14. Hukuk Dairesi 2019/506 E. , 2019/7695 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 03.04.2010 gününde verilen dilekçe ile suya elatmanın önlenmesi talebi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 08.11.2017 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, suya ve taşınmaza elatmanın önlenmesi ve kal isteklerine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkilinin 121 ada 2 parsel sayılı taşınmazında bulunan sulama suyu olarak kullandığı suya ve taşınmazına boru döşenmek suretiyle davalının müdahalede bulunduğunu belirterek davalının suya ve taşınmazına elatmasının önlenmesini istemiştir.
Davalılar vekili, davayı kabul etmediklerini, müvekkillerinin hiç su kaynağı bulunmadığını, dava konusu suyun içme suyu olarak ve bahçe sulamada kullanıldığını, başka yollardan getirmenin çok fazla harcama gerektirecek maliyetli bir iş olduğunu, uygun bedel karşılığında irtifak hakkı kurulmasına karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece ilk hükümde, davaya konu suyun genel su niteliğinde olduğu, davacının ve davalıların ihtiyacını karşılamaya tek başına yeteceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hükmün davacı vekilince temyizi üzerine Dairemizce; "mahkemece, suların en az olduğu dönemde mahallinde ziraatçi ve jeoloji mühendisi bilirkişiler hazır bulundurularak yeniden keşif yapılarak davacının ve davalıların suya ihtiyacı olup olmadığı bilimsel verilere uygun olarak tespit ettirilmeli, davalıların içme suyu ihtiyaçları olup olmadığı, bu ihtiyacı şebeke suyu veya başka kaynaktan karşılayıp karşılamadıkları araştırılmalı, içme suyu ihtiyacının sulama suyu ihtiyacına nazaran öncelikli olduğu da gözetilerek herkesin ihtiyaçları oranında yararlanabileceği bir su rejimi kurulması yoluna gidilmelidir. Değinilen yönler gözetilmeden eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir." gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak davanın kabulüne; 121 ada 2 parsel sayılı taşınmaza davalının elatmasının önlenmesine, İçme suyu rejimi oluşturulması gerektiğinden davaya konu ... Köyü 121 ada 2 parselde çıkan suyun %4.76"sının ... Köyü 117 ada 1 parsel, %4.76"sının ... Köyü 117 ada 2 parsel, %4.76"sının ... Köyü ... ada 3 parsel, %4.76"sının ... Köyü ... ada 4 parsel, %4.76"sının ... Köyü 117 ada 5 parsel, %4.76"sının ... Köyü 118 ada 1 parsel, %4.76"sının ... Köyü 118 ada 2 parsel, %4.76"sının ... Köyü 118 ada 3 parsel, %4.76"sının ... Köyü 118 ada 4 parsel, %4.76"sının ... Köyü 118 ada 5 parsel, %4.76"sının ... Köyü 119 ada 1 parsel, %4.76"sının ... Köyü 119 ada 2 parsel, %4.76"sının ... Köyü 119 ada 3 parsel, %4.76"sının ... Köyü 120 ada 1 parsel, %4.76"sının ... Köyü ... ada 1 parsel, %4.76"sının ... Köyü 121 ada 2 parsel, %4.76"sının ... Köyü 121 ada 3 parsel, %4.76"sının ... Köyü 121 ada 4 parsel, %4.76"sının ... Köyü 121 ada 5 parsel, %4.76"sının ... Köyü 121 ada 6 parsel, %4.76"sının ... Köyü 121 ada 7 parsel, sayılı taşınmazların kullanımına tahsisine, taraflar arasındaki muarazanın bu şekilde giderilmesine, karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Bir davada hakim tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır. Bu talebin azına karar verilebilmesine rağmen daha fazlasına veya talepten başka bir şeye karar verilemez. Nitekim, “Taleple bağlılık ilkesi” başlıklı HMK’nin 26. maddesinde; “Hakim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır, ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir. Hakimin, tarafların talepleriyle bağlı olmadığına ilişkin kanun hükümleri saklıdır.” hükmüne yer verilmiştir
Somut olayda; Dairemizce; suların en az olduğu dönemde mahallinde ziraatçi ve jeoloji mühendisi bilirkişiler hazır bulundurularak yeniden keşif yapılarak davacının ve davalıların suya ihtiyacı olup olmadığı bilimsel verilere uygun olarak tespit ettirilerek kaynağın genel su niteliğinin belirlenmesi halinde herkesin ihtiyaçları oranında yararlanabileceği bir su rejimi kurulması gerektiği gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmesine rağmen mahkemece davada taraf olmayan kişiler lehine de olacak şekilde hüküm kurularak Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 26. maddesine aykırı olacak şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 13.11.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.