11. Ceza Dairesi 2019/1305 E. , 2019/1957 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : Asıl karar: mahkumiyet
Ek karar: temyiz talebinin reddi
I.Sanık ... hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik sanığın temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Dairemizce de benimsenen, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 20.02.2007 tarih 5/46-39 sayılı kararında da açıklandığı üzere, mahkemece 5271 sayılı CMK"nin 232/6. maddesi uyarınca başvurulması olanaklı yasa yolunun, süresinin, başvuru yapılacak merci ile başvuru şeklinin hiçbir kuşkuya yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmesi zorunlu olup; hükümlü olarak ceza infaz kurumunda bulunan sanığa 09.09.2016 tarihli ek karar, 03.10.2016 tarihinde tebliğ edilirken CMK"nin 35/3. maddesi uyarınca görevli tarafından ek kararın okunup anlatılmadığı anlaşıldığından, ek karara yönelik temyizin süresinde olduğu kabul edilerek yapılan incelemede;
Sanığın yokluğunda verilip, sorgusunda bildirdiği adresine usulüne uygun şekilde adli tatil içerisinde 09.07.2015 tarihinde tebliğ edilen hükmü, 5271 sayılı CMK"nin 331. maddenin 4. fıkrasındaki “Adli tatile ratlayan süreler işlemez” hükmü uyarınca, adli tatilin bittiği 01.09.2015 tarihinden itibaren bir haftalık yasal süre geçtikten sonra, 01.09.2016 tarihinde temyiz ettiği anlaşılmakla, yasal süresi geçtikten sonra yapılan temyiz talebinin reddine dair mahkemenin 09.09.2016 tarihli ek kararında bir isabetsizlik görülmediğinden, sanığın temyiz talebinin reddine ilişkin ek kararın ONANMASINA,
II.Sanık ... hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik sanık müdafınin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
08.06.2011 tarihinde, sanık ..."in içerisinde bulunduğu ve sürücülüğünü diğer sanık ..."in yaptığı araç içerisinde yakalanan Pakistan uyruklu oniki kişinin üzerilerinde suça konu sahte yol izin belgelerinin ele geçirildiği iddiasıyla resmi belgede sahtecilik suçundan açılan kamu davasında: 08.06.2011 tarihli jandarma görevlileri tarafından düzenlenen tutanaktan, suça konu belgelerin gerçek olup olmadığının saptanması için Van Emniyet Müdürlüğü Yabancılar Şubesi görevlileri ile telefonla yapılan görüşmede, belgelerin Van Emniyet Müdürlüğü tarafından düzenlenmediğinin ve belgeler üzerinde soğuk damga olması gerektiğinin belirtildiğinin anlaşılması karşısında, sahtecilik suçlarında aldatma kabiliyetinin bulunup bulunmadığının takdirinin hakime ait olduğu gözetilerek, Van Emniyet Müdürlüğünden 2011 yılında düzenlenen aynı nitelikteki orijinal bir belge getirtilerek, orijinal belgelerdeki fotoğrafların belgeye sonradan yapıştırılıp yapıştırılmadığı, sistem üzerinden çıkartılan fotoğrafların kullanılıp kullanılmadığı, orijinal belge üzerinde soğuk mühür izinin bulunup bulunmadığı tespit edilip, suça konu belge asılları, Van Emniyet Müdürlüğünden getirtilecek olan orjinal yol izin belgesi ile karşılaştırılıp özelliklerinin tutanağa geçirilmesi suretiyle aldatıcılık özelliğinin bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi ve kararda tartışılması, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
2- Kabule göre de;
a)5237 sayılı TCK"nin 43. maddesinde, "değişik zamanlarda" ibaresi yer aldığından, aynı kişiye karşı aynı anda işlenen eylemlerde zincirleme suça ilişkin hükümlerin uygulanma olanağı bulunmadığından, dosya içeriğine göre, suça konu yol izin belgelerinin aynı anda ele geçirildiğinin anlaşılması karşısında, farklı zamanlarda düzenlendiklerine ilişkin delil bulunmaması nedeniyle 5237 sayılı TCK"nin 43. maddesi kapsamında zincirleme suç koşullarının oluşmadığı, ancak suça konu belge sayısı da nazara alınarak TCK"nin 61. maddesi uyarınca alt sınırdan uzaklaşmak suretiyle hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden, yazılı biçimde zincirleme şekilde işlenmiş resmi belgede sahtecilik suçundan hüküm kurulması,
b-5237 sayılı TCK"nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın, Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih ve 2014/140-2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yarinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozmanın sanık ...’e 1412 sayılı CMUK’nin 325. maddesi uyarınca TEŞMİLİNE, hakkında teşmil verilen sanık ... yönünden İNFAZIN DURDURULMASINA, bu suç nedeniyle infaz kurumuna alınmış ise başka suçtan tutuklu veya hükümlü bulunmadığı takdirde, bu suçtan salıverilmesi için müzekkere yazılmasına, 26.02.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.