11. Hukuk Dairesi 2018/2579 E. , 2019/5003 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Tekirdağ 1. Asliye Hukuk Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 28/12/2017 tarih ve 2015/503-2017/570 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davalı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı ile 50"şer oranında hisselerine sahip oldukları Dem Şarapçılık Gıda San. ve Tic Ltd. Şti."nin Yapı ve Kredi Bankasına katılan, Koç Bank’tan, 22.12.2005 tarihinde almış olduğu 150.000,00 TL tutarlı krediye tarafların müteselsilen kefil olduklarını, nakit parasına davalı tarafından el konulduğu için şirketin kredi borcunu ödeyemediğini, bankanın müvekkili ve karşı tarafa müteselsil kefil sıfatıyla takip başlattığını, müvekkilinin alacağın yarısını 27.12.2007 ve 31.12.2007 tarihlerinde iki aşamada ödediğini, diğer yarısını ise borcun bu bölümünden sorumlu olan davalının zaman kazanmak amacıyla alacağa itiraz etmesi ve alacaklı bankanın da müvekkilinin taşınmazları üzerine haciz uygulaması üzerine müvekkilinin, bir yandan yüksek banka faizinden bir an önce kurtulmak, diğer yandan da taşınmazları üzerindeki hacizler nedeniyle karşı karşıya kaldığı cebri icra baskısına son vermek amacıyla 30.04.2009 tarihinde faiz ve masrafları ile birlikte 106.000,00 TL olarak davalının yerine ödemek zorunda kaldığını, müvekkilinin, davalının yerine ödemek zorunda kaldığı miktar için BK. 496."ya istinaden rücu amacıyla davalıya Tekirdağ 1. İcra Müdürlüğü"nün 2009/8251 esas sayılı dosyası ile gönderdiği ödeme emrine davalının, bankanın talep ettiği alacağın şirketin borcu olmayıp, müvekkilinin borcu olduğu gerekçesiyle itiraz ettiğini, davalının itirazının asılsız ve haksız olduğunu ileri sürerek, davalının itirazının iptali ile takibin devamına, davalının %40 inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, kredi borcunun şirkete ait olmadığını, davacının şahsi borcu olduğunu, kredinin kullanılması için davacı tarafından bankaya sunulan belgelerdeki imzaların kendisine ait olmadığını, davacının ödeme yaptığını iddia ettiği tarihlerin icra takibinde önce olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde, dava dışı Dem Şarapçılık adına 150.000,00 TL tutarlı kredi nedeniyle davacının ve davalının müşterek kefil oldukları, davacının hesap kat edilmeden önce kendi payına düşen kısmı olan borcun yarısı 75.000,00 TL"yi 27.12.2007 tarihinde ödediği, davalıya düşen 75.000,00 TL"nin davalı tarafından ödenmemesi üzerine bankaca 75.000,00 TL"lik borcun kat edilmesi ile icra takibine konu edildiği, icra dosyasındaki bu borcun ferileri ile birlikte 106.000,00 TL"lik tutara ulaşmış olduğu, davacı tarafından bu bedelin bankaya yatırılan dekontlar, 04/07/2016 havale tarihli bilirkişi raporu ve 30/04/2009 tarihli ibraname ile ödendiği ispat edildiği, dosya kapsamı itibariyle taraflar arasında aksine bir anlaşma bulunmadığından borçtan eşit oranda sorumlu oldukları, davalının payını ödeyen davacının ödemiş olduğu bedeli davalıya rücu hakkı bulunduğu, davacının davalıdan 06.07.2009 takip tarihi itibariyle 106.000,00 TL alacağı olduğu sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, davalının Tekirdağ 1. İcra Müdürlüğü"nün 2009/8251 İcra sayılı dosyasında yapmış olduğu itirazının iptali ile icra takibinin 106.000,00 TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacak miktarının %40"ı oranında (42.400,00 TL) icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dava, davacının, dava dışı şirketin bankadan çekmiş olduğu krediye ilişkin borcun müteselsil kefili sıfatıyla ödediğini iddia ettiği kısmın diğer kefil olan davalıdan tahsili amacıyla başlatmış olduğu icra takibine vaki itirazın iptaline ilişkindir.
Davalı savunmasında, dava dışı şirketin çekmiş olduğu krediye kefil olmadığını, sözleşmedeki imzanın kendisine ait olmadığını ileri sürmektedir. Mahkemece bu savunmanın icra takibine itiraz sürecinde yapılmadığı, bu nedenle dinlenmeyeceği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, itirazın iptali davasındaki iddia ve savunmalar icra takibine yapılan itirazlar ile bağlı olmaksızın ileri sürülebileceğinden davalının kredi sözleşmesinindeki kefalete ilişkin imzanın kendisine ait olmadığına dair iddiası incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken bu husus incelenmeksizin davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamış hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, kararın BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 01/07/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.