11. Hukuk Dairesi 2018/3414 E. , 2019/4977 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 14. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 06/06/2017 tarih ve 2016/128 E- 2017/595 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi"nce verilen 17/05/2018 tarih ve 2018/30 E- 2018/504 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, taraflar arasında akdedilen 09.02.2011 tarihli acentelik sözleşmesinin davalı tarafça 06.10.2015 tarihli ihtarnamesi ile 3 ay önceden haber verilmek suretiyle feshedildiğini, fesih gerekçesi olarak, satış hedeflerinin gerçekleştirilememesi ve performans eksikliği ve iyileştirme görülmemiş olması gösterildiğini, oysa ki, müvekkilinin 2011 yılından sonra 2012 ve 2013 yılında üretimini artırarak hedeflerini gerçekleştirdiğini, 2014 yılında ise sektörel bazda küçülme yaşandığını, ayrıca davalının uyguladığı satış ve fiyat politikasının da büyüme ve küçülmede en önemli faktör olduğunu, ayrıca yargı kararlarında prim artışının azlığının geçerli bir fesih sebebi olarak sayılmadığını, sözleşmenin haksız nedenle feshedildiğini, müvekkili vasıtasıyla davalıya kazandırılan müşterilerden davalının gelir etmeye devam edeceğini, müvekkilinin TTK"nın 122. maddesinde düzenlenen denkleştirme tazminatına hak kazandığını ileri sürerek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 30.000.- TL denkleştirme tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, acentenin portföyü geliştirme borcunun bulunduğu, acente üretiminin benzer durumdaki acentelerin normal üretimlerinin altına düştüğünü, ihtara rağmen acentenin üretimini makul bir süre içerisinde tekrar beklenen/taahhüt edilen düzeye çıkaramadığını, bu nedenlerin sözleşmesinin feshi bakımında haklı bir sebep oluşturduğunu, davacının portföy tazminatı talep hakkı olduğu düşünülse dahi müvekkili şirkete kazandırdığı müşterilerin biten sigorta sözleşmelerini yenilemeye devam ettirdiklerini ve söz konusu müşterilerin davacının kendi çabası ile kazandırdığını ispat etmek zorunda olduğunu, bu bağlamda fesihten sonra sadece 464734214 nolu sigorta poliçesinin yenilendiği, bunun da müvekkili şirketin acentenin feshinden sonra önemli menfaatler elde etmediğini gösterdiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.İlk derece mahkemesince, davalının fesih gerekçelerinin somut herhangi bir delile dayanmadığı, kaldı ki davalının fesihten önce davacı acenteye makul bir süre vermediği, bu nedenle sözleşmenin haklı nedenle feshedilmediği, sözleşmeden sonra davalı ... şirketi tarafından davacının portföyünden tanzim edilen 32 adet poliçenin olduğu, 6102 sayılı TTK"nın 122/1 maddesi ve Sigortacılık Kanunu 23/16 maddelerinde yer alan "sigorta şirketinin acentenin portföyünden önemli menfaatler elde etmesi" kriterinin az sayıdaki poliçe kapsamında değerlendirilemeyeceği, bu bağlamda davacı tarafın yeni müşteri çevresinin yaratıldığı, var olan müşterilerle ilişkinin geliştirilip genişletildiği ve bu müşteriler sebebiyle davalının önemli menfaatler elde ettiği ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesinin kararına karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre, istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK"nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 8,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 27/06/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.