Mahkemesi :İş Mahkemesi

Dava, 5510 sayılı Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalılık tescili yönündeki Kurum işleminin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı SGK Başkanlığı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
24.08.2009 tarihinde davacıya ait işyerinde gerçekleşen kazada yaşamını yitiren kişi yönünden davalı Kurumca yapılan denetim sonrasında, anılan kişinin davacıya ait söz konusu işyerinde hizmet akdine bağlı olarak çalıştırıldığının, aralarında 5510 sayılı Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında zorunlu sigortalı – işveren ilişkisi bulunduğunun, kazanın iş kazası niteliğinde olduğunun belirlendiği gerekçesiyle zorunlu sigortalılık kayıt ve tescil işlemlerinin gerçekleştirildiği anlaşılmakta olup, davacı tarafından, Kurum saptamasının gerçeğe aykırı ve yanılgılı olduğu ileri sürülerek işbu davanın açıldığı belirgindir.
Davanın temel yasal dayanaklarından olan 5510 sayılı Kanunun; 3. maddesinde, bu Kanunun uygulanmasında sigortalının, kısa ve/veya uzun vadeli sigorta kolları bakımından adına prim ödenmesi gereken veya kendi adına prim ödemesi gereken kişiyi, hak sahibinin, sigortalının veya sürekli iş göremezlik geliri ile malûllük, vazife malûllüğü veya yaşlılık aylığı almakta olanların ölümü halinde, gelir veya aylık bağlanmasına veya toptan ödeme yapılmasına hak kazanan eş, çocuk, ana ve babasını, hizmet akdinin, 818 sayılı Borçlar Kanununda tanımlanan hizmet akdini ve iş mevzuatında tanımlanan iş sözleşmesini veya hizmet akdini ifade ettiği belirtilmiş, 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde, bu Kanunun kısa ve uzun vadeli sigorta kolları uygulaması bakımından hizmet akdi ile bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılanların sigortalı sayılacakları açıklanmış, 8. maddesinde, işverenlerin, 4. maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılan kişileri, sigortalı işe giriş bildirgesi ile Kuruma bildirmekle yükümlü oldukları öngörülmüş, 12. maddesinde, 4. maddenin birinci fıkrasının (a) ve (c) bentlerine göre sigortalı sayılan kişileri çalıştıran gerçek veya tüzel kişiler ile tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşların işveren olduğu hüküm altına alınmıştır.
Bu tür davalarda elde edilecek hüküm, sigortalının veya yaşamını yitiren sigortalının hak sahiplerinin hak alanını da ilgilendirdiğinden, anılanların yasal yönteme uygun biçimde davaya katılımları sağlanarak gösterecekleri kanıtlar toplandıktan sonra elde edilecek sonuca göre hüküm kurulması gerekmekte olup, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 14.12.2011 gün ve 2011/21-632 Esas - 2011/784 Karar sayılı ilamında da aynı görüş ve yaklaşım benimsenmiştir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu, söz konusu prosedür yerine getirilip taraf oluşumu tümüyle sağlanmaksızın yargılama yapılıp uyuşmazlığın esası hakkında karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozmanın niteliğine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, 07.03.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.