Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/1907
Karar No: 2019/7656
Karar Tarihi: 12.11.2019

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2019/1907 Esas 2019/7656 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Mahkeme kararı, ortaklığın giderilmesi istemiyle açılan davanın Yargıtay 6. Hukuk Dairesi tarafından bozulması sonrasında yapılan duruşma sonucunda verilmiştir. Davacı, 240 ada 14 ve 284 ada 36 parsel sayılı taşınmazların satış yoluyla giderilmesini talep etmiştir. Bir kısım davalı aynen taksim yoluyla ortaklığın giderilmesi savunmuştur. Yargıtay kararı gereğince, dava konusu 240 ada 14 parsel sayılı taşınmaz yönünden hüküm onanırken, dava konusu 284 ada 36 parsel sayılı taşınmaz yönünden mahkemece adı geçen tüm paydaşların davaya dahil edilerek dava konusu taşınmazın satış yoluyla giderilmesine ilişkin karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir. Ancak, davalılardan birinin dava dilekçesi usulüne uygun olarak tebliğ edilmediği, savunma hakkının kısıtlandığı ve hukuki dinlenme hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle kararın bozulması gerektiği hüküm altına alınmıştır. Kararda, Tebligat Kanunu'nun 10/2 ve 21/2. maddelerinin farklı şekilde yorumlanması sonucu muhatabın savunma hakkının kısıtlanacağına, Anayasa'nın \"Hak arama hürriyeti\" kenar başlıklı 36. maddesine ve Tebligat Kanunu'nun söz konusu hükümlerine ayk
14. Hukuk Dairesi         2019/1907 E.  ,  2019/7656 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

    Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 04.01.2011 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi talebi üzerine Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 21.03.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar ... ve ... ile davalı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Dava, ortaklığın giderilmesi istemine ilişkindir.
    Davacı vekili, dava konusu 240 ada 14 ve 284 ada 36 parsel sayılı taşınmazlar üzerindeki ortaklığın satış yoluyla giderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
    Bir kısım davalı, aynen taksim yoluyla ortaklığın giderilmesini savunmuştur.
    Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen ilk kararın taraflarca temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 14.12.2011 tarih, 2011/11081 E-2011/14641 K sayılı ilamı ile, “1-Dosya kapsamına, toplanan delillere, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verilmiş olmasına göre davalının 240 ada 14 parsel numaralı taşınmaza yönelik temyiz itirazları yerinde değildir. 2-Davalının 284 ada 36 numaralı parsele yönelik temyiz itirazlarına gelince; paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları paylı veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz mallarda paydaşlar (ortaklar) arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan iki taraflı taraflar için benzer sonuçlar doğuran davalardır. Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davasını paydaşlardan (ortaklardan) biri veya bir kaçı diğer paydaşlara (ortaklara) karşı açar. HUMK"nun 569. maddesi hükmü uyarınca davada bütün paydaşların (ortakların) yer alması zorunludur. Paydaşlardan veya ortaklardan birisinin ölmesi halinde alınacak mirasçılık belgesine göre mirasçılarının davaya katılmaları sağlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerekir. Olayımıza gelince; dava konusu 284 ada 36 parsel numaralı taşınmazda paydaş olan ..., ..., ..., ..., ..., ..., ...,..., ..., ..., ..., ..., ..., ..."nun davalı olarak davada yer almadıkları anlaşılmıştır. Bu durumda mahkemece adı geçen paydaşların davaya dahil edilerek adlarına usulüne uygun dava dilekçesinin tebliğ olunması ve taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken taraf teşkili sağlanmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.” gerekçesiyle dava konusu 240 ada 14 parsel sayılı taşınmaz yönünden hükmün onanmasına, 284 ada 36 parsel sayılı taşınmaz yönünden hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
    Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda; dava konusu 240 ada 14 parsel sayılı taşınmaz yönünden karar verilmesine yer olmadığına, dava konusu 284 da 36 parsel sayılı taşınmaz yönünden davanın kabulüne taşınmaz üzerindeki ortaklığın satış yoluyla giderilmesine karar verilmiştir.
    Hükmü, davalı ..., ... ile dava dilekçesinin müvekkiline usulüne uygun tebliğ edilmediğini, müvekkilinin savunma hakkının kısıtlandığını ve müvekkilinin muhdesat iddiasında bulunamadığını belirten davalı ... vekili temyiz etmiştir.
    Mahkemece, bozma ilamına uyulmuşsa da gerekleri yerine getirilmemiştir. Şöyle ki;
    7201 sayılı Tebligat Kanunu, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunla değiştirildikten sonra, gerçek kişilere yapılacak tebligatla ilgili olarak iki aşamalı bir yol benimsenmiştir.
    a) Bu kanun değişikliğine göre, muhatabın adres kayıt sistemindeki adresine, Kanunun 21/2. maddesi uyarınca doğrudan tebligat yapılması mümkün değildir. Muhataba çıkarılan ilk tebligatın, öncelikle bilinen veya gösterilen en son adresine, mavi renkli zarf kullanılmaksızın ve adres kayıt sistemindeki adres olduğuna ilişkin şerh verilmeksizin Kanunun 10. maddesine göre normal bir şekilde çıkarılması gerekir. Muhatabın bu adreste bulunmaması durumunda, tebliğ memurunca Kanunun 20 ve 21. maddesinin birinci fıkrası ile Tebligat Yönetmeliğinin 29. maddesi uyarınca, muhatap lehine olan araştırmalar yapılarak tebligatın kendisine ulaşması ve bilgilendirme işlemlerinin yerine getirilmesi gerekir.
    b) Muhatabın gösterilen adresten sürekli olarak ayrılması ve yeni adresinin de tebliğ memurunca tespit edilememesi durumunda, tebliğ evrakının tebligatı çıkaran mercie geri gönderilmesi gerekir. Ancak bu aşamadan sonra, Kanunun 10/2 ve Yönetmeliğin 16/2. maddeleri nazara alınarak, tebliğ evrakının açık mavi renkli zarfla, adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu belirtilerek, Kanunun 21/2. maddesine göre tebliği mümkün olabilecektir.
    Tebligat Kanununun 10/2 ve 21/2. maddeleri farklı şekilde yorumlanarak, başka adresi bilinmediği gerekçesiyle muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine doğrudan doğruya Tebligat Kanununun 21/2. maddesine göre tebligat çıkartılması muhatabın savunma hakkını kısıtlayacağından, Anayasanın "Hak arama hürriyeti" kenar başlıklı 36. maddesine ve Tebligat Kanununun yukarıda bahsi geçen hükümlerine aykırı olacaktır.
    Somut olayda; davalı ...’a dahili dava dilekçesi tebligatının, yukarıda açıklanan ilke ve kurallara aykırı olarak Tebligat Kanununun 10/2. maddesi gözardı edilmek suretiyle, davalı adına önceden hiçbir tebligat çıkarılmadan ve yasal şartları oluşmadan doğrudan doğruya Tebligat Kanununun 21/2. maddesine göre yapıldığı ve usulsüz olduğu anlaşılmaktadır.
    Bu durumda mahkemece, davalıya dava dilekçesi usulüne uygun olarak tebliğ edilerek taraf teşkilinin tamamlanması, savunmalarını ve delillerini sunma olanağının tanınması, toplanan ve toplanacak olan deliller birlikte değerlendirmek suretiyle işin esası hakkında karar verilmesi gerekirken 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 27. maddesi uyarınca hukuki dinlenme hakkı ihlal edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ..., ... ile davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, 12.11.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi