11. Ceza Dairesi Esas No: 2016/10639 Karar No: 2019/1969 Karar Tarihi: 26.02.2019
213 sayılı Vergi Usul Kanununa aykırılık - Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2016/10639 Esas 2019/1969 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Asliye Ceza Mahkemesi tarafından açılan kamu davasında, sanığın 213 sayılı Vergi Usul Kanununa aykırılık suçundan hüküm giydiği belirtilmektedir. Sanık suçlamaları kabul etmemektedir ve mahkemede maddi gerçeklerin tespiti için çeşitli deliller sunulması gerektiği belirtilmiştir. Ayrıca, mahkemenin kararında kanun maddeleri de belirtilmiştir. Bu kanunlar, TCK'nın 43. maddesi ve 5237 sayılı TCK’nun 53. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendidir. TCK'nın 43. maddesi zincirleme suçlarla ilgilidir. 5237 sayılı TCK’nun 53. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendi ise koşullu salıverilme ile ilgilidir. Karar, eksik araştırma ve inceleme nedeniyle bozulmuştur.
11. Ceza Dairesi 2016/10639 E. , 2019/1969 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : 213 sayılı Vergi Usul Kanununa aykırılık HÜKÜM : Mahkumiyet
1-Suburcu Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün 789 053 3167 vergi kimlik numaralı mükellefi olan sanığın, 2012 takvim yılında sahte fatura düzenlendiği iddiasıyla açılan kamu davasında; sanığın, üzerine atılı suçu kabul etmediğini, sahte fatura düzenlemediğini savunması nedeniyle, maddi gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespiti için; a)Faturaları kullanan mükellefler hakkında karşıt inceleme raporu düzenlenip düzenlenmediğinin ilgili vergi dairesinden sorularak, düzenlenmiş ise onaylı örneklerinin getirtilmesi, b)Aynı mükellefler hakkında dava açılıp açılmadığının araştırılması; dava açılmış ise, dosyalarının getirtilerek incelenmesi ve bu davayla ilgili belgelerin onaylı örneklerinin çıkartılarak dosya içine konulması, c)Faturaları kullanan mükelleflerin, CMK"nin 48. maddesi uyarınca çekinme hakları hatırlatılarak tanık sıfatıyla dinlenmesi; kendilerinden, sözü edilen faturaları hangi hukuki ilişkiye dayanarak kimden aldıklarının, sanığı tanıyıp tanımadıklarının ve faturaların alınması konusunda sanığın bir iştirakinin bulunup bulunmadığının sorulması, d) Gerektiğinde, faturaların gerçek alım-satım karşılığı olup olmadığının belirlenmesi için; faturayı kullanan şirket ve kişilere ait mal ve para akışını gösteren sevk ve taşıma irsaliyelerinin, teslim ve tesellüm belgelerinin, bedelinin ödendiğine ilişkin ticari teamüle uygun ve kanıtlama yeterliliği olan banka hesaplarının ve kasa mevcuduyla uyumlu geçerli belgelerin olup olmadığının araştırılması, Sonucuna göre tüm deliller birlikte tartışılarak sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, 2-Kabule göre de; a)Aynı takvim yılına ait birden fazla fatura düzenlenmesi halinde zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiği dikkate alınarak, sanık hakkında TCK"nin 43. maddesinin 1. fıkrasının uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi, b)5237 sayılı TCK’nun 53. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan haklardan sanığın sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverilme tarihine kadar uygulanması gerektiğinin gözetilmemesinin Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması, Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz nedenleri yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı, 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, aleyhe temyiz bulunmadığından sanığın ceza miktarı itibarıyla kazanılmış hakkının saklı tutulmasına, 26.02.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.