15. Ceza Dairesi 2019/10248 E. , 2020/1137 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : Sanık ..."ın;
1-TCK"nın 157/1, 52/2-3, 53/1 maddeleri gereğince (2 kez) mahkumiyet
2-TCK’nın 157/1, 35/1, 52/2-3, 53/1 maddeleri gereğince (2 kez) mahkumiyet
3-TCK’nın 204/1, 53/1, 63. maddeleri gereğince mahkumiyet
Sanık ..."ün;
1-TCK"nın 157/1, 52/2-3, 53/1 maddeleri gereğince (2 kez) mahkumiyet
2-TCK’nın 157/1, 35/1, 52/2-3, 53/1 maddeleri gereğince (2 kez) mahkumiyet
Sanıklar hakkında dolandırıcılık suçundan verilen mahkumiyet hükümleri sanıklar tarafından ve sanık ... hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan verilen mahkumiyet hükmü sanık ... tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
7201 sayılı Tebligat Kanununun 10/2. madde ve fıkrasının, “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” hükmü ile gerçek kişilere yapılacak tebligat ile ilgili olarak iki aşamalı bir yöntem benimsenmiş olması karşısında, önce bilinen en son adres (bilinen bir adres yoksa ya da bilinen en son adres ile adres kayıt sistemindeki adres aynı ise mernis adresi olduğu belirtilmeksizin adres kayıt sistemindeki adres) esas alınarak, Tebligat Kanununun 21/1. maddesine göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, aynı Kanunun 21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, merci tarafından, tebligata, Tebligat Kanununun 23/1-8 ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanununun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerektiği gözetilmeksizin; sanığın yokluğunda verilen 27/03/2018 tarihli hükmün tebliği için sanığın sorgusunda beyanı alınırken bildirmiş olduğu en son adresi esas alınarak doğrudan "mernis adresi" ibareleri ile çıkarılan ve Tebligat Kanununun 21/2. maddesi gereğince tebliğ edilmesinin usule aykırı olmasından dolayı yapılan tebligatın geçerli sayılamayacağı, bu nedenle sanık ...’ın 15/05/2015 tarihli dilekçesi ile yaptığı temyiz talebinin öğrenme üzerine süresinde olduğu kabul edilerek yapılan incelemede;
10.04.2010 tarihinde sanıkların ..."ın işlettiği Birol Kuyumculuk isimli işyerini telefonla arayarak kendisini ...müftüsü olarak tanıtan bir şahsın yakın bir hastası için para yardımı talebinde bulundukları , hasta şahsı işyerine göndereceğini söyledikleri bu telefon görüşmesinden sonra sanık ..."ın geldiği ancak çalışanlar tarafından durum polise bildirilmek için patronun yarım saat sonra geleceği söylendiğinde hasta olarak belirtilen sanık ..."ın işyerinden ayrılıp gittiği, 17.04.2010 ... isimli şahsın aranarak yine kendisini ...Müftüsü olarak tanıtmak suretiyle yardım isteyen bir şahsın gönderildiği ve bu şahsa ... tarafından 200 TL para yardımında bulunulduğu, parayı alan şahsın Aşir Akşit sahte kimlik belgesini kullanan sanık ... olduğu, sanıkların müşteki ..."dan da aynı şekilde 500 TL para aldığı ve müşteki Nazif Kaya’ya yönelik aynı eylemi gerçekleştirdikleri ancak para alamadıklarının iddia edildiği olayda,
1-Sanık ... hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik incelemede,
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın beraat hükmü kurulması gerektiğine ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle mahkumiyet hükmünün ONANMASINA,
2-Sanıklar hakkında dolandırıcılık suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik incelemede,
Hükümden sonra 02.12.2016 tarih ve 29906 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 14. maddesi ile 5237 sayılı TCK"nın 158/1. maddesine eklenen (L) bendi kapsamında kaldığı ve delillerin takdiri ile değerlendirme yetki ve görevinin üst dereceli ağır ceza mahkemesine ait olduğu anlaşılmış ise de; halen geçerliliğini sürdüren 10.06.1942 gün 26-16 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu Kararı ile Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 23.05.2000 gün ve 111-117; 27.12.2011 gün ve 2010/1-158-2011/296 sayılı, ayrıca 09/05/2017 tarih, 2014/469 esas ve 2017/260 karar sayılı kararlarında da vurgulandığı üzere merci tayini kararları kesin olup, tekrar değerlendirme konusu yapılamayacağı, somut olaya ilişkin yapılan yargılama sırasında da, Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi ile ... Asliye Ceza Mahkemesi arasında çıkan görev uyuşmazlığı sonucunda,Yargıtay 5.Ceza Dairesi"nin ilamıyla ... Asliye Ceza Mahkemesinin görevsizlik kararının kaldırılmasına karar verildiği belirlendiğinden, bu kapsamda yapılan incelemede;
Sanıklara yüklenen dolandırıcılık suçu hakkında, hükümden sonra 02.12.2016 tarih ve 29906 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanunun 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK"nın 253. ve 254. madde fıkraları gereğince uzlaştırma işlemleri için gereği yapılarak sonucuna göre sanıkların hukuki durumunun takdir ve tayini zorunluluğu,
Bozmayı gerektirmiş, sanıkların temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca sair hususlar incelenmeksizin hükümlerin BOZULMASINA, 29/01/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.