
Esas No: 2022/7725
Karar No: 2022/7277
Karar Tarihi: 21.09.2022
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2022/7725 Esas 2022/7277 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı, aile konutu üzerindeki ipoteğin kaldırılması ve taşınmaz kaydına aile konutu şerhi konulması talebinde bulunmuştur. Mahkemece verilen kararda davanın reddine karar verilmiştir. Ancak Yargıtay, aile konutu olarak kullanılan bölümün belirlenmesi gerektiğini bahisle kararı bozmuştur. Bozma sonrası yapılan keşif ve alınan bilirkişi raporu sonucunda taşınmazın tümü üzerindeki ipoteğin kaldırılmasına ve aile konutu şerhi konulmasına karar verilmiştir. Fakat kanuna göre, bilirkişi raporu veya kroki gibi belgelere atıf yapılarak hüküm kurulamaz. Bu nedenle, hangi bölümün aile konutu olduğunun tespiti için yeniden bilirkişi raporu alınarak, bu bölümle sınırlı olacak şekilde ipoteğin kaldırılması ve aile konutu şerhi konulması gerekmektedir. Kanun maddeleri: 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297. maddesi (2. fıkra) ve 298. maddesi (2. fıkra).
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İpoteğin Kaldırılması-Aile Konutu Şerhi Konulması
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı kooperatif vekili tarafından davanın kabulü, yargılama giderleri ve vekâlet ücreti yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Davacı, aile konutu üzerindeki ipoteğin kaldırılmasını ve taşınmaz kaydına aile konutu şerhi konulmasını talep etmiş, mahkemece davanın reddine karar verilmiştir. Kararın temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 19.11.2020 tarihli 2020/3829 Esas, 2020/5916 Karar sayılı ilamı ile “Taşınmaz üzerinde aile konutu niteliğinde bağımsız bölüm olduğu, davalı eşin dava konusu aile konutunun bulunduğu taşınmaz üzerinde diğer davalı kooperatif lehine ipotek tesis ettiği, bu işlem sırasında davacı eşin açık rızası alınmadığı...eşin "Açık rızası alınmadan" yapılan işlemin "Geçersiz olduğunu" kabul etmenin zorunlu olduğu, dava konusu taşınmaz üzerinde 2 katlı ve iki bağımsız bölümden oluşan bir bina olduğu iddia edildiğine göre ve dava aile konutu olarak kullanıldığı ileri sürülen taşınmaz üzerinde bulunan ipoteğin kaldırılmasına yönelik olduğuna göre, öncelikle aile konutu olarak kullanılan bölümün belirlenmesi gerektiği, bu durumda, mahkemece yapılacak işin; taşınmazın vasfı da dikkate alınarak, dava konusu aile konutunun bulunduğu yerde usulünce keşif yapılıp, ipotek tesis tarihinde ve halen tarafların aile konutu olarak kullandıkları bağımsız bölümün belirlenmesi, uzman bilirkişilerden "Aile konutu" olarak kullanılan bölümün kroki ve harita üzerinde işaretlenmesinin istenmesi, aile konutu olarak kullanılan bu bölümün belirlenip, davanın kabulü ile bu bölümle sınırlı olacak şekilde ipoteğin kaldırılmasına karar verilmesi gerektiğinden” bahisle hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Bozma sonrası yargılama yapan mahkemece bozmaya uyulmasına karar verilmiş, bozma gereği olarak mahallinde keşif yapılmış, bilirkişi raporu alınmış ancak 21.10.2021 havale tarihli bilirkişi raporu ve raporun eki olan fen bilirkişisi tarafından düzenlenen kroki kararın eki sayılmak suretiyle davaya konu edilen taşınmaz üzerine konulan ipoteğin taşınmazın tümü üzerinden kaldırılmasına ve tümü üzerine aile konutu şerhi konulmasına karar verilmiş, bu karara karşı davalı kooperatif vekili tarafından temyiz talebinde bulunulmuştur.
Temyiz edilen hükmü Yargıtay tarafından bozulan ve Yargıtayın bu bozma kararına uymuş olan hukuk mahkemesi, bozma kararı doğrultusunda inceleme yapmak ve hüküm vermek zorundadır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297. maddesinin (2.) fıkrasında; hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde açıkça gösterilmesi gerektiği, aynı Yasanın 298. maddesinin (2.) fıkrasında ise; gerekçeli kararın, tefhim edilen hükme aykırı olamayacağı hükme bağlanmıştır. Bu düzenlemeye göre; bilirkişi raporu, kroki gibi herhangi bir belgeye atıf yapılarak hüküm kurulamaz. Mahkemece, gerekirse yeniden bilirkişi raporu da alınarak, infazda güçlük çıkarmayacak şekilde, dava konusu taşınmaz üzerindeki hangi bölümün aile konutu olarak kullanıldığının tespit edilmesi ve bu bölümle sınırlı olacak şekilde ipoteğin kaldırılması ile aile konutu şerhi konulmasına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre yargılama giderleri ve vekâlet ücretine yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 21.09.2022 (Çrş.)
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.