Esas No: 2020/4411
Karar No: 2022/6466
Karar Tarihi: 02.03.2022
Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2020/4411 Esas 2022/6466 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Asliye Ceza Mahkemesi tarafından verilen bir kararın temyiz edildiği belirtiliyor. Hakaret suçuyla ilgili cezanın temyiz edilemez olduğu belirtilirken, tehdit ve cinsel taciz suçlarından kurulan hükümlerin incelendiği belirtiliyor. Kararda, kesin nitelikteki hükümlerin ancak suç vasfı doğru belirlenmesine rağmen yanılgılı bir uygulama ile verilen cezaları içerdiğine dikkat çekiliyor. Yerel mahkeme tarafından tehdit suçuyla ilgili yanılgıya düşüldüğü ve zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiği göz ardı edildiği belirtiliyor. Kararda, sanığın psikolojik rahatsızlığı olduğu ve bu durumun hukuki durumunu etkileyebileceği belirtiliyor. Ayrıca uzlaştırma hükümleri ve basit yargılama usulü hakkında da değerlendirmeler yapıldığı görülüyor. 5320 sayılı Kanunun 8/1 ve 1412 sayılı CMUK’nın 317. maddeleri, TCK'nın 106/1-2.cümle, 62/1, 52/2 ve 43. maddesi, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 2 ve 7. maddeleri ve 5271 sayılı CMK'nın 253, 251/1 ve 58. maddeleri hakkında detaylı bilgiler de kararda yer almaktadır.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Tehdit, hakaret, cinsel taciz
HÜKÜMLER : Mahkumiyet
KARAR
Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
A-Hakaret suçuna ilişkin kararda öngörülen cezanın nitelik ve niceliğine göre, verildiği tarih itibarıyla hükmün temyiz edilemez olduğu anlaşıldığından, 5320 sayılı Kanunun 8/1 ve 1412 sayılı CMUK’nın 317. maddeleri uyarınca sanık ...'nın tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ İSTEMİNİN REDDİNE,
B-Tehdit ve cinsel taciz suçlarından kurulan hükümlerin temyizinde;
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre ve Ceza Genel Kurulunun 12/03/2013 gün ve 1515–202 ile 21/12/2010 gün ve 230–264 sayılı kararları başta olmak üzere birçok kararında açıkça vurgulandığı gibi, kesin nitelikteki hükümler ancak kesinlik sınırını aşar nitelikte yaptırım içermek şartıyla, suç vasfına yönelik ya da suç niteliği doğru belirlenmesine rağmen yanılgılı bir uygulama ile kesinlik sınırı içinde kalan cezaların verildiği hükümlere karşı yapılan aleyhe başvuru üzerine temyiz denetimine konu olabilecektir.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında, Yerel mahkemece sanık hakkında 26/06/2013 tarihinde işlenen tehdit suçundan 5237 sayılı Kanunun TCK 106/1-2.cümle, 62/1 ve 52/2 maddeleri gereğince doğrudan verilen 500 Türk lirası adli para cezası, karar tarihi de göz önünde bulundurulduğunda, 1412 sayılı CMUK'nın, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi uyarınca yürürlükte bulunan 305. maddesi gereğince kesin nitelikte bulunmaktadır. Ancak Yerel Mahkemece 23/06/2013 tarihinde işlenen tehdit suçu ile 26/06/2013 tarihinde işlenen tehdit suçları ile ilgili olarak zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiği gözetilmeyerek iki ayrı tehdit suçundan hüküm kurulaması suretiyle yanılgıya düşülmüştür. Bu nedenle kesin nitelikteki 26/06/2013 tarihinde işlenen tehdit suçuna ilişkin hükmün temyiz incelemesine tabi olduğu kabul edilerek ve tehdit suçunun cinsel taciz suçuyla birlikte işlenmediği belirlenerek yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1-Sanığın psikolojik rahatsızlığı olduğunu öne sürmesi ve ... Devlet Hastanesi'nin 03/05/2011 tarihli rapor suretinde “Atipik Psikoz” tanısının konulduğunun anlaşılması karşısında, suç tarihi itibariyle TCK’nın 32. maddesi uyarınca “akıl hastalığı nedeniyle işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayıp algılayamadığı veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin azalmış veya önemli derecede azalmış olup olmadığı” konusunda yöntemince rapor alınarak, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
2-Kabule göre de;
a-Dairemizce de benimsenen Ceza Genel Kurulu'nun 2013/13-293 esas, 2013/297 karar sayılı ve 11/06/2013 tarihli kararında da kabul edildiği üzere TCK'nın 43. maddesinin ikinci fıkrası; "Aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi durumunda da, birinci fıkra hükmü uygulanır" hükmünü içermekte olup, zincirleme suçtan farklı bir müessese olan ve aynı neviden fikri içtima olarak kabul edilen bu durumda, fiil yani hareket tektir ve bu fiille aynı suç birden fazla kişiye karşı işlenmektedir. Burada, hareket tek olduğu için, fail hakkında bir cezaya hükmolunacağı, ancak bu cezanın Kanun'un 43/1. maddesine göre artırılacağı öngörülmüştür. Ancak burada kastedilen, fiil ya da hareketin, doğal anlamda değil hukuki anlamda tekliğidir.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olayda; sanığın farklı tarihlerde katılanı arayarak ve telefonuna mesaj çekmek suretiyle tehditte bulunması biçimindeki tehdit eylemlerinin aynı suç işleme kararı altında işlendiği ve TCK'nın 106/1-1. maddesinde düzenlenen tehdit suçundan kurulan hüküm yönünden zincirleme suç hükümleri uygulanmasına rağmen, TCK'nın 106/1-2. cümlesinde düzenlenen sair tehdit suçundan da ayrıca hüküm kurulması,
b- 02/12/2016 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanunun 34. maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK'nın 253. maddesi ve maddeye eklenen fıkraya göre uzlaşma hükümleri yeniden düzenlenmiş ve sanığa isnat edilen TCK'nın 106/1-1. cümlesi kapsamındaki tehdit suçunun uzlaştırma kapsamında bulunduğu anlaşılmış olmakla, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 2 ve 7. maddeleri de gözetilerek, uzlaştırma işlemi uygulanarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun bu kapsamda yeniden değerlendirilip belirlenmesinde zorunluluk bulunması,
c-17/10/2019 gün ve 7188 sayılı Kanun'un 24. maddesi ile 5271 sayılı CMK'nın 251. maddesinde Basit Yargılama Usulü düzenlenmiş olup, bu düzenlemenin uygulanmasıyla ilgili olarak, CMK’ya 7188 sayılı Kanunla eklenen geçici 5. maddenin birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan “hükme bağlanmış” ibaresinin, Anayasa Mahkemesinin 14/01/2021 tarihli ve 2020/81 esas, 2021/4 sayılı kararıyla "basit yargılama usulü" yönünden Anayasa'nın 38. maddesine aykırı görülerek iptaline karar vermesi karşısında, temyiz incelemesi yapılan ve CMK'nın 251/1. maddesi kapsamına giren suçlar yönünden; Anayasa'nın 38. maddesi ile 5237 sayılı TCK'nın 7 ve 5271 sayılı CMK'nın 251 vd. maddeleri gereğince yeniden değerlendirme yapılması zorunluluğu,
d-Sanığa verilen sonuç cezaların adli para cezası olması sebebiyle hakkında TCK'nın 58. maddesinin uygulanamayacağının gözetilmemesi,
e-Gerekçeli karar başlığında suç tarihinin " 26/06/2013, 28/06/2013, 29/06/2013" yerine sadece " 29/06/2013" olarak gösterilmesi,
Bozmayı gerektirdiğinden, sanık ...'nın temyiz nedenleri yerinde görülmekle, tebliğnameye aykırı olarak, HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 02/03/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.