Abaküs Yazılım
9. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/3622
Karar No: 2022/7025
Karar Tarihi: 02.06.2022

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/3622 Esas 2022/7025 Karar Sayılı İlamı

9. Hukuk Dairesi         2022/3622 E.  ,  2022/7025 K.

    "İçtihat Metni"



    BÖLGE ADLİYE
    MAHKEMESİ : ... 10. Hukuk Dairesi

    DAVA TÜRÜ : ALACAK

    İLK DERECE
    MAHKEMESİ : ... 1. İş Mahkemesi

    Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesinin 20.11.2018 tarihli ve 2017/571 Esas, 2018/819 Karar Sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin 04.07.2019 tarihli ve 2019/458 Esas, 2019/804 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması ile davanın yeniden görülmesi için dava dosyasının Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

    Bölge Adliye Mahkemesinin gönderme kararı üzerine yeniden yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

    Kararın davacı ve davalı vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı tarafın istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak esas hakkında yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

    Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

    I. DAVA
    Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı Bakanlığa bağlı Ferizli İlçe Hastanesinde farklı taşeronlara bağlı sigortalı olarak 01.02.2011 tarihinden itibaren Hastane Bilgi Yönetim Sistemi bakım onarım personeli olarak çalıştığını, müvekkilinin çalıştığı süre boyunca hasta giriş işlemleri, barkod yazdırma, evrak takibi, veri kaydı gibi işlemleri yaptığını, yaptığı işin Hastanenin zorunlu işlerinden olduğunu ve alt işverene devredilebilecek işlerden olmadığını, çalışmasının aralıksız devam ettiğini, işe giriş ve işten çıkış saatlerinin, çalışma koşullarının, izin dönemlerinin belirlenmesi vb. işlerin davalının yetkisinde olduğunu, taşeronlar ile davalı Bakanlık arasındaki sözleşmelerin muvazaalı olduğunu iddia ederek müvekkilinin taşeronlar nezdinde çalışmaya başladığı tarihten itibaren davalı ... Bakanlığının işçisi olduğunun tespitine ve ilave tediye alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesi talep edilmiştir.

    II. CEVAP
    Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın doğru hasma yöneltilmediğini, Kamu Hastaneleri Kurumuna yöneltilmesi gerektiğini, davacı taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davacının yaptığı işlerin satın alma yolu ile gördürülebilecek işlerden olduğunu, taşeron firmalar ile yapılan sözleşmeler nedeniyle muvazaadan bahsedilemeyeceğini, davacının Bakanlık işçisi olmasının, istihdam usul ve esaslarını belirleyen kanunlara uygun olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.


    III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
    İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
    "... Hizmet alım sözleşmeleri incelenmiş, davacının hesaplama konusu dönemde bilgi işlem biriminde çalıştığı, personel ihtiyacı olduğunda tıbbı sekreter gibi işlerde de çalıştığı, davacının çalışırken emir ve talimatları hastane müdüründen aldığı bunun gibi hususlar birlikte değerlendirildiğinde taşeron şirketler ile davalı ... arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğu, asıl işveren ait olup alt işverenler tarafından temin edilen işçiler tarafından yapılan işlerin ve işyerinde alt işveren verilen işlerin işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren bir iş olmadığı, asıl işveren işçileri tarafından yapılabileceği, fiili olarak asıl işveren ve alt işveren işçileri ile birlikte yapıldığı, davacının tüm çalışma süreleri boyunca emir ve talimatları hastane idaresinden, asıl işveren çalışanlarından aldıkları tespit edilmiş olup asıl işveren ile alt işveren arasındaki ilişkinin muvazaaya dayandığı ve alt işveren işçilerinin başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçisi sayılması gerektiği sonucuna varılmış mahkememizce istinaf ilamı doğrultusunda dinlenen tanıkların davacı ile aynı işyerinde birlikte çalıştıkları dönem ile sınırlı olarak hesap bilirkişiden alınan 11.02.2020 tarihli ek rapor hükme esas alınmak suretiyle davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir." gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

    IV. İSTİNAF
    A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
    İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

    B. İstinaf Sebepleri
    1.Davacı vekili istinaf dilekçesinde, Mahkemece aldırılan bilirkişi raporunda açıkça davalı ve dava dışı alt işveren arasındaki sözleşmenin muvazaalı olduğu, hizmet alımı yerine işçi temininin mevcut olduğu ve asıl iş mahiyetinde değerlendirilen işlerin davacıya yaptırıldığı, Yargıtay içtihatlarında aranan tüm kriterlerin somut olayda mevcut olduğu ve iş bu durumun müvekkili davacının tüm çalışma süresi boyunca geçerli olduğunun değerlendirildiğini, tüm bu tespitlere rağmen bilirkişi tarafından tanık beyanlarına sadece davacı ile birlikte çalıştığı dönemle sınırlı olarak değer verilmesi gerektiği hususunun hatalı yorumlandığını ve davacı müvekkilinin tüm çalışma sürelerinde muvazaalı sözleşme kapsamında davalı ... işçisi olarak çalıştığı tespit edilmesine rağmen hesaplamanın tanıkların davacı birlikte çalıştıkları dönemle sınırlı olarak yapıldığını, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından kaldırma gerekçesi olarak tanık beyanlarının değerlendirilmesinde çalıştıkları dönemle sınırlı olarak değer verilmesinin ifade edilmiş olmasının hesaplamanın salt bu döneme ilişkin yapılmasını gerektirmediğini, bilirkişinin müvekkiline ait ilave tediye alacağının hesaplanmasında sadece tanıklar ile birlikte çalıştıkları dönemi dikkate almasının dosya kapsamındaki diğer delilleri yok sayması anlamına geldiğini, bilirkişinin tanık beyanlarından ayrı olarak yerinde inceleme neticesinde yapmış olduğu tespitlerin de Yargıtayın muvazaa kriterlerini karşıladığını, açıkça taşeron firma ile davalı arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğunu gösterdiğini, şayet salt tanık beyanları ile bir değerlendirme yapılıp hüküm kurulması yeterli olsaydı yerinde inceleme yapılması gerekmeyeceğini, yerinde inceleme neticesinde tanık beyanları doğrulandığı gibi tanıkların beyanlarından ari olarak muvazaalı ilişkinin varlığının yerinde inceleme neticesinde elde edilen bilgi ve verilerden de açıkça anlaşıldığını, davalının da müvekkilinin çalıştığı döneme ilişkin değişiklik olduğu yönünde bir iddiası bulunmadığını, davalının müvekkilinin ilk işe başladığı şart ve koşullarda bir değişiklik olmadan çalıştığı hususunda zımni kabulü bulunduğunu, gerekçeli kararda alt işveren işçilerinin başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçisi sayılması hüküm altına alınmasına rağmen hesaplamanın tüm çalışma dönemini kapsamadığını ve verilen kararın çelişkili olduğu gibi hukuka, hakkaniyete ve maddi vakıaya da aykırı olduğunu belirterek Mahkeme kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

    2. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; müvekkili Kuruma bağlı hastanede davacı gibi bilgi işlem personeli olan işçinin açtığı davada Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 25.02.2021 tarihli ve 2020/6366 Esas, 2021/4975 Karar sayılı kararı ile "... bilgi işlem teknik destek elemanı-bilgi işlem personeli olarak çalışmış olması dikkate alınmaması dolayısıyla muvazaanın bulunmaması sebebiyle mahkemece ilave tediye alacağı talebinin reddi gerekirken bu alacağın yazılı gerekçeyle hüküm altına alınması hatalı olup bozmayı gerektirir." şeklindeki gerekçe ile muvazaanın kabul edildiği kararın bozulmasına karar verildiğini, dosya içerisinde mevcut hizmet alım sözleşmelerinden ihale konusu işin Hastane Bilgi Yönetim Sistemi bakım onarım hizmeti işi olduğunu, davacının da bu kapsamda çalıştığı ve buna yönelik Hastane İdaresinin yönetim ve denetim hakkı kapsamında yaptığı işlemler olması göz ardı edilerek asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı olduğu iddiasıyla hüküm kurulmasının hukuka ve emsal mahkeme kararlarına aykırılık teşkil ettiğini belirterek Mahkeme kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

    C. Gerekçe ve Sonuç
    Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
    "Somut olayda, davacının, davalı ...'na ait bulunan hastanede hizmet alımı yoluyla iş üstlenen taşeron firmalar bünyesinde sürekli bir biçimde çalıştığı açıktır. Davacı davalı işyerinde bilgi işlem teknik destek elemanı -bilgi işlem personeli olarak çalışmaktadır. Dosya içerisinde mevcut hizmet alım sözleşmelerinden ihale konusu işin Hastane Bilgi Yönetim Sistemi (HBYS) Bakım onarım Hizmeti işi olduğu anlaşılmıştır.
    Dosya kapsamında dinlenen davacı tanıkları, davacının bu işler dışında hastanenin doktor raporlarını hazırlama, onaylama, rapor çıkarma, tahlil sonuçları çıkarma, gibi lavabaratuar da çalıştığının da olduğunu, elektirik aksamlarını yapma, hat çekimi, gibi işlemleri de yaptığını, bunun yanı sıra personel ihtiyaç olduğunda tıbbi sekreter olarak da çalıştığını beyan etmişlerdir.
    Somut olayda; davacının alt işveren işçisi olarak çalıştığı hususu tartışmasız olup alt işverene bırakılan işler dışında çalıştırıldığı yöntemince somut biçimde ispatlanamamıştır. Davacı işçinin zaman zaman bilgi işlem dışında benzer işlerde çalıştırılması asıl işveren-alt işveren ilişkisinin muvazaalı olduğunun tespiti için yeterli değildir. Davacının çalıştırıldığı bilgi işlem hizmeti ihalelerinin muvazaalı olduğu ispatlanamamıştır. Diğer yandan dinlenilen tanıkların beyanları davacının bilgi işlem hizmeti dışında başka işlerde çalıştırıldığını kabule yeterli değildir.
    Genel muvazaa kriterleri yönünden ise; Asıl işverenin, işçilerin işe alınması veya görev yerlerinin değiştirilmesiyle ilgili bazı yetkileri uhdesinde tutması tek başına muvazaanın varlığını göstermeyeceği gibi özellikle iş yerinin hastane olması karşısında verilen hizmet ve sağlık kuralları açısından asıl işveren yetkililerinin de işçilere emir ve talimat vermesi gereken durumlar ortaya çıkabilecektir. Bu doğrultuda, davalı Bakanlığa bağlı hastanede dava dışı şirketin üstlendiği iş kapsamında çalışan davacıya işin yürütümü ile ilgili gün içinde hastane yetkililerince verilen emir ve talimatlar, asıl işverenin yönetim ve denetim hakkı kapsamında yaptığı işlemler tek başına asıl işveren – alt işveren ilişkisinin muvazaalı olduğunu göstermez. Bu itibarla, dosya içeriğine göre muvazaa iddiasına ilişkin ispat yükünün yerine getirilemediği anlaşılmakta olup, davacının bu nedenlerle baştan itibaren asıl işveren işçisi sayılması ve davalının ilave tediye alacağından sorumlu tutulması mümkün değildir. Muvazaa iddiası ve İlave tediye alacağının reddi yerine kabulü hatalı olup davalı vekilinin bu yöndeki istinaf talebinin yerinde olduğu anlaşılmıştır.
    ..." gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

    V. TEMYİZ
    A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
    Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

    B. Temyiz Sebepleri
    Davacı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesini tekrar ederek davacının ilk işe girdiği tarihten itibaren davalı Kurum işçisi sayıldığının somut delillerle ispatlandığını, bilirkişi raporunda da bu doğrultuda tespit yapıldığını, verilen kararın açıkça hukuka aykırı olduğunu iddia ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

    C. Gerekçe
    1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
    Taraflar arasında, davalı Kurum ile dava dışı şirketler arasında geçerli bir asıl işveren alt işveren ilişkisi bulunup bulunmadığı, hizmet alım sözleşmelerinde tanımlanan iş haricinde davacıya başkaca iş yaptırılıp yaptırılmadığı ve bu bağlamda davacının ilave tediye alacağına hak kazanıp kazanmadığı hususlarında uyuşmazlık bulunmaktadır.

    2. İlgili Hukuk
    1.4857 sayılı İş Kanunu’nun "Tanımlar" kenar başlıklı 2 nci maddesinin ilgili bölümü şöyledir:
    "...
    Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.
    Asıl işverenin işçilerinin alt işveren tarafından işe alınarak çalıştırılmaya devam ettirilmesi suretiyle hakları kısıtlanamaz veya daha önce o işyerinde çalıştırılan kimse ile alt işveren ilişkisi kurulamaz. Aksi halde ve genel olarak asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı işleme dayandığı kabul edilerek alt işverenin işçileri başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçisi sayılarak işlem görürler. İşletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler dışında asıl iş bölünerek alt işverenlere verilemez.
    ..."

    2. Alt İşverenlik Yönetmeliği'nin "İşletmenin ve işin gereği ile teknolojik sebeplerle uzmanlık gerektiren iş" kenar başlıklı 11 inci maddesinde de asıl işin bir bölümünün alt işverene verilebilmesi için “işletmenin ve işin gereği ile teknolojik sebeplerle uzmanlık gerektirmesi" şartlarının birlikte gerçekleşmesi gerektiği belirtilmiştir.

    3. Değerlendirme
    1.Muvazaa iddiasının ispat külfeti davacı üzerinde olup asıl alt işverenlik ilişkisinin muvazaaya dayandığı hususu davacı tarafça ispatlanamamıştır.

    2. Dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararı ile kararın gerekçesinin usul ve kanuna uygun olduğu anlaşılmış; temyiz dilekçesinde ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.


    VI. KARAR
    Açıklanan sebeplerle;
    Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

    Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

    02.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.







    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi