
Esas No: 2022/5563
Karar No: 2022/6438
Karar Tarihi: 25.05.2022
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/5563 Esas 2022/6438 Karar Sayılı İlamı
9. Hukuk Dairesi 2022/5563 E. , 2022/6438 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalılardan ... vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalılardan Dicle Üniversitesi Rektörlüğüne ait işyerinde değişen alt işverenler bünyesinde servis şoförü olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından haklı bir sebep olmadan feshedildiğini ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatı, fazla çalışma ücreti, yıllık izin ücreti, hafta tatili ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarını talep etmiştir.
Davalılar Cevabının Özeti:
Davalı ... vekili, talep edilen alacakların zamanaşımına uğradığını, davacının hizmet alım sözleşmesine göre işi üstlenen şirketlerin işçisi olduğunu, davalı Üniversitenin işçilik alacaklarından sorumlu tutulamayacağını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı ...Enerji Tem. Yemek İşleri Taşımacılık San. Tic. Ltd. Şti. vekili, davacının kendi isteğiyle işten ayrıldığını, herhangi bir hak ve alacağının bulunmadığını, fazla çalışma yapmadığını, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışmasının bulunmadığı savunarak davanın reddini istemiştir.
Bozma İlâmı ve Mahkeme Kararının Özeti :
Mahkemenin davanın kısmen kabulüne ilişkin ilk kararı Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 22.01.2019 tarihli ve 2017/19338 Esas 2019/1537 Karar sayılı ilâmı ile davalı ... yönünden temyiz isteminin kesinlikten reddine karar verilerek, davacı temyizi yönünden fazla çalışma ücretinin davacının günlük çalışma düzeni konusunda yeterli araştırma ve inceleme yapılmadan değerlendirilmesinin hatalı olduğu, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 24 üncü maddesinin (II) numaralı bendinin (e) alt bendine göre işçinin fazla çalışma ücretinin ödenmemesinin haklı bir fesih sebebi olduğu, fazla çalışma ücreti konusunda gerekli araştırma ve inceleme yapılarak bu araştırmanın sonucuna göre iş sözleşmesinin feshinin haklı bir sebebe dayanıp dayanmadığı ve davacının kıdem tazminatına hak kazanıp kazanmadığının belirlenmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; bu karar Dairemizin 14.09.2021 tarihli ve 2021/7843 Esas 2021/11713 Karar sayılı ilâmı ile davacının 06.03.2020 tarihli ıslah dilekçesi ile 7251 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un (7251 sayılı Kanun) yürürlüğünden önce ıslah yapıldığı, Kanun'un geriye yürümeyeceği, bu nedenle Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulunun 06.05.2016 tarihli ve 2015/1 Esas 2016/1 Karar sayılı kararının geçerliliğini koruduğu ve bozma sonrası ıslah işlemine değer verilmeden yargılamanın sürdürülerek ıslah işlemi hiç yapılmamış gibi hüküm kurulması gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda; "...eldeki dosyanın incelenmesinde davacı vekilinin bozmadan ve de yasa değişikliğinden sonra 12.11.2021 tarihinde dava dilekçesini ıslah ettiği, davacının 06.03.2020 tarihli ıslahının geçersiz olması sebebiyle bu dilekçeye itibar edilmemesi gerektiği, davacı tarafça talebe konu alacakların değerlerinin artırımına yönelik 12.11.2021 tarihli ıslah dilekçesinin 7751 Sayılı Kanun ile 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununda yapılan değişikliğe aykırılık teşkil etmediği, 12.11.2021 tarihli ıslah dilekçesine itibar edilmesi gerektiği..." gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilerek davacının alacakları hüküm altına alınmıştır.
Temyiz:
Kararı davalı ... vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalı ... vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda (6100 sayılı Kanun) usuli kazanılmış hak kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamakla birlikte, bu kurum davaların uzamasının önüne geçmek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
Mahkemenin, Yargıtayın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. (Yargıtay İBK 9.5.1960 tarih 21/9, RG. 28.6.1960-10537) Hükmün bir kısmının bozma kapsamı dışında bırakılmasının amacı bu kısımların doğru olduğunu belirlemek, bozmanın sınırlarını çizmek ve bu şekilde usulü kazanılmış hakları oluşturup korumaktır. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK).
6100 sayılı Kanun'un 177 nci maddesi, 22.07.2020 tarihli ve 7251 sayılı Kanun'un 18 inci maddesi ile değiştirilerek, Yargıtayın bozma kararından sonra İlk Derece Mahkemesince tahkikata ilişkin bir işlem yapılması hâlinde tahkikat sona erinceye kadar ıslah yapılabilmesi mümkün hale getirilmiştir. 6100 sayılı Kanun'un "Zaman bakımından uygulanma" başlığını taşıyan 448 inci maddesinde, kanun hükümlerinin tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhal yürürlüğe gireceği ifade edilmektedir. Usul kurallarının derhal uygulanabilmesinin tek şartı, tamamlanmış işlemleri etkilememektir. Bu açıklamalara göre bozma sonrası ıslah yapılabileceğine ilişkin kanuni düzenlemenin yürürlük tarihi 28.07.2020 tarihi olup, usule ilişkin yeni hükmün yürürlük tarihinde tamamlanmış işlemler yönünden uygulanması mümkün değildir.
Dairemizin yukarıda tarihi ve sayısı belirtilen bozma ilâmında; davacı tarafın kanuni düzenlemenin yürürlüğe girdiği 28.07.2020 tarihinden önceki bir tarihte ıslah işlemini tamamladığı, ıslah tarihinden sonra yürürlüğe giren kanuni düzenlemenin geçmişe etkili olarak uygulanamayacağı, ıslah işleminin yapıldığı 06.03.2020 tarihinde Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulunun 06.05.2016 tarihli ve 2015/1 Esas 2016/1 Karar sayılı kararının geçerliliğini koruduğu, davacı vekilinin bozma sonrası ıslah işlemine değer verilmeden yargılamanın sürdürülerek ıslah işlemi hiç yapılmamış gibi hüküm kurulması gerektiği belirtilmiş olup Mahkemece bozmaya uyulmasına rağmen bozma gereğinin yerine getirilmemesi hatalıdır.
Belirtmek gerekir ki; bozma kararına uyulduktan sonra, davacının 06.03.2020 tarihli ıslah işleminin geçersiz olduğu, ancak aynı alacaklara ilişkin 12.11.2021 tarihli ıslah dilekçesine değer verilebileceği gerekçesi ile hüküm kurulması da hukuka aykırıdır.
Davacının 06.03.2020 tarihli ıslah işlemi tamamlanmış işlem niteliğindedir ve geçersiz sayılması da mümkün değildir. Bozma ilâmı doğrultusunda Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulunun bozmadan sonra ıslah yapılamayacağına dair 06.05.2016 tarih ve 2015/1 Esas 2016/1 Karar sayılı kararı gereğince davacının alacakları hakkında ıslah dilekçelerine değer verilmeksizin, dava dilekçesindeki talebiyle bağlı kalınarak hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, 25.05.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.