11. Ceza Dairesi Esas No: 2017/3385 Karar No: 2019/1962 Karar Tarihi: 26.02.2019
Başkalarına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanma - Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2017/3385 Esas 2019/1962 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Sanık, kendisiyle ilgili başka bir suç nedeniyle aranırken başka bir kişinin kimlik bilgilerini kullanarak kendisini göstermiştir. Ancak mahkeme, sanığın eyleminin başkasına iftira atmak veya resmi belgelerde yalan beyanda bulunmak suçlarını oluşturmadığını belirtmiştir. Mahkeme, bu nedenle sanığı sadece kimlik bilgilerinde gerçeğe aykırı beyanda bulunmak kabahatinden cezalandırmıştır. Kararda yer alan kanun maddeleri ise şu şekildedir: Türk Ceza Kanunu'nun 268. maddesi başkasına ait kimlik bilgilerinin kullanılması suçunu, 267/1. maddesi iftira suçunu, 206. maddesi resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunmak suçunu tanımlamaktadır. Ayrıca, sanığın cezalandırıldığı kabahat 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 40/1. maddesi tarafından düzenlenmektedir.
11. Ceza Dairesi 2017/3385 E. , 2019/1962 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Başkalarına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanma HÜKÜM : Mahkumiyet
TCK"nin 268. maddesinde tanımlanan başkasına ait kimlik bilgilerinin kullanılması suçunun oluşması için; failin işlediği suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla, başkasına ait kimlik bilgilerini kullanması, TCK"nin 267/1. maddesinde tanımlanan “iftira” suçunun oluşması için ise, yetkili makamlara ihbar veya şikayette bulunmak suretiyle işlemediğini bildiği halde hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat etmesi gerekir. TCK"nin 206. maddesindeki "resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunmak" suçunun oluşabilmesi için, sanığın açıklamaları üzerine oluşturulan resmi belgenin, bu beyanın doğruluğunu ispat edici bir güce sahip olması gereklidir. Beyanı alan memur bu beyanın doğruluğunu araştırıp tahkik etmek ve daha sonra edindiği kanaate göre resmi belgeyi düzenlemek durumunda ise, bir başka ifade ile resmi belge sadece sanığın beyanına göre değil de memur tarafından yapılacak inceleme sonucuna göre meydana getirilmekte ise maddede tanımlanan suç oluşmayacaktır. Somut olayda; yürütülen başka soruşturmalar nedeniyle hakkında yakalama emri bulunan sanığın, herhangi bir suç isnadı olmaksızın kolluk görevlilerince şüphelenilerek kimliği sorulduğunda, ... ’e ait nüfus cüzdanını ibraz ettiği, fotoğrafın sanığa benzememesi nedeniyle yapılan üst aramasında kendisine ait sürücü belgesinin bulunması şeklinde gerçekleşen olayda, işlediği suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engelleyip başkasının kimliğini ya da kimlik bilgilerini kullanarak kendisini suçsuz, diğer kişiyi ise işlemediği bir suçun faili olarak göstermediği, 5237 sayılı TCK"nin 268. maddesindeki suçun unsurları oluşmadığı gibi hakkındaki bütün adli işlemlerin gerçek kimlik bilgileriyle yapıldığı, kimliği kullanılan ... adına düzenlenmiş bir belge bulunmaması nedeniyle TCK"nin 206/1. maddesinde tanımlanan "resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçunun" da oluşmadığı, sanığın eyleminin 5326 sayılı Kabahatler Kanunu"nun 40/1. maddesinde düzenlenen "kimliği hakkında gerçeğe aykırı beyanda bulunmak" kabahatini oluşturduğu gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm kurulması, Yasaya aykırı, sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA; ancak sanığın eylemine uyan 5326 sayılı Kanun’un 40/1. maddesinde öngörülen idari para cezasının miktarına göre, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu"nun 20/2-c maddesinde yazılı zamanaşımının, eylemin gerçekleştiği 30.03.2010 tarihinden temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği anlaşıldığından ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususta CMUK"nin 322 ve Kabahatler Kanunu"nun 24. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak karar verilmesi mümkün bulunduğundan, Kabahatler Kanunu"nun 20/1. maddesi uyarınca sanık hakkında İDARİ PARA CEZASI VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, 26/02/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.