8. Hukuk Dairesi 2015/18647 E. , 2017/9265 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katılma Alacağı
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiş olup hükmün davalı vekili ve ihbar edilenler tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı ... vekili, evlilik birliği içinde edinilen malvarlığının tasfiyesi ile 10.000,00 TL alacağın davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili, 10.02.2012 tarihli ıslah dilekçesi ile talep miktarını artırarak toplam 300.000,00 TL alacağın davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... vekili, davanın reddini savunmuştur.
İhbar edilenler de davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile toplam 311.541,99 TL alacağın tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir. Hüküm, davalı vekili ve ihbar edilenler tarafından temyiz edilmiştir.
Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 sayılı HMK m. 33). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, artık değere katılma alacağı isteğine ilişkindir.
1. İhbar edilenler ... ve ..."in temyiz itirazlarının incelenmesinde;
6100 sayılı HMK"nun 69. maddesi ve ... 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 49-52. maddelerine göre müdahilin de yer aldığı asıl davada hüküm taraflar hakkında verilir. Dava ihbar olunan gerçek ve tüzel kişi, davada taraf sıfatını kazanamaz. Taraf sıfatı bulunmayanların temyiz yoluna gitmesi mümkün olmadığından davada taraf sıfatı bulunmayan ihbar edilenlerin ihbar edileni bağlayıcı nitelikte bulunmayan hükmü temyiz etmesinde hukuki yararı bulunmadığından temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
2. Davalının temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
a. Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre davalının aşağıdaki bendlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
b. Davalının 391 ada 18 parsel sayılı taşınmaza yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde, mahkemenin 391 ada 18 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan apartın tamamının davalı tarafından yapıldığı kabul edilerek katılma alacağına hükmedildiği, taşınmazın arsasının 1/3"er oranda davalı ve kardeşlerine mirasen intikal ettiği, apartın 2005 yılında inşa edildiği anlaşılmaktadır. Dosya kapsamındaki yapı ruhsatında yapı sahibi ve inşaatı yapan şirket tarafından verilen faturada işveren mirasçılardır, aynı zamanda davalı tarafından sunulan 2005 yılı vergi beyannamesinde de davalının hissesi oranında vergi beyanında bulunduğu görülmektedir. Belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimse, iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemeyen mallar onların paylı mülkiyetinde sayılır. Bir eşin bütün malları, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal olarak kabul edilir (TMK. m.222). Tapu kayıtları ve diğer dosya kapsamındaki delillere göre davalı taşınmaza ve üzerinde yapılan aparta 1/3 oranında malik olup, apartın davalının hissesi dışında kalan 2/3"ünün davalıya ait olduğunu ispat külfeti davacı tarafa aittir, davacı da mevcut delillerle bu durumu ispatlayamamıştır. O halde, mahkemece, taşınmaz üzerindeki apartın 1/3 hissesinin davalıya ait olduğu kabul edilerek, apartın (arsa payı hariç) güncel değerinin üzerinde katılma alacağına hükmedilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.
c. Davalının banka hesaplarına yönelik temyiz itirazlarınının incelenmesine gelince;
Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde, mahkemeninin davalının sunduğu çeşitli bankalara ait kayıtları üzerinden konusunda uzman bankacı bilirkişi tarafından bilirkişi raporu alınmadan banka hesaplarına yönelik talebin kabulüne karar verdiği, davalının banka hesaplarına yönelik kişisel mal savunmasının olduğu anlaşılmaktadır. O halde, mahkeceme, dosya kapsamındaki mevcut banka kayıtları üzerinden, eksik görülmesi halinde eksik görülen kayıtlar da ilgili bankalardan getirtilerek, konusunda uzman bankacı bilirkişi tarafından hesap hareketlerinin hesap açılış tarihinden itibaren incelenerek, hesaplar arasında aktarma olup olmadığı, 01.01.2002"den önce mevcut olan hesapların 01.01.2002 sonrasına devredilip devredilmediğinin tespiti yapılarak dosya kapsamındaki diğer tüm delillerle birlikte değerlendirilerek davalının kişisel mal savunması da dikkate alınarak banka hesaplarına yönelik karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi de usul ve yasaya aykırı olmuş, bu husus da bozmayı gerektirmiştir. Ayrıca hakim, tarafların talep sonucu ile bağlı olup, talepten fazlasına veya başka bir şeye karar veremeyeceğin (HMK m. 26), davacı vekilinin 10.02.2012 tarihli ıslah dilekçesi ile talep miktarını toplam 300.000,00 TL"ye artırdığı dikkate alınarak karar verilmesi gerekir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarda (2.b) ve (2.c) bentlerinde gösterilen sebeplerle 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davalının diğer temyiz itirazlarının yukarda (2.a) bentte gösterilen sebeplerle, ihbar edilenlerin temyiz itirazlarının da (1) nolu bentte gösterilen sebeplerle reddine ve HUMK"nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadelerine, 19.06.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.