Abaküs Yazılım
10. Ceza Dairesi
Esas No: 2018/5511
Karar No: 2019/2982
Karar Tarihi: 20.05.2019

Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2018/5511 Esas 2019/2982 Karar Sayılı İlamı

10. Ceza Dairesi         2018/5511 E.  ,  2019/2982 K.

    "İçtihat Metni"

    Adalet Bakanlığının, 21/11/2018 tarihli yazısı ile kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık ...’in mahkûmiyetine dair İzmir 29. Asliye Ceza Mahkemesinin 16/11/2017 tarihli ve 2016/557 esas, 2017/616 sayılı kararının kanun yararına bozulmasına yönelik talebi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 29/11/2018 tarihli yazı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
    Dosya incelendi.
    GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
    A) Konuyla İlgili Bilgiler:
    1- Sanığın, 03/11/2011 tarihinde işlediği iddia olunan kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan açılan kamu davasının yapılan yargılaması sonucunda, İzmir 8. Sulh Ceza Mahkemesinin 12/06/2012 tarihli ve 2011/1559 esas, 2012/1337 sayılı kararıyla 5560 sayılı Kanunla değişik TCK’nın 191/2. maddesi uyarınca tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulmasına karar verildiği, kararın itiraz edilmeksizin kesinleştiği,
    2- Tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin kararın kesinleşmesini müteakip Denetimli Serbestlik Müdürlüğünce tedbirin infazına başlaması için sanığa gönderilen uyarılı ilk başvuru davetiyesinin 11/12/2012 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen, sanığın çağrıya uymadığının bildirilmesi üzerine, yargılamaya devam edildiği ve İzmir 8. Sulh Ceza Mahkemesinin 20/06/2013 tarihli ve 2013/233 esas, 2013/607 sayılı kararıyla TCK"nın 191/1 ve 62/1. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, CMK’nın 231. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, kararın yasa yolu incelemesinden geçmeksizin kesinleştiği,
    3- Daha sonra sanığın denetim süresi içinde işlediği iddia edilen hükümlü veya tutuklunun kaçması suçuna ilişkin mahkûmiyet kararının kesinleştiğinden bahisle hükmün açıklanması için ihbarda bulunulması üzerine, İzmir 29. Asliye Ceza Mahkemesinin 16/11/2017 tarihli ve 2016/557 esas, 2017/616 sayılı kararıyla hüküm açıklanarak, sanığın TCK"nın 191/1 ve 62/1. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, hükmün yasa yolu incelenmesinden geçmeksizin kesinleştiği,
    Anlaşılmıştır.
    B) Kanun Yararına Bozma Talebi:
    Kanun yararına bozma talebi ve ihbar yazısında, "Benzer bir olay sebebiyle Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 22/12/2015 tarihli ve 2015/1717 esas, 2015/33429 karar sayılı ilâmında da belirtildiği üzere, sanığa 10 gün içinde denetimli serbestlik müdürlüğüne başvurması gerektiği uyarısını içeren tebligatın yapılması ve sanığın başvuruda bulunmaması üzerine, yüklenen yükümlülüklere veya tedavinin gereklerine uygun davranmamakta "ısrar" ettiğinin kabul edilebilmesi için sanığa "önceki tebligat gereğince başvuruda bulunmadığı, bu tebligat üzerine öngörülen süre içinde de başvurmaması halinde yükümlülüklere ve tedavinin gereklerine uymamakta ısrar etmiş sayılacağı" uyarısı ile yeniden tebligat yapılması bu tebligata rağmen de başvuruda bulunmadığı takdirde sanık hakkında davaya devam olunacağı nazara alındığında, somut olayda, sanık hakkında denetimli serbestlik tedbirinebaşlanabilmesi için 10 gün içinde müracaat etmesine dair Bursa Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün 24/11/2012 tarihli ve 2012/1618 DS sayılı çağrı yazısının 11/12/2012 tarihinde tebliğ edildiği, şüphelinin tebliğe rağmen denetimli serbestlik müdürlüğüne müracaat etmemesi üzerine Bursa Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün 03/01/2013 tarihli ve 2012/1618 DS sayılı kararı ile dosya kaydının kapatılmasına karar verilmiş ise de; tek başına bu durumun ısrar olarak kabulünün mümkün bulunmadığı esasen denetimli serbestlik tedbirine kaldığı yerden devam edilmesi gerektiği, kamu davası hakkında durma kararı verilerek yükümlü hakkında hükmolunan denetimli serbestlik kararının infazının sonucunun beklenilmesinin gerektiğinin gözetilmemesinde isabet görülmemiştir." denilerek, İzmir 29. Asliye Ceza Mahkemesinin 16/11/2017 tarihli ve 2016/557 esas, 2017/616 sayılı kararının bozulması istenmiştir.
    C) Konunun Değerlendirilmesi:
    Tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infaz işlemleri, infazın yapıldığı tarihteki kurallara göre yapılacağından, tedbirin infazı sırasında yürürlükte olan 5560 sayılı Kanun ile değişik TCK’nın 191/5. maddesinde “Tedavinin ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranan kişi hakkında açılmış olan davanın düşmesine karar verilir. Aksi takdirde, davaya devam olunarak hüküm verilir.” şeklinde düzenleme yer almaktadır. Görüldüğü üzere, yasa maddesinde davaya devam olunabilmesi için aranan şart “Tedavinin ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranmama” şartı olup, hükümden sonra 28/06/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten farklı olarak “yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etme” şartı aranmamaktadır. Bir yargılama şartı olarak “ısrar” koşulu 6545 sayılı Kanun ile getirilmiştir. Bu nedenle, infaza ilişkin usulî değişiklikler geriye yürümeyeceğinden 6545 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 28/06/2014 tarihinden önceki dönemde uygulanan ve uygulaması bu tarihten önce sona ermiş olan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirlerine ilişkin olarak “ısrar şartı” aranmayacaktır.
    Sanık hakkındaki denetimli serbestlik tedbirinin infaz edildiği tarihte yürürlükte olan 18/04/2007 tarihli Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezleri ile Koruma Kurulları Yönetmeliği, Denetimli Serbestlik Hizmetleri Kanununun 27. maddesine dayanılarak hazırlanmış olup, bu Yönetmeliğin “Denetimli serbestlik tedbirinin yerine getirilmesi” başlıklı 87. maddesinde ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçuna ilişkin olarak hükmedilen denetimli serbestlik tedbirinin infazına başlanabilmesi için, öncelikle hükümlüye “uyarılı ilk başvuru davetiyesi” gönderilerek, tebliğden itibaren on gün içerisinde müdürlüğe başvurması gerektiği belirtilir. 6545 sayılı Kanun öncesi dönemde TCK’nın 191. maddesinde tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazına ilişkin olarak “ısrar” koşulu yer almadığı için, aynı yönetmelik maddesinin 2. fıkrası uyarınca da hükümlü on gün içerisinde Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne müracaat etmez ve denetimli serbestlik tedbirinin infazına hiç başlamazsa, denetimli serbestlik tedbiri dosyasının kaydı kapatılarak durum mahkemesine bildirilir.
    05/03/2013 tarihinde yürürlüğe girip önceki Yönetmeliği yürürlükten kaldıran Denetimli Serbestlik Hizmetleri Yönetmeliğinin 40/4. maddesi ile 47/1. maddesinin (a) bendi de aynı yönde düzenleme içermekte olup, usulüne uygun olarak yapılan tebligata rağmen yükümlü on gün içerisinde müdürlüğe müracaat etmezse denetimli serbestlik kaydı kapatılır.
    Görüldüğü üzere, TCK’nın 191. maddesi uyarınca yapılan yargılamalarda bir usûl hükmü olarak yargılama şartı olan “Kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etme” koşulunun aranmadığı 6545 sayılı Kanun öncesi dönemde, uyarılı ilk başvuru davetiyesine icabet etmeyen, yani tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazına hiç başlamayan hükümlülere yeniden davetiye gönderilmesi ve uyarı yapılması gerektiğine ilişkin olarak Denetimli Serbestlik Hizmetleri Kanununda, 18/04/2007 tarihli Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezleri ile Koruma Kurulları Yönetmeliğinde ve 05/03/2013 tarihli Denetimli Serbestlik Hizmetleri Yönetmeliğinde her hangi bir hüküm bulunmamaktadır. TCK’nın 191. maddesi uyarınca hakkında tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirine hükmedilen ancak bu tedbiri ihlal eden hükümlülerin uyarılmasına ilişkin düzenleme, kendisine gönderilen “uyarılı ilk başvuru davetiyesi” ne icabet edip Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne müracaat eden ve tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazına başlayan, ancak daha sonra yükümlülüklerini ihlal eden hükümlüler için geçerlidir.
    Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde, 5560 sayılı Kanunla değişik TCK’nın 191/2. maddesi uyarınca denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulmasına karar verilen sanığa, Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne müracaat ederek denetimli serbestlik tedbiri uygulamasına başlaması için uyarılı ilk başvuru davetiyesi gönderildiği, bu davetiyenin hükümlüye usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine rağmen hükümlünün çağrıya uymadığı ve bu şekilde yükümlülüklerini ihlal edip denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranmadığı, bu nedenle tedbirin infaz edildiği tarih itibariyle uygulanması gereken 5560 sayılı Kanunla değişik TCK’nın 191/5. maddesi uyarınca yargılamaya devam edilme koşulları oluştuğu,
    Ayrıca, sanık hakkında doğrudan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasının sanık lehine olduğu, bu nedenle, tedbiri ihlal eden sanık hakkında, 6545 sayılı Kanun ile 5320 sayılı Kanuna eklenen geçici 7. maddenin 3. fıkrasında yer alan “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Türk Ceza Kanununun 191 inci maddesinde tanımlanan suç nedeniyle yürütülen kovuşturmalarda, hakkında daha önce denetimli serbestlik veya tedavi kararı verilmiş olup da bu yükümlülükleri ihlal eden kişilerin yargılanmasına devam olunur.” şeklindeki hüküm gereğince yargılamaya devam edilerek esas hakkında bir hüküm verilmesinin yasaya uygun olduğu, anlaşıldığından, “ısrar koşulunun gerçekleşmemesi nedeniyle durma kararı verilmesi gerektiği” gerekçesine dayanan kanun yararına bozma talebi yerinde görülmemiştir.
    D) Karar :
    Açıklanan nedenlere göre; sanığın mahkûmiyetine dair İzmir 29. Asliye Ceza Mahkemesinin 16/11/2017 tarihli ve 2016/557 esas, 2017/616 sayılı kararına yönelik kanun yararına bozma talebinin REDDİNE, dosyanın Adalet Bakanlığına iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine, 20.05.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.








    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi