Abaküs Yazılım
9. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/5999
Karar No: 2022/7024
Karar Tarihi: 02.06.2022

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/5999 Esas 2022/7024 Karar Sayılı İlamı

9. Hukuk Dairesi         2022/5999 E.  ,  2022/7024 K.

    "İçtihat Metni"


    BÖLGE ADLİYE
    MAHKEMESİ : ... 30. Hukuk Dairesi
    DAVA TÜRÜ : İTİRAZIN İPTALİ

    İLK DERECE
    MAHKEMESİ : ... 23. İş Mahkemesi

    Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

    Kararın davacı ve davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacının istinaf başvurusunun esastan reddine, davalının istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

    Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;

    Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde 6100 sayılı Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

    Dosya içeriğine göre; dava tarihi itibarıyla taraflar arasındaki iş sözleşmesi sona erdiğinden verilen kararın ileri yönelik etkisinin bulunmadığı, hüküm altına alınan ve temyize konu edilen toplam miktar 20.102,81 TL olup bu miktarın Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibarıyla kesinlik sınırı olan 107.090,00 TL’nin altında kaldığı anlaşılmakla davalı vekilinin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.

    Davacı vekilinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:


    I. DAVA
    Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı ... Buğra Yıldız’ın ... 28. İcra Müdürlüğünün 2017/20277 Esas takip sayılı dosyası ile başlatılan ilamsız icra takibine itirazı üzerine takibin durdurulduğunu, davalının yurt dışı doktora eğitimi kapsamında imzalamış olduğu taahhütname kapsamında yükümlülüklerini yerine getirmediğini, taahhütnamenin ilgili maddeleri uyarınca hakkında icra takibi başlatıldığını, davalının 01.01.2013 tarihli taahhütnamesi uyarınca doktora eğitimi için University Of Twente’de görevlendirildiğini, 12.06.2017 tarihinde işe başlaması gerekirken ücretsiz izin talebinde bulunduğunu, talep uygun bulunmayarak 11.07.2017 tarihinde işe başlaması gerektiği aksi hâlde iş sözleşmesinin feshedileceği yazılı olarak bildirilmesine rağmen işbaşı yapmadığını, görevlendirme süresi sona ermesine rağmen izin almaksızın veya haklı bir sebebe dayanmaksızın görevine başlamadığı için 4857 sayılı İş Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) 25 inci maddesinin (II) numaralı bendi uyarınca sözleşmenin haklı sebeple feshedildiğini, davalının yerine getirilmeyen taahhütler uyarınca imzaladığı taahhütnamede belirtilen ödemeyi yapması gerektiğini,... Personeli Yurt Dışı Yüksek Lisans, Doktora Bütünleşik Doktora ve Araştırma Burs Programı Yönergesi kapsamında doktora bursunun öğrenime başladığı tarihten geçerli olmak üzere en çok 4 yıl süre ile verileceğini, Yönerge uyarınca araştırma tamamlanmadan iş sözleşmesini feshetmesi veya... tarafından herhangi bir nedenle feshedilmesi hâlinde burs tutarının kanuni yolla tahsilatı konusunda yetki vermekte olduğunu, davalının işbaşı yapmayarak sözleşmesinin feshedilmesi sebebiyle ...a 40.000 Euro tutarında ödeme yapma yükümlülüğü bulunduğunu, mahsuplaşma yapılmak suretiyle 36.041,51 Euro üzerinden icra takibine başlanıldığını iddia ederek itirazın iptali ile davalının %20’den az olmamak kaydıyla icra inkâr tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.

    II. CEVAP
    Davalı vekili cevap dilekçesinde; 2011 yılında Bilkent Üniversitesinde burslu olarak doktora çalışmasına kabul edildiğini, eğitimi devam ederken 2013 yılında davacı ... tarafından iş teklifinde bulunulduğunu, davacı Şirket yetkililerinin davalıyı Twente Üniversitesinde doktorasını tamamlamak üzere ikna ettiklerini, davalının 01.03.2013 tarihinde belirsiz süreli iş sözleşmesi ile işe alındığını ve aynı tarihte davacı Şirket personeli olarak yurtdışı doktora programı kapsamında görevlendirildiğini ve taahhütnameyi de bu tarihte imzaladığını, davalı tarafından 2016 yılının Temmuz ayında kendisinden kaynaklanmayan nedenlerle doktoranın uzayacağının davacıya bildirdiğini, amirlerinin gereğinin yapılacağı ve çalıştığı projenin çok önemli olduğunu, yapacaklarının Şirkete çok şey katacağını ifade ettiklerini, son aşamaya gelindiğinde Twente Üniversitesi tarafından adayın kontrolünde olmayan teknolojik gelişmeler nedeniyle doktoranın tamamlanabilmesi için 6 aylık ek süreye ihtiyaç duyulduğunun davacıya bildirildiğini, Üniversite yazısında “TIPS Projesindeki gecikme Adayın Kontrolünde Olmayan 3 etkenden dolayı gerçekleşemiyor: 1. Zamanlama modelinin öngörülmeyen karmaşıklığı, 2. Birlikte çalışılan projenin sonuçlarının uyarlanması, 3. Önerilen araç zincirinin işletilmesi için iskeletin yaratılması" şeklinde açıklamalarda bulunularak sürenin 6 ay daha uzatılması gerektiğinin bildirildiğini, ilk üç aylık sürenin araştırma çalışması ve tez yazımının tamamlanması, ikinci 3 aylık sürenin ise tezin teslim edilmesi ve savunulması için öngörüldüğünü, ancak davacı tarafından finansmanın sadece önceden planlanan 4 yıl için geçerli olduğunun bildirilmesi sebebiyle doktora eğitiminin tamamlanmasına izin verilmediğini, sonrasında doktoranın yarım kalacağı endişesi ile davalı tarafından uzatmada kusurunun bulunmadığına dair yazı yazıldığını ve konunun tekrar görüşülmesinin istendiğini, davalının 13.06.2017 ve 23.06.2017 tarihli dilekçeleri ile ücretsiz izin verilmesi hâlinde eğitimini kendi olanakları ile tamamlayacağını dahi teklif ettiğini, ancak iş sözleşmesinin davacı Şirket tarafından izin almadığı veya haklı bir sebebe dayanmadığı gerekçesiyle feshedildiğini, oysa davalının 4 kez izin ve süre uzatım talebinde bulunduğunu, yarım kalan eğitimin davalının kariyerine katkı sağlamayacağını, mevcut durumda cezai şartın koşullarının oluşmadığını, Yargıtayın da bu yönde kararlarının olduğunu, sözleşmede doktora süresinin 4 yıl olduğuna yönelik hüküm bulunmadığını, sınava tabi tutulmadan doktora için gönderilen ilk personelin davalı olduğunu, bu hâliyle Yönergenin davalı yönünden geçerliliğinin olmadığını, aksi düşünülse dahi Yönergede istisnai durumlarda İcra Kurulunun verilen süreyi artırma yetkisine sahip olduğunu, somut durumda bu yetkinin kullanılabileceğini ancak kullanılmayarak davalının kariyerinden vazgeçmeye zorlandığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte sadece işçi aleyhine konulan ceza koşulunun geçersiz olduğunu, buna ilişkin Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararının bulunduğunu, davacının TL cinsinden aldığı ücretin Euro üzerinden ceza koşulu olarak belirlenmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu, ceza miktarı açısından öngörülen miktarın davalının tüm hayatını ipotek altına alacağını, davacı tarafından ihtarda bulunulmadan doğrudan icra takibi başlatılmasının sözleşme ve taahhüt hükümlerine aykırı olacağını, ihbar koşulunun yerine getirilmediğini, davacı tarafından feshin haksız yapıldığını ve bu hâliyle muhtemel kıdem ve ihbar tazminatı hakkının mahsubunu talep ettiklerini, talep edilen faiz oranlarının fahiş olduğunu savunarak davanın reddi ile %20’den az olmamak kaydı ile kötüniyet tazminatına karar verilmesini yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.

    III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
    İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
    "...taraflar arasındaki uyuşmazlık, icra takibi ile davalıdan talep edilen ve Taahhütnameye dayandırılan 36.042,51 Euro bedelin haklı olup olmadığına ilişkindir.... dava dilekçesinde "... Personeli Yurtdışı Yüksek Lisans, Doktora, Bütünleşik Doktora ve Araştırma Burs Programı Yönergesi kapsamında söz konusu Taahhütnamenin alındığını ve söz konusu Yönerge' nin 5.4.1 maddesinde doktora bursunun personelin öğrenimine başladığı tarihten geçerli olmak üzere en çok 4 yıl olduğunu ve Yönergenin 5.5 maddesi ile belirtilen süre içerisinde tamamlayamaması halinin bursun kesilmesi durumları arasında sayıldığını belirtmiş olmasına rağmen davacı ... 13.03.2018 tarih ve 0233 sayılı yazısı ile davalının yönetim hakkı çerçevesinde alınan Yönetim Kurulu kararı ile görevlendirildiğini mevcut ve belirtilen yönergeler kapsamında değil özel bir görevlendirme ile doktora eğitimine başladığını ve kendisinden bu yönergelerden bağımsız bir taahhüt alındığını ve bu Taahhütname kapsamında talep edilen bedeli ödemekle yükümlü olduğunu ifade etmiştir. Davacı ...' ın davalıya bu yönergelerin uygulanmayacağını belirten bu beyanı karşısında davalının imzaladığı Taahhütname değerlendirildiğinde doktora eğitiminin ve görevlendirme süresinin 4 yıl olduğuna ilişkin Taahhütnamede hüküm bulunmadığı yalnızca doktora eğitiminden bahsedildiği görülmektedir. Kaldı ki söz konusu Yönerge hükümlerinde 4 yıllık sürede doktora eğitiminin tamamlanamaması halinde bursun kesilmesinden bahsedilmekte olup, iş akdinin bu nedenle feshine ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır. Kaldı ki, davalının doktora eğitimini gördüğü ve projeyi yürüttüğü Üniversite hocaları tarafından...' a yazılan mektupta Proje nin davalının kusuru olmayan nedenlerle uzadığı ve 6 aylık ek süreye ihtiyaç duyulduğu gerekçeleriyle birlikte izah edilmiştir. Davalı da 6 aylık ek süre talebinde bulunmuş, bu 6 aylık sürede ücretsiz izinli sayılarak kendi olanakları ile doktora eğitimini tamamlamayı davacı İşverene teklif etmiştir. Davalı tarafından işverene yapılan ve doktora eğitimi gördüğü Üniversite tarafından doğrulanan 6 aylık ek süre talebi makul olup, davalı bu konudaki mazeretini davacı Şirkete bildirmiştir. Söz konusu sürenin verilmeyerek son çare olarak başvurulması gereken iş akdinin feshi ile her iki taraf açısından doktora eğitimi ile amaçlanan faydadan da uzak kalınmıştır. Kaldı ki, Yönerge hükümlerinde davacı Şirketin icra kurulunun bu durumda takdir hakkı olduğu da belirtilmektedir. Bu nedenlerle, davacı ...' ın davalıdan cezai şart olarak nitelendirilebilecek takibe konu bedeli talep etmesinin haklı olmadığı kanaatine varılmıştır. Takibin kötü niyetli yapıldığı ispat edilemediğinden davalı tarafından talep edilen kötüniyet tazminatının da reddine karar verilmiştir" gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

    IV. İSTİNAF
    A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
    İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

    B. İstinaf Sebepleri
    1.Davacı vekili istinaf dilekçesinde; İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesindeki hususların gerçeği yansıtmadığını, davalının yurt dışı doktora eğitimi için imzalamış olduğu taahütnamenin ilgili maddeleri kapsamında icra takibi başlatıldığını, davalının görevlendirme süresi bitmesine rağmen izin almaksızın ve haklı sebebe dayanmaksızın göreve başlamadığını, iş sözleşmesinin 4857 sayılı Kanun'un 25 inci maddesinin (II) numaralı bendi uyarınca 13.07.2017 tarihi itibarıyla haklı nedenle feshedildiğini, davacının taahhütnamedeki yükümlülüğünü yerine getirmediğini, söz konusu taahhütnamenin... Personeli Yurtdışı Yüksek Lisans, Doktora, Bütünleşik Doktora ve Araştırma Burs Programı Yönergesi kapsamında alındığını ve Yönergenin 5.4.1 maddesinde doktora bursunun personelin öğrenimine başladığı tarihten geçerli olmak üzere en çok 4 yıl olduğunun ifade edildiğini, davalının özel olarak görevlendirilmesinin Yönerge hükümlerine tabi olmayacağı anlamına gelmediğini, ayrıca davalının ücretsiz izin teklifi karşısında müvekkili Şirketin de uygun teklif sunduğunu, cezai şart ifadesini kabul etmemekle birlikte davalının ödemesi gereken miktarın müvekkili Şirketin davalının eğitimi için yapmış olduğu harcamalar karşısında makul ve hakkaniyete uygun oran olduğunu ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak kötüniyetli davalı hakkında %20’den az olmamak kaydıyla icra inkâr tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.

    2.Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davalı lehine takdir edilen vekâlet ücretinin hatalı olduğunu belirterek istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

    C. Gerekçe ve Sonuç
    Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
    "...
    Somut uyuşmazlıkta, davacı işverenlik nezdinde bilgisayar/yazılım mühendisi olarak çalışan davalı, Twente Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümünde doktora programına devam etmek üzere davacı şirket tarafından Hollanda'da görevlendirilmiştir.
    Eldeki itirazın iptali davasının dayanağı icra takibi, alacaklı şirket tarafından borçlu işçi aleyhine ... 28. İcra Müdürlüğünün 2017/20277 sayılı dosyası üzerinden 27/10/2017 tarihinde başlatılan ilamsız icra takibi olup icra takibinin konusu asıl alacak ise 36.042,51 Euro taahhütnameden kalan bakiye alacaktır.
    Bahsi geçen icra takibine dayanak cezai şart hükmü davacının imzasını içerir 01/03/2013 tarihli taahhütnamede öngörülmüş olup taahhütnamenin 3. maddesi "...Doktora eğitimi tamamlanmadan önce; iş akdimi feshetmem veya iş akdimin... tarafından herhangi bir nedenle feshedilmesi durumunda; kusurlu olup olmadığıma bakılmasızın EK-1 Tablo-1'de belirtilen tutarı...'ın yazılı bildiriminde belirlenen şekil ve süreye uygun olarak ödeyeceğimi...kabul, beyan ve taahhüt ediyorum." şeklindedir. Şu halde taahhütnamede öngörülen söz konusu düzenleme, eğitim karşılığı belli bir süre (doktor eğitimi tamamlanıncaya kadar iş sözleşmesinin feshedilmemesi) çalışması koşuluna bağlı olarak kararlaştırılan cezai şart niteliğindedir
    Dosya içeriğine göre; davalı işçinin iş sözleşmesinin, 13/07/2017 tarihli fesih bildirimi ile 12/06/2017 tarihinde...'da işe başlaması gerektiğinin tarafına bildirilmesine ve 11/07/2017 tarihinde...'da işe başlaması gerektiği tekrar bildirilmiş olmasına rağmen tüm uyarı ve hatırlatmalara rağmen 12/06/2017 tarihi dahil olmak üzere 13/07/2017 tarihine kadar izin almaksızın ve haklı sebebe dayanmaksızın işine devam etmediği gerekçesiyle İş Kanununun 25/II-g madde ve bendi uyarınca haklı nedenle feshedildiği görülmektedir.
    ... Personeli Yurt Dışı Yükseklisans, Doktora, Bütünleşik Doktora ve Araştırma Burs Yönergesi yönerge hükümlerine göre ise 4 yıllık sürede doktora eğitiminin tamamlanamaması halinde bursun sona ermesinden bahsedildiği, nitekim davalı işçinin henüz bursu sona ermeden 6 ay süre uzatım ve ücretsiz izin taleplerinde bulunduğu, bu taleplerin ayrı ayrı reddedildiği ve davalı işçinin göreve başlanması istenen tarihte ise göreve başlamadığı sabittir. Ne var ki, ilgili taahhütnamenin 1. maddesi ile davalı işçinin doktora eğitimini tamamlanmasını müteakip en geç iki ay içinde...'daki görevine başlayacağını" taahhüt ettiği görülmekte olup taahhütname hükümleri ve yukarıda açıklanan olgular birlikte değerlendirildiğinde; doktora eğitiminin davacıdan kaynaklanmayan sebeplerle 6 ay daha uzatıldığı, davacı şirket tarafından düzenlenen 15/03/2017 tarihli Eğitim Amaçlı Yurtdışı Görev Ön Raporunda eğitim başlangıç ve bitiş tarihlerinin 15/06/2013- "31/12/2017" olduğunun belirtildiği, ayrıca davacı tarafından dosyaya sunulan 13/03/2018 tarihli yazıda, davalı işçinin yönergeden bağımsız olarak özel bir görevlendirme ile doktora eğitimine başladığının ifade edildiği tespit edilmektedir. Öte yandan davalı işçinin iş sözleşmesinin "... tarafından herhangi bir nedenle feshedilmesi" halini dahi kapsar şekildeki ve işçinin "kusurlu olup olmadığına bakılmasızın" taahhüt altına konulduğu cezai şartın geçersiz olduğu, bu itibarla davacının icra takibine dayanak kılınan ilgili taahhütnameye göre cezai şart alacağına hak kazanmadığı anlaşılmakla, davanın reddine dair istinafa konu karar usul ve yasaya uygun bulunmuştur.
    Davalı yanca ileri sürülen istinaf sebebine gelince;
    Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 2016/26417 Esas, 24971 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere, işçilik alacaklarının yabancı para olarak talep edildiği davalarda (harç ve) vekalet ücretinin karar tarihindeki Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası efektif satış kuru üzerinden hesaplanması gerektiğinden; İlk Derece Mahkemesince, bu yön gözetilmeksizin davalı lehine takdir edilen vekalet ücretinin dava tarihindeki döviz kuru üzerinden belirlenmesi hatalı olmuştur.
    Bu noktada, her ne kadar davalı lehine takdir edilen vekalet ücreti yönünden Dairemiz karar tarihindeki TCMB Euro efektif satış kuru (16.0447) üzerinden ve 2022 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplama yapılması gerekli görülmüş ise de, istinaf nedenleri çerçevesinde yapılan incelemede, davalı yanca istinaf başvuru dilekçesinde belirlenmesi gereken vekalet ücreti miktarının açıkça belirtilmesi karşısında, taleple bağlılık ilkesi nazara alınarak talep gibi davalı lehine 20.102,81 TL vekalet ücreti hüküm altına alınmıştır" gerekçesiyle davalı istinaf başvurusunun kabulü ile davacı istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

    V. TEMYİZ
    A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
    Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

    B. Temyiz Sebepleri
    Davacı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesindeki gerekçelerle birlikte ayrıca Bölge Adliye Mahkemesi kararında belirtilen vekâlet ücreti miktarına da itiraz ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

    C. Gerekçe
    1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
    Uyuşmazlık, davalı tarafından imzalanan "Taahhütname" başlıklı belge içeriğindeki cezai şartın ödenmesi için gerekli koşulların oluşup oluşmadığı ve vekâlet ücretinin miktarı noktasında toplanmaktadır.

    2. İlgili Hukuk
    1.6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 179 uncu maddesinde “Bir sözleşmenin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi durumu için bir ceza kararlaştırılmışsa, aksi sözleşmeden anlaşılmadıkça alacaklı, ya borcun ya da cezanın ifasını isteyebilir.” hükmü düzenlenmiştir.
    2.6098 sayılı Kanun’un 182 nci maddesi şöyledir:
    "Taraflar, cezanın miktarını serbestçe belirleyebilirler.
    Asıl borç herhangi bir sebeple geçersiz ise veya aksi kararlaştırılmadıkça sonradan borçlunun sorumlu tutulamayacağı bir sebeple imkânsız hâle gelmişse, cezanın ifası istenemez. Ceza koşulunun geçersiz olması veya borçlunun sorumlu tutulamayacağı bir sebeple sonradan imkânsız hâle gelmesi, asıl borcun geçerliliğini etkilemez.
    Hâkim, aşırı gördüğü ceza koşulunu kendiliğinden indirir."

    3. 6098 sayılı Kanun'un 420 nci maddesinde; iş sözleşmelerine sadece işçi aleyhine konulan ceza koşulunun geçersiz olacağı ifade edilmektedir. Bu hükme göre iş sözleşmelerine işçi aleyhine konulan cezai şartlar geçersiz, işçi lehine konulan cezai şartlar ise geçerli kabul edilmelidir.

    3. Değerlendirme
    Bir üst başlıkta yapılan açıklamalar ile dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde, Bölge Adliye Mahkemesi kararındaki gerekçenin yerinde olduğu sonucuna varılmıştır.

    VI. KARAR
    Açıklanan sebeplerle;
    A. Davacı Temyizi Yönünden
    Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

    B. Davalı Temyizi Yönünden
    Davalı vekilinin temyiz dilekçesinin REDDİNE,

    Peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde davalı tarafa iadesine,

    Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

    02.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi