10. Hukuk Dairesi 2012/22386 E. , 2013/4310 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Davacı, 01.05.2010 tarihinden itibaren yaşlılık aylığına hak kazandığının ve sonrasında ödenen primlerin sosyal güvenlik destek primi olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava dilekçesinde, davalı Kurum’un sigortalılık süresinin başlangıcı ile ilgili çıkardığı uyuşmazlığın, 03.05.2011 tarihinde kesinleşen ... . İş Mahkemesinin 06.04.2010 tarih 328/35 sayılı kararı ile giderilip, sigorta başlangıcının 01.09.1980 olarak belirlendiğini; bu durumda, 05.04.2010 dilekçe tarihli (Kurum’a veriliş tarihi 12.04.2010) başvurusu ile yaşlılık aylığı için sigortalılık süresi, prim gün sayısı ve yaş şartlarının gerçekleştiğini; Kurum’un, dönem bordrosu ile bildirilmeyip, prim de ödenmediğinden, sigorta başlangıcının, 01.09.1980 olmayıp; daha sonraki tarih 15.01.1989 olarak alıp, tahsis talebini kabul etmediğini; sigorta başlangıcına ilişkin uyuşmazlık giderilmeden işten ayrılması durumunda kıdem tazminatından mahrum kalacağı için, 12.04.2010 tarihinde işten ayrılmadan yaşlılık aylığı talebinde bulunduğunu; çalışmasının 31.07.2011 tarihine kadar devam ettiğini; sigorta başlangıcına ilişkin kararın kesinleşmesinden sonra, 23.07.2011 tarihli talep ile, 01.08.2011 tarihinden itibaren yaşlılık aylığının bağlandığı belirterek; sonrasında ödenen primler sosyal güvenlik destek primi sayılarak, 05.04.2010 tarihli dilekçe ile, yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine karar verilmesini istemiş; Mahkemece, uyuşmazlığın, işe giriş bildirgesi verilen davacı ile ilgili prim ve dönem bordrolarını araştırmayarak anayasal görevini yerine getirmeyen Kurum’dan kaynaklandığı gerekçesi ile, davanın kabulüne karar verilmiştir.
... . İş Mahkemesinin kesinleşen 06.04.2010 tarih 328/35 sayılı kararı sonucu, davacının, 12.04.2010 tarihinde Kurum’a verdiği yaşlılık aylığı tahsis talebini içerir dilekçe tarihinde, sigortalılık süresi, prim gün sayılı ve yaş şartlarının oluştuğu görülmüştür.
Davacının, 01.11.2004 – 31.07.2011 tarihleri arasında kesintisiz olarak çalışması bulunmakta olup; hem mülga 506 sayılı Yasanın 62. maddesinde, hem de yaşlılık aylığı tahsisi için uyuşmazlık konusu dilekçenin verildiği tarih itibariyle yürürlükte olan 5510 sayılı Yasanın 28. maddesinde, yaşlılık aylığı bağlanabilmesi için sigortalının işten ayrılmasının şart olduğu belirtilmiştir. Davacı, işten ayrılmadan talepte bulunduğundan, yaşlılık aylığı bağlanması mümkün değildir.
Ayrıca, kıdem tazminatını düzenleyen ve 4857 sayılı Yasanın 120. maddesinde yürürlükten kaldırılmadığı belirtilen 1475 sayılı Yasanın 14. maddesinin 5. bendine göre; iş sözleşmesinin, 506 sayılı Yasanın 60 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (A) bendinin (a) ve (b) alt bentlerinde öngörülen yaşlar dışında kalan diğer şartları veya aynı Yasanın Geçici 81 inci maddesine göre yaşlılık aylığı bağlanması için öngörülen sigortalılık süresini ve prim ödeme gün sayısını tamamlayarak kendi istekleri ile işten ayrılmaları nedeniyle feshedilmesi, haklı fesih sayılmış ve bu durumdaki kişilere kıdem tazminatı ödeneceği belirtilmiştir. Yasada, sigortalılık süresi yönünden bir ayrım yapılmadığından, 15 yıl sigortalılık süresi ve 3600 prim gün şartı veya 25 yıl sigortalılık süresi ve yeteri prim gün şartlarının gerçekleşmesi durumunda, yaşa ilişkin şart beklenmeksizin işten ayrılma haklı fesih sayılıp, kıdem tazminatına hak kazanılacaktır. Davacının, ilk tahsis dilekçesinin verildiği 12.04.2010 tarihinde uyuşmazlık konusu olmayan 15.01.1989 sigortalılık başlangıç tarihine göre, 15 yıl sigortalılık ve 3600 gün prim şartını gerçekleştirdiğinden, iş sözleşmesini haklı nedenle feshedip, kıdem tazminatına hak kazanabileceği hususu gözetildiğinde, işten ayrılması durumunda kıdem tazminatı alamayacağına ilişkin savunması da yersizdir.
İşten ayrılmadan, tahsis talebinde bulunan davacıya, yaşlılık aylığı bağlanamayacak olup; buna göre, davanın reddi yerine, yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 08.03.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.