11. Hukuk Dairesi 2018/3460 E. , 2019/4978 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesince (Denizcilik İhtisas Mahkemesi sıfatıyla) verilen 11/09/2017 tarih ve 2016/131 E.- 2017/256 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi’nce verilen 30/05/2018 tarih ve 2017/1027-2018/512 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, 6100 sayılı Kanun"un 369. maddesi gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddiyle dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacı ... tarafından blok emtia abonman sigorta poliçesi ile sigortalanan aliminyum jant emtiasının Türkiye"den Portekiz"e nakliyesi işleminin davalılar tarafından üstlenildiğini, 1 nolu davalının navlun faturasını düzenleyen nakliyeci firma olduğunu, 2 nolu davalının MSC Brıanna Gemisi donatanı sıfatıyla konişmentoları düzenleyen taşıyıcı olduğunu, emtianın alıcı firma adresinde tahliyesi esnasında konteynerda deformasyon ve emtiada hasar olduğunun tespit edildiğini, sevkiyatı yapılan 3 adet konteynerda sadece 1 tanesinde hasar oluşmasının sebebinin muhtemelen nakliyenin bir aşamasında düşürülmesi veya sert biçimde yere bırakılması sonucu aldığı, darbenin etkisiyle kırıldığını, yapılan tespitlere göre sigortalı zararı olan 14.726,25 Euronun sigortalısına ödendiğini, alacağın davalılardan tahsili amacıyla İstanbul Anadolu 16. İcra Müdürlüğünün 2015/16724 Esas sayılı icra dosyası ile takip yapıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu ileri sürerek, itirazın iptalini, takibin devamını ve %20"den az olmayan oranda icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı Panalpına World Transport Nakliyat Ltd. Şti. vekili, davacı tarafın aktif husumet ehliyetinin bulunmadığını, yapılan ödemenin fatura ödemesi niteliğinde olduğunu, blok emtia abonman sigorta poliçesinin özel şartlar bölümü ile emtia nakliyat sigortası genel şartlarının 5. maddesi gereğince zararın ambalajlamadan dolayı meydana gelmesi halinde zararın teminat kapsamında olmadığının belirtildiğini, hasarın emtiaların dava konusu taşımaya uygun olarak sabitlenmemesi ve ambalajlanmaması sebebiyle emtiaların paketlerden kayması sonucu meydana geldiğini, konişmentoda ki "SHIPPERS LOAD, STOW, COUNT" klozu gereğince yükleyici tarafından yüklendiği ve istiflendiği kaydının olup, müvekkilinin dava konusu hasara ilişkin herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, dava konusu taşımanın FCL kaydıyla akdedildiğini FCL kaydıyla yapılan taşıma sözleşmelerinde yükün konteyner içine yükleten tarafından yüklenip istiflendiği ve taşıyana kapalı ve mühürlü olarak teslim edildiğini, hasarın taşıma sırasında meydana geldiğinin belli olmadığını, hiçbir kabul anlamına gelememek kaydıyla müvekkilinin dava konusu hasardan sorumlu olduğu kabulü halinde dahi müvekkilinin dava konusu hasara ilişkin sorumluluğunun sınırlı olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir
Davalı Mediterrenean Shipping Company S.A"ya izafeten MSC Gemi Acenteliği A.Ş. vekili, müvekkilinin taşıma sözleşmesinin tarafı olan firmanın acente sıfatıyla hareket ettiğini, davanın kendilerine yöneltilemeyeceğini konişmentonun 10. maddesinde yetkili mahkemenin Londra mahkemeleri olduğunu, taşımaya konu mallarda oluştuğu iddia edilen hasar nedeniyle müvekkili şirkete akdedilecek herhangi bir kusurun bulunmadığını, iddia edilen hasarın taşımanın hangi aşamasında meydana geldiğinin belli olmadığını, emtianın yükleyicinin adresinden Aliağa Limanına kadar müvekkili şirket dışında yükleyici firma sorumluluğunda getirilip Aliağa Limanından Sines limanına deniz yolu ile taşınıp, Sines Limanında tahliye edildiğini, hasarın deniz taşıması sırasında veya müvekkili firmanın sorumluluk alanında oluştuğuna ilişkin hiçbir kayıt bulunmadığını, hasarın davacı tarafça müvekkili şirketin kusurundan kaynaklandığının ispatla yükümlü olduğunu, konteyner muhtelifi malların ne şekilde ve neden hasarlandığınını net olarak anlaşılamadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, taşımaya ilişkin konişmentoda "Shipper"s Load Stow Cont" kaydının bulunması ve yine taşıma belgesinde FCL/FCL ibarelerine yer verilip taşımanın konteynerin yükleten tarafından tamamen doldurulduktan sonra taşıyana mühürlü durumda teslim edilmiş olduğunun anlaşıldığı, bu durumda taşıyanın mühürlenmiş olan konteyneri açarak konteyner içindeki istifleme ve kontrol yükümlülüğünün bulunmadığı, her ne kadar ekspertiz raporunda konteynerin belli bir yükseklikte ve zemine hızlıca bırakılması veya benzeri ani ve sert biçimde maruz kalması suretiyle konteyner içinde istif edilmiş emtianın ezilmesi - çizilmesi sonucu meydana gelmiş olabileceği kanısına varıldığı belirtilmiş ise de dosyaya ibraz edilen bilirkişi raporunda, dosyadaki mevcut belge ve fotoğraflardan konteynerin dış kısmında aldığı bir darbe sonucu konteyner içine doğru oluşan bir çökme görülmeyip aksine dışa doğru ombilasyon oluştuğu ve hasarın paletler içi istifleme ve sabitleme kaynaklı olduğununun tespit edildiği, konteyner içi yükleme ve istifin taşıtan tarafından yapıldığı ve konteyner içi yüklemenin piyasadaki uygulama ile teamüllere uygun olmadığı kanaatine varıldığı, 3 adet konteynerin yüklü ve kapalı, gümrük işlemleri yapılmış bir şeklide taşıma sürecine alındığı, "full container load" olması sebebiyle yükleme, istifleme ve sabitlemenin, konteyner içi aktivitelerin kural olarak taşıtanın tasarruf alanında olduğu, TTK 1182/1-e bendi gereğince konteyner içi yüklemelerden kaynaklı zararlardan taşıyanın sorumlu tutulamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesinin kararına karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre, istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK"nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 8,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 27/06/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.