6. Ceza Dairesi 2015/9663 E. , 2018/3961 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Nitelikli yağma, Hürriyeti tahdit, Kasten yaralama, Güveni kötüye kullanma
HÜKÜM : Beraat, Mahkumiyet, Düşme
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Sanıklar ... ve ... savunmanının kasten yaralama suçundan verilen mahkumiyet hükümlerine; o yer Cumhuriyet Savcısının ise hürriyeti tahdit, güveni kötüye kullanma suçlarından verilen beraat, yağmanın etkili eyleme dönüşmesi nedeniyle verilen düşme kararlarına yönelik hükümlerin temyiz incelemelerinde;
I-) Sanık ... hakkında yakınan ...’a karşı kasten yaralama suçundan kurulan hükmün temyiz incelemesinde;
6217 sayılı Yasanın 23. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK"nın 272/3-a bendi uyarınca, hükmolunan para cezasının miktarı bakımından hükmün temyizi olanaklı bulunmayıp kesin nitelikte olduğundan 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK’nun 317. maddesi uyarınca sanık ... savunmanının temyiz isteminin tebliğnameye uygun olarak REDDİNE,
II-) Sanıklar ... ve ... hakkında mağdur ...’a yönelik nitelikli yağma suçundan verilen düşme, hürriyeti tahdit suçundan verilen beraat; sanık ... hakkında güveni kötüye kullanma suçundan verilen beraat ve mağdur ...’a karşı kasten yaralama suçundan verilen mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz incelemelerine gelince; Hakim bu güne dayanarak dünü öğrenir. Dün hakkındaki şüphesini deliller sayesinde yener. Şüphenin yenilmesi ile şüphe yerini belirliliğe terk eder.
Delillerin gösterdiği objektif bakımından bir (ihtimal)dir. Buna rağmen ihtimal belli bir dereceye gelince kanaat (kanı) olacaktır. Şüphe yerini kanaate bıraktığında ispata aranan belirlilik ortaya çıkar. Her olayda lehe ve aleyhe delil vardır.
Kanaati meydana getiren delillerin tek tek değerlendirilişi kadar hep birlikte değerlendirilmesi de mümkündür. Deliller bütünlük teşkil ediyorsa bir bütünün birbiri ile uyuşan birbirini tamamlayan parçaları ise bu hakiki delildir.İspat konusu hüküm verme gerçeğinin bir parçası olan olay hakkında hüküm vermektir.
Gerçekten Hakim geçmişte ne olduğunu nasıl olduğunu bilmeye mecburdur. Elindeki imkan (bugün)dür.
Bu günden maksat da, bu gün var olan ve varlığı duygularımızla öğrendiğimiz şeylerdir. İşte “delil” budur.
Delillerin bu günkü akılcı anlayışına göre Hakimin (kanaati) ispat edilmesi istenen olayların tahlili bir tetkiki ile lehe ve aleyhe bütün şartları tenkidi ile değerlendirmesinin mahsulü olacaktır. İspat edilmesi gereken şüpheli olandır. Delillerden biri de tanıktır. Tanık taraflardan olmayan fakat olayın tanığı olmuş bir kişinin o olay hakkında beş duyusu ile edindiği sübut konusunda karar verecek mahkeme ve/veya Hakim huzurunda tanıklık yapanın sözlü beyanıdır. Sanık dışında herkes bu konumda ele alınabileceği dikkate alınarak değerlendirme yapılacağı bir muhakkaktır.
Bütün isnat araçları delildir. Soyut olarak da deliller eşdeğerdedir. Bu nedenle deliller yeterince araştırılmamış veya soruşturma eksik ise bu hususlar giderilmelidir. Soruşturma evresinde toplanmamış delilleri mahkemenin toplaması gerekir. Hakimin sanık lehine ve aleyhine olan delilleri araştırıp; tam bir inanışla özgürce değerlendirerek kuşkudan arınmış bir sonuca ulaşması gerekir. Maddi gerçeğin olayın bir bütünü veya parçasını temsil eden kanıtlardan ortaya çıkarılması gerekir. Bir takım varsayımlara dayanılarak karar verilmesi ceza muhakemesinin amacına kesinlikle aykırıdır. Şüphelinin eylem ve/veya eylemlerin bir suç olup olmadığı belirlenmesi için önce suç teşkil eden bir haksız fiilin işlenip işlenmediğinin sorunu çözülerek başlanır. Bu da iddia ve iddia ile bağlı kanıtlar ve savunmanın değerlendirilmesi ile cevaplanacaktır. O halde, olayın varsa mağduru ve/veya tanığı gaip, vefat etmiş, adresi meçhul veya ulaşılamaz olduğu saptanmadıkça mutlaka mahkeme huzurunda ifadesinin alınması gerekir.
Hal böyle olunca; doğrudan doğruyalık ilkesi gereği olayın tek görgü tanığı olan ...’ın adres kayıt sistemi dahil bilinen tüm adresleri ile, gereğinde eşi olduğu anlaşılan mağdur ...’ın adresinden hareketle resen adres araştırması yapılarak, tespiti halinde olay ile andlı beyanı alınıp, beyanları arasında aykırılık oluşması durumunda bunun da usülüne uygun giderilmesi sağlanıp, mümkün olmadığı yani tanığın ölü/gaip veya adresi meçhul olması veya ulaşılamaması sonucuna varılır ise soruşturma aşamasındaki beyanı okunup, iddia, savunma ve tüm diğer delillerle birlikte karar yerinde değerlendirildikten sonra sonucuna göre sanıkların hukuki durumunun tayini gerektiği düşünülmeden eksik araştırma ile yetinilip duruşmaya devamla yerinde olmayan gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, o yer Cumhuriyet Savcısı ve sanık ... savunmanının temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle isteme aykırı olarak, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 17.05.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.