Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2014/703
Karar No: 2016/497
Karar Tarihi: 06.04.2016

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2014/703 Esas 2016/497 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2014/703 E.  ,  2016/497 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki “tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Beykoz 2. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 13.03.2013 gün ve 2012/205 E., 2013/170 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 18.06.2013 gün ve 2013/8078 E., 2013/9341 K. sayılı ilamı ile;
    (...Davacı vekili, davalıların maliki ve trafik sigortacısı bulunduğu aracın seyir halindeyken tam kusurlu olarak, müvekkilinin sevk ve idaresindeki minibüse çarpması sonucunda maddi hasarlı trafik kazasına sebebiyet verdiğini, müvekkilinin Almanya"da yaptırmış olduğu bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporla müvekkilinin aracında 5.028,14 Euro tutarında maddi hasarın tespit edildiğini, ayrıca hasarın tespiti amacıyla 851,85 Euro tutarında bilirkişi hizmeti ücretinin ödendiğini, kaza sonrasında davalı ... şirketince 2.123,00 TL tutarında kısmi ödeme yapıldığını, ancak müvekkilinin gerçek zararının 5.879,99 Euro olduğunu, Türk lirası karşılığı 11.602,00 TL"sinin bakiye kısmına karşılık gelen 9.479,00 TL zararın kaza tarihinden itibaren davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı ...Ş. vekili, davanın reddini savunmuştur.
    Davalı ..., kazada kusurunun olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, aracın Türkiye şartlarındaki hasar bedelinin davalı ... şirketince karşılandığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dava, trafik kazası sonucu hasarlanan araçla ilgili tazminat istemine ilişkindir. Davacı vekili, müvekkilinin Almanya’dan geçici olarak getirdiği aracının, davalıların maliki ve trafik sigortacısı bulunduğu araçla çarpışması sonucu hasarlandığını ileri sürerek Almanya’da yaptırdığı hasar tespit raporunda belirlenen zararın tazminini istemiştir. Mahkemece, hasar tespit raporu alınmış olup raporda davacıya ait araç için Türkiye koşullarındaki hasar bedeli hesaplanmış ve Türkiye piyasasına göre hesaplanan hasar bedelinin davalı ... şirketi tarafından davacıya ödendiği ve davacı vekili tarafından dosyaya sunulan Alman Bilirkişi Hasar Tespit Raporunda belirtilen parça ve işçilik tutarlarının Türkiye piyasa koşullarına göre hesaplanan bedelden fazla olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, kaza yeri Türkiye olsa bile davacının aracı Almanya"da kayıtlı olup tamir ettirmeden yurt dışına götürmüşse tamir bedelinin Almanya"da ödenmesi hususunun kararda değerlendirilmemesi ve yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
    O halde, davacı aracının yurt dışında kayıtlı olduğu ve Türkiye"de meydana gelen kaza sonucunda hasarlandığı davacının hasarlı bölümlerin tamiratını Türkiye"de yaptırma zorunluluğu bulunmadığı düşünülmeli, gerektiğinde davacının dayandığı delilleri irdeleyecek biçimde bilirkişiden ek rapor alınmalı, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
    2-Davacı vekili dilekçesinde, yurtdışı bilirkişi rapor ücreti olarak 851,85 Euro talep ettiği halde, bu konuda olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiş olması da doğru değildir...)
    gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.


    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava, trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekilinin temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde gösterilen nedenlerle bozulmuştur.
    Yerel Mahkemece, önceki kararda direnilmiş; hükmü temyize davacı vekili getirmiştir.
    Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; geçici olarak Türkiye’de bulunan yurt dışında kayıtlı araçta trafik kazası neticesinde oluşan hasarın onarımının Türkiye’de yapılmasının zorunlu olup olmadığı varılacak sonuca göre yurt dışı koşullarına göre tespit edilen zarar miktarının mı yoksa Türkiye koşullarına göre belirlenen zarar miktarının mı dikkate alınması gerektiği noktasında toplanmaktadır.
    Davacının aracı Federal Almanya Cumhuriyeti plakası taşımakta olup, Türkiye’de 10.08.2010 tarihinde meydana gelen kazada davacı sürücü ...’nın kusursuz olduğu, diğer araç sürücüsü ...’nın şerit değiştirme ihlali yaptığı bilirkişi incelemesiyle belirlenmiştir. Ayrıca; bu kazanın davacı aracına verdiği zararın kaza tarihinde parça ve işçilik toplam maliyetinin yurtdışı şartlarında 5.028,14 Euro olacağı, Türkiye şartlarında ise 2.123,00 TL olacağı yerel mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda bildirilmiştir.
    Bu durumda, Almanya’da ikamet eden ve geçici olarak getirdiği aracı Türkiye’de trafik kazası sonucunda hasara uğrayan davacının, aracının onarımını Türkiye’de yapması konusunda zorlanamayacağının kabulü gerekir. Araç maliki, aracını Türkiye’de veya ikamet ettiği ülkede tamir ettirmek konusunda seçimlik hakka sahiptir. Araç sahibinin bu seçimlik hakkını ikamet ettiği ülkede tamir ettirme yönünde kullanması durumunda, yurt dışı tamirine ilişkin gerçek hasar bedelinin tespit edilerek bu bedelin Türk Lirası karşılığının tazminine karar verilmelidir.
    Nitekim aynı ilke Hukuk Genel Kurulunun 24.06.2015 gün ve 2014/17-28 E., 2015/1745 K. sayılı ilamında da benimsenmiştir.
    Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında bir üye tarafından zararın miktarının olayın gerçekleştiği yerdeki değeri üzerinden hesaplanmasının gerektiği, 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanunun (MÖHUK) 34. maddesi uyarınca haksız fiilden doğan borçların haksız fiilin işlendiği ülke hukukuna tabi olacağı, bu nedenle hasarın Türkiye şartlarına göre giderilmesinin gerektiği belirtilmiş ise de, Kurul çoğunluğunca bu görüş benimsenmeyerek, haksız fiilde gerçek zararın tazmin edilmesinin esas olduğu, somut olayda da davacı zararının, aracını tamir ettirmek istediği ikameti olan ülke (Almanya) şartlarında oluştuğu açıklanarak davacının aracının onarımını Türkiye’de yaptırmaya zorlanamayacağına karar verilmiştir.
    Bu itibarla, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma ilamına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı olup, direnme kararı bozulmalıdır.
    S O N U Ç: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma ilamında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 06.04.2016 gününde oyçokluğu ile karar verildi.



    KARŞI OY

    Bilindiği gibi haksız fiillerde ödenmesi gereken zarar gerçek zarar olmalıdır.
    12.03.1930 tarih ve 6/27 sayılı YİBK göre zarar, haksız fiil tarihindeki değere göre belirlenmelidir.
    Her ne kadar Yüksek özel daire ve Yargıtay genel kurulu çoğunluğu tarafından davacının aracını Türkiye"de yaptırmaya zorlanamayacağı bu nedenle Türkiyede belirlenen zararın hükme esas alınamayacağı doğrultusunda görüş ortaya konulmuşsa da bu görüşün yasal dayanağı yoktur.
    Doktrinde hakim olan görüş "Zarar kural olarak zarar verici olayın gerçekleştiği yerdeki değeri üzerinden hesaplanmalıdır."görüşüdür. (Bkz. Haluk Tandaoğan, Türk Mesuliyet Hukuku, SH.282 Ankara, 1961, Mustafa Reşit Kararhasan,Sorumluluk ve Tazminat Hukuku,SH,818, Ankara 1961, Ali Naim İnan, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, SH.323, Ankara 1984, Fikret Eren Borçlar Hukuku Genel Hükümler,SH.307 Ankara 1993)
    Yine bilindiği gibi ifa, borçlanılan edimin tam ve doğru olarak yerine getirilmesi, alacaklının tatmin edilerek borcun sona erdirilmesidir. Bu nedenle tam ifa borcu sona erdiren hukuki sebeplerin en başta gelenidir.
    Öte yandan 5718 saylı MÖHUK"nun 34/1.maddesine göre haksız fiilden doğan borçlar haksız fiilin işlendiği ülke hukukuna tabi olduğu tartışmasızdır.
    Bu açıklamalar ışığında somut olaya gelince; haksız fiil Türkiye"de meydana gelmiştir. Zarar ziyanın belirlenmesinde tamamen Türk hukuku uygulanacaktır. Bu belirlemede zarara uğrayan aracın yurt dışından geçici süre gelip gelmemesinin önemi yoktur. Aksi düşünce Türk yargı yetkisinin devri sonucunu ortaya çıkarır ki kabulü mümkün değildir. Davalı ... şirketi eksperi tarafından toplam zarar zararın meydana geldiği yer fiyatları ve koşulları göz önüne alınmak suretiyle tamamen Türk Hukuk Kurallarına uygun olarak 2.123 TL olarak belirlenmiş ve bu miktar davacıya ödenmiştir. Davacı itirazi kayıt düşmeden ödemeyi kabul etmiş bu şekilde tam ifa gerçekleşerek borç sona ermiştir. Davacı görülmekte olan eldeki davada iradeyi fesada uğratan bir sebepte ileri sürmediğine göre artık Almanya"da yaptırdığı tespitin bir önemi olmadığı gibi ifa edilmiş borç sebebi ile bu davanın dinlenme olanağıda yoktur. Kısmi ifa iddiası varsa bunu davacı ispat etmelidir. Çoğunluk tarafından yapılan ödemenin kısmi ifa olduğu yönündeki görüşe katılmak bu nedenle mümkün değildir. Kaldı ki, aracın hasarının Türkiye"de giderilmesi mümkün iken davacının yaptırmaması sebebi ile oluşan ilave masrafın davalıya yükletilmeside hakkaniyete aykırıdır. Yine sigorta şirketleri tarafından araç tamir edilene kadar ikame araç hizmetide verildiğine göre tamirin Türkiye"de yapılması halinde davacının tatili kesintiye uğrayacaktı görüşüde doğru değildir.
    Tüm bu açıklamaların dışında sıfatı ve kim olduğu anlaşılamayan kişi tarafından Almanya"da yapılan hasar tespitinin Türk mahkemelerini bağlayan bir yönüde yoktur. Alman mahkemeleri vasıtasıyla hasar tespiti yapılsa dahi geçerli olabilmesi için Türk Mahkemeleri tarafından tenfizi yapılması gerekirken Türkiye"de belirlenen hasarın 10 katından fazla ve fahiş olduğu her haliyle belli olan raporun hükme esas alınması gerektiği yönündeki çoğunluk görüşüde doğru değildir. Aksi takdirde Türk Borçlar Kanunu tarafından Türk hakimine verilen zarar belirleme yetkisi ve takdir hakkının ortadan kalkması sonucu ortaya çıkacaktır.
    Açıklamaya çalıştığım bu nedenlerden dolayı yerel Mahkeme ret kararının doğru olduğu düşüncesi ile Yüksek Genel Kurul çoğunluğunun görüşlerine katılmıyorum.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi