16. Hukuk Dairesi 2016/1704 E. , 2019/953 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu ... Köyü çalışma alanında bulunan 127 ada 36 parsel sayılı 51293.24 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu gerekçesiyle davalı Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ... ve müşterekleri tapu kaydı, harici satın alma, irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak çekişmeli taşınmazın bir bölümünün tapu kaydının iptali ve adlarına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli 127 ada 36 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptaline, fen bilirkişilerin 25.06.2015 tarihli rapor ve krokisinde (A) ve (C) harfi ile gösterilen toplam 12265.91 metrekarelik bölümün davacı ... ve müşterekleri adına payları oranında tesciline, kalan bölümün davalı Hazine adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; kadastrodan önceki nedenlere dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Davacı ... ve müşterekleri çekişmeli taşınmazın bir bölümünün T. Evvel 1319 tarih ve 5 sıra numaralı tapu kaydı kapsamında ... kızı ... ve ... oğlu ... çocukları ... ve ... ’a aitken 1965 yılında kendi mirasbırakanları ...’ye haricen sattıklarını, satışı teyit etmek amacıyla çekişmeli taşınmaz bölümünü 06.05.1995 tarihinde kendilerinin tekrar satın aldığını, taşınmazda öncesinde murisleri ...’nin ve ölümü ile kendilerinin aralıksız olarak zilyet olduklarını iddia ederek dava açmışlardır. Mahkemece; davacıların dayandığı tapu kaydının fen bilirkişisi raporunda (A) ve (C) harfleri ile gösterilen temyize konu bölümleri kapsadığı, tapu kaydının ... oğlu ... adına olduğu, ...’in mirasçılarının ... ve ... olduğu, ... ile ... çocukları ... ve ...’un söz konusu bölümleri davacılar murisi ...’ye haricen sattıkları ve davacıların eklemeli olarak 50 yıldır zilyet oldukları gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de; yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli değildir. Davacıların dayandıkları T. Evvel 1319 tarih ve 5 sıra numaralı tapu kaydının kadastro sırasında revizyon görüp görmediği araştırılmamış, dayanak tapu kaydında malik olarak görülen ... oğlu ...’in mirasçıları belirlenmemiş, belirlenecek mirasçıların davacıların iddia ettiği satış işlemlerini yapan kişiler olup olmadığı, yani tapu maliki ile satış yaptığı iddia edilen kişilerin irs ilişkisi net olarak belirlenmemiş, keşifte alınan beyanlar ile ziraatçı bilirkişi raporu taşınmazda zilyetlik bulunup bulunmadığı noktasında çelişmesine rağmen bu çelişkinin üzerinde durulmadan karar verilmiştir. Bu tür eksik araştırma ve inceleme ile karar verilemez. O halde; öncelikle, davacıların dayandıkları T. Evvel 1319 tarih ve 5 sıra numaralı tapu kaydının kadastro sırasında revizyon görüp görmediği tapu müdürlüğünden sorularak revizyon görmüş ise revizyon gördüğü taşınmazların kadastro tutanakları ve tapu kayıt örnekleri getirtilmeli, dayanak tapu kaydında malik olarak görülen ... oğlu ...’in mirasçılarının kimler olduğununu tespit etmek ve davacıların iddia ettiği şekilde murisleri ... ile davacılara satış yapan kişilerin ... oğlu ... ile irs ilişkisini net olarak belirlemek adına davacılara delil sunma ve ispat hakkı tanınmalı, gösterecekleri deliller toplanmalı, daha sonra mahalli bilirkişiler, taraf tanıkları, fen bilirkişisi ve önceki keşfe katılan dışında üç kişilik ziraat mühendisi unvanına sahip ziraatçı bilirkişi kurulu ile taşınmazlar başında yeniden keşif yapılmalı, tapu kayıt maliki ile davacılar murisi ...’ye ve davacılara satış yaptığı iddia edilenler arasında irs ilişkisinin kanıtlanmış olması şartıyla 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 20. maddesi hükmü uyarınca dayanılan tapu kaydı mahalli bilirkişi yardımı ve uzman fen bilirkişi eliyle yerine uygulanmalı, uygulama yapılırken tapu kaydının revizyon görüp görmediği ve miktarı ile geçerli olup olmayacağı üzerinde durulmalı, ayrıca ikinci satışa ilişkin 06.05.1995 tarihli satış senedinde yazılı sınırlar da tek tek okunarak gerek tapu kaydındaki gerekse satış senedindeki sınırların tespiti bakımından mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarına başvurulmalı, kayıtlarda tarif edilen ve zeminde gösterilen sınır yerleri uzman fen bilirkişisine düzenleyeceği haritada ayrı ayrı işaret ettirilmeli, uygulamaya ilişkin mahalli bilirkişi ve tanık sözleri çekişmeli taşınmazlara dıştan komşu taşınmazların tespit tutanağı içeriği ve varsa dayanakları kayıtlarla denetlenmeli, böylelikle fen bilirkişisine kayıt uygulamasını gösterir, keşfi takibe ve denetime uygun rapor tanzim ettirilmeli, ayrıca; tespit tarihinden geriye doğru çekişmeli taşınmaz bölümünün öncesi, niteliği, zilyetliğin öncesinde kimde olduğu, başlangıç günü, süresi ve sürdürülüş biçimi, kimden kime ne şekilde intikal ettiği, davacıların iddia ettiği şekilde iki ayrı satış işlemi bulunup bulunmadığı, varsa satış işlemlerinin kimler arasında yapıldığı, zilyetliğin terk edilip edilmediği, edilmiş ise nedenlerinin ne olduğu hususlarında mahalli bilirkişi ve tanıklardan ayrı ayrı olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, beyanların çelişmesi halinde yüzleştirme yapılarak çelişkiler giderilmeye çalışılmalı, üç kişilik ziraatçı bilirkişi kurulundan çekişmeli taşınmaz bölümünün kullanılıp kullanılmadığı, ne kadar süredir ne şekilde kullanıldığı ya da kullanılmadığı hususlarını detaylı irdeleyen, komşu parsellerle karşılaştırmalı değerlendirmeyi ve çekişmeli taşınmazın değişik yönlerden çekilmiş renkli fotoğraflarını içeren gerekçeli ve denetime uygun rapor alınmalı, delillerin çelişmesi halinde hangi delile neden üstünlük tanındığı gerekçelendirilmeli, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 13/B-b veya 14 ve 17. maddelerinde düzenlenen kazanım şartlarına ilişkin tüm unsurların gerçekleşip gerçekleşmediği irdelenip tereddütsüz belirlenerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece böylesine bir araştırma ve inceleme yapılmaksızın davanın kabulüne karar verilmesi isabetsiz olup davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 13.02.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.