Abaküs Yazılım
9. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/5439
Karar No: 2022/6730
Karar Tarihi: 30.05.2022

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/5439 Esas 2022/6730 Karar Sayılı İlamı

9. Hukuk Dairesi         2022/5439 E.  ,  2022/6730 K.

    "İçtihat Metni"



    BÖLGE ADLİYE
    MAHKEMESİ : ... 28. Hukuk Dairesi

    DAVA TÜRÜ : ALACAK

    İLK DERECE
    MAHKEMESİ : ... Anadolu 9. İş Mahkemesi

    Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

    Kararın davacı ve davalı tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine, davacının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

    Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı tarafından temyiz edilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesince 25.03.2022 tarihli ek karar ile temyiz dilekçesinin miktardan reddine karar verilmiştir.

    Ek karar davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

    Temyiz istemi, temyiz konusu miktar veya değerin kesinlik sınırının altında olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin temyiz dilekçesinin reddine yönelik Bölge Adliye Mahkemesinin 25.03.2022 tarihli ek kararına ilişkindir.

    Miktar veya değeri temyiz kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

    Dosya içeriğine göre fazla çalışmanın reddi, ücret miktarı ve buna bağlı alacakların hesabı temyiz konusu yapılmakla reddine karar verilen ve temyize konu edilen miktarın Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibariyle kesinlik sınırı olan 107.090,00 TL'nin üzerinde olduğu anlaşılmakla;

    Temyiz dilekçesinin reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesince verilen 25.03.2022 tarihli ek karar, yukarıda anılan Kanun hükümlerine aykırı olduğundan ek karara yönelik temyiz isteminin kabulü ile bu kararın bozularak ortadan kaldırılması gerekir.


    Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda asıl karara yönelik temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

    I. DAVA
    Davacı vekili dava dilekçesinde; 2005-2013 yılları arasında davalıya ait işyerinde çalışan davacının iş sözleşmesinin işveren tarafından haklı bir sebep olmaksızın feshedildiğini, davacının en son 1.750,00 USD net aylık ücret aldığını, işyerinde 07.00-21.00 saatleri arasında çalıştığını, iki haftada bir hafta tatili günlerinde çalıştığını, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde de çalışmasının devam ettiğini ancak karşılığının ödenmediğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatları ile fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.

    II. CEVAP
    Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının 11.11.2005–12.04.2006, 28.07.2006–01.06.2007, 02.08.2007–20.10.2008 ve 22.04.2011-20.10.2012 tarihleri arasında çalıştığını ve iş sözleşmesinin istifası ile sonuçlandığını, aylık ücretinin 1.200,00 TL olduğunu, kıdem ve ihbar tazminatlarına hak kazanmadığını, ücretlerinin ödendiğini, yemek ve barınma masraflarının işverence karşılanmadığını, iddia edilen çalışma sürelerinin ve fazla çalışmaların hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, Türkiye ve Rusya’nın resmî tatil günlerinde davacının izin yaptığını ve alacakların zamanaşımına uğradığını savunarak davanın reddini istemiştir.

    III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
    İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının, davalı işyerinde aralıklı olarak toplam 3 yıl 11 ay 24 gün çalışmasının bulunduğu, son ücretinin aylık net 1.666,39 USD olduğu, davalı işverenin davacının iş sözleşmesinin kıdem tazminatı ödenmesini gerektirmeyecek şekilde son bulduğunu ve davacıya ihbar önellerini kullandırdığını ispat edemediği, davacının ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını ispatladığı ancak davalı işverenin bu çalışmaların karşılığı olan ücretleri tam ve eksiksiz olarak ödediğini ispatlayamadığı, ispatlanamayan fazla çalışma alacağı talebinin ise reddi gerektiği gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

    IV. İSTİNAF
    A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
    İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.



    B. İstinaf Sebepleri
    1.Davacı Tarafın İstinaf Sebepleri
    Davacı vekili; özetle 2012 yılında davacının emsali olan işçinin yurt içinde 3.400,00 TL ücret aldığını ve bu tutarın 1.888,57 USD'ye denk geldiğini buna göre yurt dışında çalışan davacının 1.750,00 USD ücret ile çalıştığının kabul edilmesi gerektiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunda hesap hataları bulunduğunu, davacı tanıklarının beyanına itibar edilmesi ve 15.12.2011-20.10.2012 tarihleri arasındaki dönem için fazla çalışmanın haftada 18 saat üzerinden hesaplanması gerektiğini, dilekçe ekinde sunulan emsal dosyada da hesaplamanın belirtilen şekilde yapıldığını, 19.12.2016 tarihli tensip tutanağının 4 üncü maddesinde davalı işverenden tüm bilgi ve belgeleri sunmasının istendiğini ancak davalı işveren tarafından hiç bir belge sunulmadığını, davacının fazla çalışma yaptığının tanık beyanları ile ispatlandığını bu sebeple 6100 sayılı Kanun'un 220 nci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları kapsamında işlem yapılması gerektiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılması ve davanın talep gibi kabulüne karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

    2.Davalı Tarafın İstinaf Sebepleri
    Davalı vekili; özetle savunma hakkının kısıtlandığını, tanıklarının dinlenmediğini, davacının istifa ettiğini, kıdem ve ihbar tazminatı alacaklarından yasal kesintilerin yapılması gerektiğini, iş sözleşmesinde belirtilen ücretin dikkate alınmamasının hatalı olduğunu, ıslahtan sonra zamanaşımı definin dikkate alınmamasının doğru olmadığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

    C. Gerekçe ve Sonuç
    Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile hükme esas alınan bilirkişi raporunda belirlenen aylık ücret miktarının dosya kapsamına uygun olduğu, davacının çalışma saatlerini gösteren puantaj kayıtlarının dosyaya sunulmadığı, dinlenen davacı tanıklarından ilkinin 2007 senesinde davacı ile çalıştığını belirttiği ve bu dönemin zamanaşımına uğraması sebebiyle hesaplanamadığı, diğer tanığının ise 2005-2013 senelerinde davacı ile birlikte çalıştığı ancak 24 saat çalışıldığı şeklinde genel ve soyut bir beyanda bulunduğu, bu açıklamalara ve dosya kapsamına göre davacının fazla çalışma yaptığını ispatlayamadığı, ihbar tazminatının hesabında ise hata yapıldığı gerekçeleriyle davacının istinaf başvurusunun kısmen kabulü, davalının istinaf başvurusunun esastan reddi ile İlk Derece Mahkemesi kararı ortadan kaldırılıp yeniden yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

    V. TEMYİZ
    A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
    Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

    B. Temyiz Sebepleri
    Davacı vekili; özetle 2012 yılında davacının emsali olan işçinin yurt içinde 3.400,00 TL ücret aldığını ve bu tutarın 1.888,57 USD'ye denk geldiğini buna göre yurt dışında çalışan davacının 1.750,00 USD ücret ile çalıştığının kabul edilmesi ve ihbar tazminatının da iddia edilen ücrete göre yeniden hesaplanması gerektiğini, hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacakları kabul edilmesine karşın fazla çalışma ücreti alacağının reddedilmesinin çelişkili olduğunu, davacı tanıklarının beyanına itibar edilmesi ve 15.12.2011-20.10.2012 tarihleri arasındaki dönem için fazla çalışmanın haftada 18 saat üzerinden hesaplanması gerektiğini, dilekçe ekinde sunulan emsal dosyada da hesaplamanın belirtilen şekilde yapıldığını, 19.12.2016 tarihli tensip tutanağının 4 üncü maddesinde davalı işverenden tüm bilgi ve belgeleri sunmasının istendiğini ancak davalı işveren tarafından hiç bir belge sunulmadığını, davacının fazla çalışma yaptığının tanık beyanları ile ispatlandığını bu sebeple 6100 sayılı Kanun'un 220 nci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları kapsamında işlem yapılması gerektiğini ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

    C. Gerekçe
    1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
    Uyuşmazlık, ücret miktarına ve fazla çalışma yapılıp yapılmadığına ilişkindir.

    2. İlgili Hukuk
    1.4857 sayılı İş Kanunu'nun 32 nci ve 41 inci maddeleri

    2. Dairemizin 16.02.2022 tarihli ve 2022/1179 Esas, 2022/1841 Karar sayılı kararında aylık ücret miktarının belirlenmesine yönelik ilkesi şu şekilde açıklanmıştır:
    "...İş sözleşmesinin tarafları, ücretin miktarını, asgarî ücretin altında kalmamak kaydıyla sözleşme özgürlüğü çerçevesinde serbestçe kararlaştırabilirler. İş sözleşmesinde ücretin miktarının açıkça belirtilmemiş olması, taraflar arasında iş sözleşmesinin bulunmadığı anlamına gelmez. İş sözleşmesinde ücretin kararlaştırılmadığı hallerde ücretin miktarı, işçinin kişisel özellikleri, işyerindeki ya da meslekteki kıdemi, meslek unvanı, yapılan işin niteliği, iş sözleşmesinin türü, işyerinin özellikleri, emsal işçilere o işyerinde ya da başka işyerlerinde ödenen ücretler, örf ve adetler göz önünde tutularak belirlenir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 401. maddesinde de, işverenin işçiye sözleşmede veya toplu iş sözleşmesinde belirlenen; sözleşmede hüküm bulunmayan hallerde ise asgari ücretten az olmamak kaydıyla emsal ücreti ödemekle yükümlü olduğu düzenlenmiştir.
    4857 sayılı Kanunun 8 inci maddesinde, işçi ile işveren arasında yazılı iş sözleşmesi yapılmayan hallerde en geç iki ay içinde işçiye çalışma koşullarını, temel ücret ve varsa eklerini, ücret ödeme zamanını belirten bir belgenin verilmesi zorunlu tutulmuştur. Aynı Kanunun 37 nci maddesinde, işçi ücretlerinin işyerinde ödenmesi ya da banka hesabına yatırılması hallerinde, ücret hesap pusulası türünde bir belgenin işçiye verilmesinin zorunlu olduğu hükme bağlanmıştır. Usulünce düzenlenmiş olan bu tür belgeler, işçinin ücreti noktasında işverenden sadır olan yazılı delil niteliğindedir. Kişi kendi muvazaasına dayanamayacağından, belgenin muvazaalı biçimde işçinin isteği üzerine verildiği iddiası işverence ileri sürülemez.
    Çalışma belgesinde yer alan bilgilerin gerçek dışı olmasınında yaptırıma bağlanmış olması, belgenin ispat gücünü arttıran bir durumdur. Kural olarak ücretin miktarı ve ekleri gibi konularda ispat yükü işçidedir. Ancak bu noktada, 4857 sayılı Kanunun 8 inci ve 37 nci maddelerinin, bu konuda işveren açısından bazı yükümlülükler getirdiği de göz ardı edilmemelidir. Bahsi geçen kurallar, iş sözleşmesinin taraflarının ispat yükümlülüğüne yardımcı olduğu gibi, çalışma yaşamındaki kayıt dışılığı önlenmesi amacına da hizmet etmektedir. Bu yönde belgenin verilmiş olması ispat açısından işveren lehine olmakla birlikte, belgenin düzenlenerek işçiye verilmemiş oluşu, işçinin ücret, sigorta primi, çalışma koşulları ve benzeri konularda yasal güvencelerini zedeleyebilecek durumdadır. Çalışma belgesi ile ücret hesap pusulasının düzenlenerek işçiye verilmesi, iş yargısını ağırlıklı olarak meşgul eden, işe giriş tarihi, ücret, ücretin ekleri ve çalışma koşullarının belirlenmesi bakımından da önemli kolaylıklar sağlayacaktır. Bu bakımdan ücretin ispatı noktasında delillerin değerlendirilmesi sırasında, işverence bu konuda belge düzenlenmiş olup olmamasının da araştırılması gerekir.
    Çalışma yaşamında daha az vergi ya da sigorta pirimi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır. İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek (sendika üyesi olması halinde) sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı, ayrıca Türkiye İstatistik Kurumunun resmi internet sitesindeki "kazanç bilgisi sorgulama" kısmından da faydalanılabileceği göz önüne alınarak emsal ücret araştırması yapılmalı, bu araştırma sonucunda elde edilen verilerle, tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir. ..." ( Bkz. Dairemizin 15.03.2022 tarihli ve 2021/13293 Esas, 2022/3412 Karar sayılı; 15.02.2022 tarihli ve 2022/1004 Esas, 2022/1761 Karar sayılı; 18.01.2022 tarihli ve 2021/12188 Esas, 2022/522 Karar sayılı kararlarında ücret miktarının ispatına yönelik ilkelere yer verilmiştir.)

    3. Dairemizin 16.03.2022 tarihli ve 2022/2056 Esas, 2022/3490 Karar sayılı kararının fazla çalışmanın ispatına yönelik bölümü şöyledir:
    "...Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
    Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
    İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir.
    İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda ise işçinin ihtirazi kayıt ileri sürmesi beklenemeyeceğinden, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının her türlü delil ile ispatı mümkündür..."

    4. Dairemizin 14.06.2021 tarihli ve 2020/8185 Esas, 2021/10188 Karar sayılı kararında fazla çalışmanın ispatına yönelik tanık beyanları şu şekilde değerlendirilmiştir.
    "...Fazla çalışmanın yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkân dâhilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez. Bunun gibi tanıkların soyut beyanları da ispat açısından yeterli değildir. Tanık beyanlarının soyutluktan uzak, günlük çalışma süresinin başlangıç ve bitiş saatleri ile ara dinlenmesi konusunda net ve kesin olması gerekir. ..."



    3. Değerlendirme
    1.Yukarıdaki paragraflarda özetlenen İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi gerekçeleri, ilgili hukuk bölümünde açıklanan mevzuat ve Dairemizin yerleşik hâle gelen ilkeleri, davacı tanıklarının ücretin bankaya yattığı yönündeki beyanları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacının aylık ücret miktarının daha fazla olduğu yönündeki temyiz itirazı yerinde bulunmamıştır.
    2. Diğer yandan her dava dosyasının kendi içindeki delil durumuna göre değerlendirilmesi gerekmektedir. Fazla çalışma yapıldığının ispat yükü davacı üzerindedir. Dosya kapsamındaki hesaplamaya elverişli olmayan, soyut ve genel nitelikteki tanık beyanı karşısında bu iddianın ispatlanamadığı anlaşılmakta olup fazla çalışma alacağı talebinin reddinde isabetsizlik bulunmadığı değerlendirilmiştir.

    VI. KARAR
    Açıklanan sebeplerle;
    1.Bölge Adliye Mahkemesince verilen 25.03.2022 tarihli ek kararın BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,

    2.Bölge Adliye Mahkemesince verilen asıl karara gelince;
    Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

    Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

    30.05.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


















    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi