Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/3815
Karar No: 2013/3875

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2012/3815 Esas 2013/3875 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2012/3815 E.  ,  2013/3875 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :İş Mahkemesi

    Dava, muris ... ’ın 1996 yılında vefat eden annesine ait dul aylığının, eski tarihli vekaletname kullanılarak ölümünden sonra haksız olarak çekildiği iddiası ile mirasçıları davalılara karşı 5510 sayılı Kanun hükümleri gereğince yasal faiziyle birlikte geri alınması amacıyla başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali ile icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
    Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Hükmün, taraflar avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    1-Eldeki davada, Davacı Kurum, davalıların murisi ...’in 13.03.1996 tarihinde annesinin vefat etmesine rağmen, 1994 tarihli annesinden vekil olarak aldığı vekaletnameyi kullanarak, ölümünden sonra dul aylığını aldığını,bu durumun 03.03.2006 tarihinde anlaşıldığını belirterek,23.09.1996- 25.06.2005 tarihleri arasında yersiz olarak ödenen bu aylıkların tahsili için muris ...’in de 28.12.2007 tarihinde vefatından sonra davalı mirasçılarına karşı yaptığı takipte, aylık bağlanırken verilen %50 fazlası ile geri ödeme taahhüdü nedeniyle yersiz ödemelere %50 artırım yaparak bulunan tutarın tahsilini talep etmiş, ancak davalıların vaki itirazı sonrası takip durmuş ve eldeki davanın süresinde açıldığı anlaşılmıştır.
    Mahkemece davalılar murisi ...’in verdiği taahhüdün yasal olup olmadığı ve vekilinin işlem yaptığı dikkate alındığında, müvekkili annesinin kurum ile girdiği statü ilişkisi de göz önünde tutularak davacı kurumun anılan taahhüde %50 faizi ile geri ödeme şartını koymasının yasal dayanağı olmadığı dikkate alınmaksızın, taahhüdün 2004 yılında verildiği ve 2004 yılından sonra ödenen aylıklar için geçerli olması gerektiği düşüncesiye yaptırılan hesap raporuna göre davanın kabul edilmesi isabetsiz olup, usul ve yasaya aykırıdır.
    Öte Yandan,5510 sayılı Yasanın 96. maddesi, “Kurumca işverenlere, sigortalılara, isteğe bağlı sigortalılara gelir veya aylık almakta olanlara ve bunların hak sahiplerine, genel sağlık sigortalılarına ve bunların bakmakla yükümlü olduğu kişilere, fazla veya yersiz olarak yapıldığı tespit edilen bu Kanun kapsamındaki her türlü ödemeler;
    a) Kasıtlı veya kusurlu davranışlarından doğmuşsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla on yıllık sürede yapılan ödemeler, bu ödemelerin yapıldığı tarihlerden....hesaplanacak olan kanunî faizi ile birlikte,...genel hükümlere göre geri alınır…” hükmünü içermektedir.
    Konuya ilişkin 5510 sayılı Yasa öncesi mevzuata bakıldığında, 506 sayılı Yasanın "Yersiz ve yanlış ödemelerin tahsili"ni düzenleyen 121. maddesinde yersiz ödeme halinde iade yükümünün kapsamını belirleyen bir düzenleme bulunmadığı gibi, anılan Yasa içeriğinde konuyu düzenleyen başka bir düzenlemenin de yer almadığı görülmektedir. 5510 sayılı Yasanın 96. maddesi ile 506 sayılı Yasada yer almayan yeni bir düzenleme getirilmiş, sebepsiz zenginleşmenin kasıtlı kusurlu davranıştan veya Kurumun hatalı işleminden kaynaklanmasına bağlı olarak istirdadı mümkün ödeme miktarları belirlenmiştir. Kapsam belirlendikten sonra, ilgilinin Kurumdan alacağı yoksa, geri alma işleminin genel hükümlere göre yapılacağı öngörülmüştür. 5510 sayılı Yasanın geçici maddelerinde ise, yersiz ödemelerin tahsili konusunda önceki hükümlerin uygulanması gereğini öngören herhangi bir kural yer almamaktadır.
    Belirtilen nedenlerle; 5510 sayılı Yasanın 96. maddesi hükmünün, Kurumun yersiz ödemeden kaynaklanan alacakları konusunda süren uyuşmazlıklara uygulanması gerekmektedir.
    2-Mahkemece icra inkar tazminatı talebi reddedilmiş ise de;2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 67’nci maddesinin ikinci fıkrasında, borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse alacaklı yararına ve istem üzerine tarafların durumuna, davanın ve hüküm altına alınan şeyin tahammülüne göre, hüküm altına alınan tutarın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere uygun bir tazminata karar verileceği yönünde düzenleme öngörülmüş olup, itirazın iptali davalarında icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, bu diğer koşulların yanında takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Anılan tür bir alacaktan söz edilebilmesi için ise, gerçek tutarın belli ve sabit olması veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için alacağın tüm unsurlarının bilinmesi, ya da, bilinebilecek durumda bulunması gereklidir. Buna göre, alacağın likit nitelikte olduğunun kabulü için, borçlu tarafından tutarın araştırılarak belirlenmesi olanağının varlığı yeterlidir. Bu nedenle, hak edilmemesine karşın, her ay ödenen aylık tutarı davalılarca bilebilecek durumda olduğu ve dolayısıyla alacağın likit nitelikte bulunduğu gerçeği dikkate alınmalıdır.
    Yukarıda belirtilen hukuki ve fiili durumlar ışığında; Mahkemece,5510 sayılı Yasanın 96. maddesi gereğince bilirkişi raporu almak suretiyle inceleme yapılarak
    karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle ve icra inkar talebinin reddine karar verilmesi suretiyle hüküm kurulması isabetsiz olup bozma nedenidir.
    O hâlde, taraflar avukatlarının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılara iadesine, 04.03.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi