Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2012/251 Esas 2013/4162 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/251
Karar No: 2013/4162

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2012/251 Esas 2013/4162 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2012/251 E.  ,  2013/4162 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :İş Mahkemesi

    Dava, 1479 sayılı Yasa kapsamında zorunlu Bağ-Kur sigortalılık süresinin ve prim borçlarının yapılandırılmasından yararlandırılması gerektiğinin tespiti ve yaşlılık aylığı bağlanması istemine ilişkindir.
    Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Hükmün davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    Davacı, terzilik mesleği nedeniyle 14.9.1979 tarihinden itibaren 7.8.2008 tarihine kadar 1479 sayılı Yasa kapsamında zorunlu Bağ-kur sigortalısı olduğunun tespitini istemiştir.
    Mahkemece, Kurumun kabulünde olan süre dışlanmak suretiyle 13.6.1983 ile 7.8.2008 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasa kapsamında zorunlu Bağ-Kur sigortalısı olduğu kabul edilmiş ise de, bu kararın eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olduğu anlaşılmaktadır,
    Dava konusu uyuşmazlık, davacının oda kaydının geçerli olup olmadığı ve kendi nam ve hesabına çalışmasının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
    Bağ-Kur sigortalılığı için asıl olan, kendi nam ve hesabına bağımsız çalışmaktır. Sosyal güvenlik hakkı Anayasamızda düzenlenmiş olup, bu hak ve yükümlülüklerden kaçınılamaz ve vazgeçilemez olması bu nedenle de iş bu tür davaların kamusal niteliği gözetilerek gerçeğin ortaya çıkartılması bakımından kanıtlar resen ve özenle toplanması gerekir.
    01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunun geçici 7/1. maddesi hükmü karşısında, davanın yasal dayanağının 1479 sayılı Kanun olduğu anlaşılmaktadır.
    Davacının, 14.9.1979 tarihli bildirgeye istinaden terzilik mesleği sebebiyle, oda kaydına dayalı olarak aynı tarih itibariyle 1479 sayılı Kanun kapsamında zorunlu sigortalı olarak tescil edildiği, daha sonra oda kaydının usulsüz olduğu kabul edilerek, 13.6.1983 tarihi itibariyle sigortalılığının terkin edildiği anlaşılmaktadır.
    Davacının tescil tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 19.4.1979 gün ve 2229 sayılı Yasa ile değişik 1479 sayılı Kanun"un 24. maddesi uyarınca meslek kuruluş kaydı zorunluluğu kaldırılarak, “kendi adına ve hesabına” çalışma koşulu ve belirtilen nitelikte çalışmaya başlama tarihi sigortalılık niteliğini kazanmak için yeterli kabul edilmiştir. Buna göre yapılması gereken iş; kendi nam ve hesabına çalışmanın belirlenmesi noktasında, usulsüz kayda dair ilgili üye kayıt defterleri, karar defterleri getirtilerek tetkik edilmeli; hazirun cetvelleri ve üyelik aidatına ilişkin ödeme belgeleri getirilmeli, terzihane işyerinin varlığı usulünce (bu anlamda vergi-sicil kayıtları, işyerine ait kira sözleşmeleri,elektrik-su-telefon abonman kayıtları v.s) araştırılmalı ve davacının, 1479 sayılı Yasanın 24. maddesi çerçevesinde geçerli bir sigortalığın bulunup bulunmadığı usulünce araştırılıp, varılacak sonuca göre, bir karar verilmesi gerekir.
    Mahkemenin, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki esaslar doğrultusunda yargılama yaparak, elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O hâlde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 07.03.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.