Abaküs Yazılım
9. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/3690
Karar No: 2022/6542
Karar Tarihi: 25.05.2022

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/3690 Esas 2022/6542 Karar Sayılı İlamı

9. Hukuk Dairesi         2022/3690 E.  ,  2022/6542 K.

    "İçtihat Metni"



    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : ALACAK

    Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

    İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

    İlk Derece Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi.

    Davalı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmiş ise de 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin ikinci fıkrası gereğince duruşma isteğinin miktardan reddine ve incelemenin dosya üzerinden yapılmasına karar verildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:


    I. DAVA
    Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının davalıya ait minibüslerde 2003-2013 yılları arasında şoför olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından haksız feshedildiğini, fazla çalışma yapmasına rağmen bu çalışmalarına ilişkin ücretlerinin ödenmediğini beyan ederek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, asgari geçim indirimi, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.

    II. CEVAP
    Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı ile davalı arasında iş sözleşmesi kurulmadığını, davacının kâr payı ile çalıştığını, bir dönem Sosyal Güvenlik Kurumu primleri yatırılmış ise de hataen prim yatırıldığını, davacının iddia ettiği dönemin tamamında çalışmasının söz konusu olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

    III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
    ... 14. İş Mahkemesinin 29.01.2018 tarihli ve 2014/1787 Esas, 2018/45 Karar sayılı kararı ile davacının aylık ücret miktarını, fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışma iddiasını tanık anlatımı ve dosya kapsamındaki deliller ile ispat ettiği sonucuna varılarak davanın kabulüne karar verilmiştir.

    IV. İSTİNAF
    A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
    İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

    B. Gerekçe ve Sonuç
    ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi'nin 26.09.2019 tarihli ve 2018/1673 Esas, 2019/2066 Karar sayılı kararı ile dosya kapsamına göre davalının birden çok minibüsünün bulunduğu, bu minibüslerde yaklaşık on iki şoför çalıştırdığı, sadece davalının ücret ödeme biçiminin taraflar arasında iş ilişkisi kurulmadığının kabulü için yeterli olmadığı, taraflar arasında iş sözleşmesi bulunduğu, somut uyuşmazlığa 4857 sayılı İş Kanunu (4857 sayılı Kanun) hükümlerinin uygulanması gerektiği, davacının davalıya ait işyerinde 3 dönem hâlinde ve fasılalı bir şekilde toplam 10 yıl 1 ay 14 gün çalıştığı, aylık ücretinin net 2.600,00 TL, giydirilmiş brüt ücretinin 4.156,82 TL olduğuna yönelik kabulün isabetli olduğu, işverenin iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğini ispat edemediği ve davacının kıdem tazminatı ile ihbar tazminatı alacaklarına hak kazandığı, Mahkemece fesih tarihindeki kıdem tazminatı tavanı dikkate alınarak hesaplama yapılmasının yerinde olduğu, davalı tarafından davacıya 170 gün iznin kullandırıldığına ve/veya kullandırılmayan izinlerin ücretinin ödendiğine dair hiçbir yazılı delil sunulmaması karşısında davacının izin ücretine hak kazandığı, tanık anlatımlarına göre fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışma iddiasının ispat edildiği, hesaplanan alacaklarda zamanaşımı savunmasının dikkate alındığı ve tespit edilen miktardan uygun indirim yapıldığı, Mahkemece belirlenen faiz oranı ile faiz başlangıç tarihlerinde isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

    V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
    A. Bozma Kararı
    1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

    2. Dairemizin 02.02.2021 tarihli ve 2020/4969 Esas, 2021/3088 Karar sayılı ilâmı ile davalının diğer temyiz nedenleri yerinde görülmeyerek davacının aylık ücretinin tespiti konusunda davacının tanıklık yaptığı Y.G'ye ait dosyadaki beyanları tespit edilerek bu beyanların davacı yönünden bağlayıcı olup olmadığının belirlenmesi gerektiği, fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti yönünden tanık Y.G.'nin husumetli olduğunun dosya kapsamından anlaşıldığı, buna göre özellikle 01.04.2003-01.04.2007 tarihleri arasındaki dönem yönünden husumetli tanık anlatımını destekleyen yan olguların mevcut olup olmadığının belirlenmesi gerektiği, fazla çalışma ücretinin hesabında davacı saat 00.00'a kadar çalıştığını belirttiği halde saat 00.30'a kadar hesaplama yapılmasının hatalı olduğu, ayrıca hükme esas alınan raporda 2005 yılı için hafta sayısının hatalı belirlendiği, yıllık izin ücreti yönünden de 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) davacı asılın beyanı alındıktan sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile hükmün bozulmasına ve dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

    B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
    İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bozma kararındaki esaslar doğrultusunda davacı asılın beyanının alındığı, davacının tanık Y.G’nin açtığı davadaki tanık sıfatıyla beyanları tespit edilerek bu beyanın eldeki dosya yönünden bağlayıcı olmadığının açıklığa kavuşturulduğu, davacının saat 00.30’a kadar çalıştığına yönelik kabulün talep aşımı niteliğinde olduğu değerlendirilerek o hesaplamaya itibar edilmediği, hafta tatili ve fazla çalışma ücreti alacağının hesabındaki hatanın düzeltildiği, tanık Y.G'nin 01.04.2003-01.04.2007 tarihleri arasındaki döneme ilişkin beyanlarının alındığı ve husumetli tanık olduğu için fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil çalışması iddiasının ispatı yönünden değerlendirilmesi gerektiği tespitine de uyularak, tanığın davacı lehine 2015 yılında tanıklık yaptığı, oysa ki ... 24. İş Mahkemesindeki işçilik alacaklarına ilişkin davasını 2016 yılında ikame ettiği, dolayısıyla tanıklık yaptığı sırada husumeti bulunmadığı anlaşıldığından hafta tatili ücreti konusunda beyanına değer verildiği ve 06.11.2021 tarihli bilirkişi raporundaki dosya kapsamına ve delillere uyan tespitler çerçevesinde davanın kabulüne karar verilmiştir.

    VI. TEMYİZ
    A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
    İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

    B. Temyiz Sebepleri
    Davalı vekili temyiz dilekçesinde; davacının davalıya ait işyerinde kâr ortağı şeklinde çalıştığını, çalışma koşullarının tamamen davacı tarafından belirlendiğini, davacının çalışmasının 4857 sayılı İş Kanunu hükümlerine tabi olmadığını, Mahkemece genel anlamda 3 başlık altında toplanan bozmanın gereklerinin yerine getirilmediğini, bozma ilâmına aykırı şekilde alternatifli hesaplamalar içeren 06.11.2021 tarihli bilirkişi raporuna yönelik itirazların dikkate alınmadığını, davacının Y.G. tarafından işveren aleyhine açılan davadaki yeminli tanık beyanının dikkate alınmadığını, davacının gerçek ücretini yansıtmayan tanık beyanlarına dayalı hesaplamalara itibar edilmesinin hatalı olduğunu, 01.04.2003-01.04.2007 tarihleri arasındaki döneme ilişkin fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil çalışması iddiası yönünden salt husumetli tanık anlatımına göre sonuca gidilmesinin mümkün olmadığını, 06.11.2021 tarihli bilirkişi raporunda 01.04.2003-01.04.2007 tarihleri arasında davacının hafta tatili alacağının bulunmadığı sonucuna varıldığı hâlde davacının hafta tatili alacağına hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, husumetli olan ve davacı ile aynı dönem çalışması dahi bulunmayan tek bir tanığın soyut ve gerçek dışı beyanlarından başkaca destekleyici hiçbir yan olgu bulunmamasına rağmen davacının 2007-2013 yılları arasında 12:30-24:00 saatleri arasında çalışma yaptığı iddiası ile haftalık 15 saat fazla çalışmasının bulunduğuna yönelik hesaplamaların kabulünün hatalı olduğunu, hükmün fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağına yönelik hükmün bozulması gerektiğini, yıllık izin konusunda her ne kadar bozma kararı gereğince davacı yan isticvap edilmişse de çalışma koşullarını ve mesaisini kendisi ayarlayan davacının çalışma dönemi boyunca hiç yıllık izin kullanmaması hayatın olağan akışına açıkça aykırı olduğunu, davacının Y.G. dosyasında asgari ücretin biraz üstünde ücret aldığına yönelik beyanlarının huzurdaki dava bakımından da bağlayıcı olduğu, fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağının ispatı noktasında husumetli olan tanık haricindeki diğer tanık beyanlarına itibar edilmişse de söz konusu tanık İ.Ç.'nin davacı ile aynı işyerinde ve aynı dönem çalışması bulunmadığını beyan ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

    C. Gerekçe
    1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
    Uyuşmazlık, bozma kararına uyan Mahkemece 02.02.2021 tarihli bozma ilâmının 3 üncü bendinde belirtilen bozma gereğinin yerine getirilip getirilmediği, buna göre davacının fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücretine hak kazanıp kazanmadığına ilişkindir.

    2. İlgili Hukuk
    4857 sayılı İş Kanunu, 6100 sayılı Kanun.

    3. Değerlendirme
    1.Uyulan bozma kararı gereğince tesis edilmiş Bölge Adliye Mahkemesi kararında hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik olmamasına, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

    2.Dairemizin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen bozma kararında, davacı tanıklarından Y. G.’nin husumetli tanık olduğu, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücretinin ispatında özellikle 01.04.2003-01.04.2007 tarihleri arasındaki dönem yönünden husumetli tanık anlatımını destekleyen yan olguların mevcut olup olmadığının belirlenmesi ve sonucuna göre bu alacaklar yönünden karar verilmesi gerektiğine işaret edilmiştir.

    3.Mahkemece sair yönlerden bozma kararına uyulmuş ise de tanık Y.G’nin husumetli olduğuna yönelik bozma kararının gereğinin yerine getirilmediği anlaşılmaktadır. Bozma sonrası gerekçeli kararda, tanık Y.G.’nin 24.12.2015 tarihli celsede dinlendiği, oysa tanığın işveren aleyhine dava açtığı tarihin sonraki bir tarih olduğu belirtilerek tanığın husumetli olmadığı sonucuna varılmış ve bu kabul şekline göre hüküm kurulmuştur. Ancak gerek davalı vekili tarafından dosyaya sunulan belgeler gerekse Dairemizce eksiklik talebi ile temin edilen dava açılış formlarına göre tanık Y.G.’nin davalı işveren aleyhine 15.07.2015 tarihinde hizmet tespiti ve işçilik alacaklarının tahsili talebi ile dava açtığı görülmektedir. Bu kişinin Mahkemece tanık sıfatı ile dinlendiği tarihte işveren aleyhine açılmış ve yargılaması devam eden davası bulunduğu açıktır. Tanığın husumetli tanık olarak kabulü gerekirken hatalı değerlendirme ile farklı bir sonuca ulaşılması yerinde değildir.

    4. Bozmaya uyulmakla bozma doğrultusunda yargılama yapılması zorunluluğu doğar. İlk Derece Mahkemesince verilen kararın, Dairemizin 02.02.2021 tarihli bozma ilâmının 3 üncü bendinde belirtilen bozma gereği yerine getirilerek, bozmaya uygun şekilde hüküm kurulması için ikinci kez bozulması gerekmiştir.

    VII. KARAR
    Açıklanan sebeplerle;
    İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

    Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

    Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

    25.05.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi