uygun olduğunun kabulü gerekmektedir.
Bu durumda, davacılar vekilince verilen ve Mahkeme kaydına 24/05/2017 tarihinde giren miktar artırım dilekçesi ile arttırılan 145.670,98-TL maddi tazminat talebinin, ıslah dilekçesinin idareye tebliğ tarihi olan 02/06/2017 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalı idare tarafından anılan davacılara ödenmesine karar verilmiş ise de; arttırılan ve kabul edilen tazminat miktarına (145.670,98 -TL) da davalı idarenin 2577 sayılı Kanunu'nun 13. maddesi uyarınca idarenin temerrüde düşürüldüğü başvuru tarihi olan 23/01/2014 tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerektiğinden bu kısma ilişkin kurulan hükmün düzeltilmesi gerekmektedir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle,
1. Temyiz istemlerinin reddine,
2. … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının yukarıda belirtilen şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
3. Kesin olarak, 29/12/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.