Abaküs Yazılım
10. Ceza Dairesi
Esas No: 2018/3562
Karar No: 2019/2979
Karar Tarihi: 20.05.2019

Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2018/3562 Esas 2019/2979 Karar Sayılı İlamı

10. Ceza Dairesi         2018/3562 E.  ,  2019/2979 K.

    "İçtihat Metni"

    Adalet Bakanlığının, 30/05/2018 tarihli yazısı ile kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık ...’ın mahkûmiyetine dair İzmir 31. Asliye Ceza Mahkemesinin 24/03/2016 tarihli ve 2016/185 esas, 2016/206 sayılı kararının kanun yararına bozulmasına yönelik talebi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 11/06/2018 tarihli yazı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
    Dosya incelendi.
    GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
    A) Konuyla İlgili Bilgiler:
    1- Sanığın, 21/09/2007 tarihinde işlediği iddia olunan kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan açılan kamu davasının yapılan yargılaması sonucunda, İzmir 10. Sulh Ceza Mahkemesinin 13/11/2008 tarihli ve 2008/1193 esas, 2008/1940 sayılı kararıyla 5560 sayılı Kanunla değişik TCK’nın 191/2. maddesi uyarınca tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulmasına karar verildiği, kararın itiraz edilmeksizin kesinleştiği,
    2- Tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin kararın kesinleşmesini müteakip Denetimli Serbestlik Müdürlüğünce tedbirin infazına başlaması için sanığa gönderilen uyarılı ilk başvuru davetiyesinin sanığın bilinen son adresinin tebliğe elverişli olmadığı gerekçesiyle 02/08/2010 tarihinde aynı adreste Tebligat Kanununun 35. maddesine göre tebliğ edilmesine rağmen, sanığın çağrıya uymadığının bildirilmesi üzerine, yargılamaya devam edildiği ve İzmir 10. Sulh Ceza Mahkemesinin 15/07/2011 tarihli ve 2011/111 esas, 2011/1113 sayılı kararıyla TCK"nın 191/1. maddesi uyarınca 1 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, CMK’nın 231. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, kararın yasa yolu incelemesinden geçmeksizin kesinleştiği,
    3- Daha sonra sanığın denetim süresi içinde işlediği iddia edilen trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçuna ilişkin mahkûmiyet kararının kesinleştiğinden bahisle hükmün açıklanması için ihbarda bulunulması üzerine, İzmir 31. Asliye Ceza Mahkemesinin 24/03/2016 tarihli ve 2016/185 esas, 2016/206 sayılı kararıyla hüküm açıklanarak, sanığın TCK"nın 191/1. maddesi uyarınca 1 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, hükmün yasa yolu incelemesinden geçmeksizin kesinleştiği,
    Anlaşılmıştır.
    B) Kanun Yararına Bozma Talebi:
    Kanun yararına bozma talebi ve ihbar yazısında, "Dosya kapsamına göre, benzer bir olay sebebiyle Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 22/12/2015 tarihli ve 2015/1717 esas, 2015/33429 karar sayılı ilâmında da belirtildiği üzere, sanığa 10 gün içinde denetimli serbestlik müdürlüğüne başvurması gerektiği uyarısını içeren tebligatın yapılması ve sanığın başvuruda bulunmaması üzerine, yüklenen yükümlülüklere veya tedavinin gereklerine uygun davranmamakta "ısrar" ettiğinin kabul edilebilmesi için sanığa "önceki tebligat gereğince başvuruda bulunmadığı, bu tebligat üzerine öngörülen süre içinde de başvurmaması halinde yükümlülüklere ve tedavinin gereklerine uymamakta ısrar etmiş sayılacağı" uyarısı ile yeniden tebligat yapılması, bu tebligata rağmen de başvuruda bulunmadığı takdirde sanık hakkında davaya devam olunacağı nazara alındığında, somut olayda sanık hakkında İzmir 10. Sulh Ceza Mahkemesinin 13/11/2008 tarihli ve 2008/1193 esas, 2008/1940 sayılı kararı ile denetimli serbestlik tedbiri uygulandığı ve bu kararın yerine getirilmesi için sanığa İzmir Denetimli
    Serbestlik ve Yardım Merkezi Şube Müdürlüğünün 20/07/2010 tarihli ve 2010/808 DS sayılı yazısı ile 10 gün içerisinde Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne başvurması konusunda çıkarılan tebligatın 7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 35. maddesi gereğince 02/08/2010 tarihinde usulü ile tebliğ edildiği, bu tebliğden sonra ısrar etmiş sayılacağına yönelik uyarılı tebligatın yapılmadığı, bu şekliyle sanığın denetim yükümlülüklerine uymamakta ısrar ettiğinin kabul edilemeyeceği ve ısrar koşulunun gerçekleşmediği gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir." denilerek, İzmir 31. Asliye Ceza Mahkemesinin 24/03/2016 tarihli ve 2016/185 esas, 2016/206 sayılı kararının bozulması istenmiştir.
    C) Konunun Değerlendirilmesi:
    Her ne kadar kanun yararına bozma talebinde, “uyarılı ilk başvuru davetiyesi tebliğine rağmen kuruma müracaat etmeyen sanığa yeniden uyarılı ilk başvuru davetiyesi tebliğ edilmesi gerektiği, ikinci kez tebliğ yapılmaması nedeniyle ısrar koşulunun oluşmadığı ve bu nedenle ısrar koşulu oluşmadan yargılama devam edilmesinin yasaya aykırı olduğu” belirtilmiş ise de;
    Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçuna ilişkin olarak, “denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etme” şartının, 28/06/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun ile TCK’nın 191. maddesinde yapılan değişiklik sonrasında bir yargılama koşulu olarak kanunda yer aldığı, bununla birlikte infaza ilişkin usulî değişiklikler geriye yürümeyeceğinden, tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infaz işlemlerinin, infazın yapıldığı tarihteki kurallara göre yapılması gerektiği,
    Somut olayda tedbirin infazı sırasında yürürlükte olan 5560 sayılı Kanun ile değişik TCK’nın 191/5. maddesinde “Tedavinin ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranan kişi hakkında açılmış olan davanın düşmesine karar verilir. Aksi takdirde, davaya devam olunarak hüküm verilir.” şeklinde düzenleme yer aldığı,
    Yine tedbirin infazı sırasında yürürlükte olan ve Denetimli Serbestlik Hizmetleri Kanununun 27. maddesine dayanılarak hazırlanmış olan 18/04/2007 tarihli Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezleri ile Koruma Kurulları Yönetmeliğinin 87. maddesinin 2. fıkrası uyarınca hükümlü uyarılı ilk başvuru davetiyesi tebliğine rağmen on gün içerisinde Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne müracaat etmez ve denetimli serbestlik tedbirinin infazına hiç başlamazsa, denetimli serbestlik tedbir dosyasının kapatılarak, yargılamaya devam edilmesi için Mahkemesine bildirimde bulunulacağının hüküm altına alındığı,
    Bu nedenle, somut olayda olduğu gibi 6545 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 28/06/2014 tarihinden önceki dönemde uygulanan ve uygulaması bu tarihten önce sona ermiş olan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirlerine ilişkin olarak “ısrar şartı” aranmayacağından, “sanık hakkında davaya devam edilebilmesi için ısrar şartının gerçekleşmesi gerektiği” düşüncesine dayanan kanun yararına bozma talebi yerinde görülmemiş ise de,
    İncelenen dosyada sanığa ilk başvuru davetiyesinin tebliği esnasında yürürlükte olan Tebligat Kanunu’nun 35. maddesinde yer alan “Kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olan kimse, adresini değiştirirse, yenisini hemen tebliği yaptırmış olan kaza merciine bildirmeye mecburdur. Bu takdirde bundan sonraki tebliğler bildirilen yeni adrese yapılır.
    Adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve yeni adres tebliğ memurunca da tespit edilemediği takdirde tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi, tebliğ tarihi sayılır.” şeklindeki düzenleme uyarınca, daha önce bilinen en son adresine usulüne uygun bir tebligat yapılmamış olan sanığın aynı adresine Tebligat Kanununun 35. maddesine göre uyarılı ilk başvuru davetiyesi tebliğ edilmesinin yasaya aykırı olduğu ve bu tebliğin geçersiz olduğu, bu durumda sanığa Denetimli Serbestlik Müdürlüğünce yapılmış hiç bir geçerli tebligat bulunmadığından, yasaya uygun olarak uyarılı ilk başvuru davetiyesinin tebliğ edilmesi için “davanın durmasına” karar verilmesi gerekirken, yargılamaya devam edilerek mahkûmiyet kararı verilmesinin de yasaya aykırı olduğu anlaşıldığından, kanun yararına bozma talebi bu yönüyle ve değişik gerekçeyle yerinde görülmüştür.
    D) Karar :
    Açıklanan nedenlere göre; kanun yararına bozma talebi yerinde görüldüğünden; sanığın mahkûmiyetine dair İzmir 31. Asliye Ceza Mahkemesinin 24/03/2016 tarihli ve 2016/185 esas, 2016/206 sayılı kararının 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı Kanunun 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için, dosyanın Adalet Bakanlığına iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine, 20.05.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

















    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi